فَذَكِّرْ إِنَّمَا أَنْتَ مُذَكِّرٌ |
ARAPÇA LATİN |
Fezekkir innemâ ente muzekkir(muzekkirun). |
|
DİYANET İŞLERİ |
Artık sen öğüt ver! Sen ancak bir öğüt vericisin. |
|
DİYANET VAKFI |
(21-26) O halde (Resûlüm), öğüt ver. Çünkü sen ancak öğüt vericisin. Onların üzerinde bir zorba değilsin. Ancak yüz çevirip inkâr edene gelince, işte öylesini Allah en büyük azap ile cezalandırır. Şüphesiz onların dönüşü sadece bizedir. Sonra onların sorguya çekilmesi de sadece bize aittir. |
|
ELMALILI SADE |
Haydi öğüt ver, sen şimdi yalnızca bir öğütçüsün! |
|
ÖMER NASUHI BİLMEN |
(21-22) Artık sen hatırlat. Şüphe yok ki, sen ancak bir hatırlatıcısın. Onların üzerlerinde bir musallat (cebbâr) değilsin. |
|
FİZİLALİL KURAN |
Ey Muhammed! Sen öğüt ver. Çünkü sen ancak öğüt verensin. |
|
ABDÜLBAKİ GÖLPINARLI |
Artık korkut, öğüt ver, sen, ancak bir korkutucusun, bir öğütçü. |
|
İBN-İ KESİR |
Öğüt ver, çünkü sen; ancak bir öğütçüsün. |
|
TEFHİMÜL KURAN |
Artık sen, öğüt verip hatırlat. Sen, yalnızca bir öğüt verici, bir hatırlatıcısın. |
|
BEKİR SADAK |
Sen ogut ver! Esasen sen sadece bir ogutcusun. |
|
CELAL YILDIRIM |
Öğüt ver; çünkü sen ancak bir öğütçüsün. |
|
HASAN BASRİ ÇANTAY |
(Habîbim) sen hemen (onlara Allahın ni´metlerini, tevhîd delîllerini) hatırlat. Sen ancak bir hatırlatıcısın. |
|
ALİ FİKRİ YAVUZ |
Artık sen (Ey Rasûlüm, deliller göstererek) nasihat et. Sen ancak bir öğüd vericisin. |
|
ALİ BULAÇ |
Artık sen, öğüt verip-hatırlat. Sen, yalnızca bir öğüt verici-bir hatırlatıcısın. |
|