تَلْفَحُ وُجُوهَهُمُ النَّارُ وَهُمْ فِيهَا كَالِحُونَ |
ARAPÇA LATİN |
Telfehu vucûhehumun nâru ve hum fîhâ kâlihûn(kâlihûne). |
|
DİYANET İŞLERİ |
Ateş yüzlerini yalar ve onlar orada sırıtır kalırlar. |
|
DİYANET VAKFI |
Ateş yüzlerini yakar; orada suratları çirkin ve gülünç bir halde bulunurlar. |
|
ELMALILI SADE |
Orada dişleri sırıtırken ateş yüzlerini yalar. |
|
ÖMER NASUHI BİLMEN |
Onların yüzlerini ateş şiddetle yakar ve onlar orada dudakları açılarak dişleri sırıtıp duran kimselerdir. |
|
FİZİLALİL KURAN |
Orada ateş yüzlerini yalar, bu yüzden dudakları kasılacağı için dişleri sırıtır. |
|
ABDÜLBAKİ GÖLPINARLI |
Yüzlerini yalar ateş ve onlar, orada somurtup kalırlar. |
|
İBN-İ KESİR |
Ateş onların yüzlerini yalar, dişleri sırıtıp kalır. |
|
TEFHİMÜL KURAN |
Ateş, onların yüzlerini yalayarak yakar da onun içinde onlar, (etleri sıyrılmış olarak sırıtan) dişleriyle kalıverirler. |
|
BEKİR SADAK |
Ates onlarin yuzlerini yalar, disleri siritip kalir. |
|
CELAL YILDIRIM |
Ateş yüzlerini yakar da dudakları kasılarak dişleri sırıtıp kalır. |
|
HASAN BASRİ ÇANTAY |
(Cehennemin) ateş (i) yüzlerine vurub yakacak, orada onlar, dişleri sırıtıb, kalacakdır. |
|
ALİ FİKRİ YAVUZ |
Ateş yüzlerine çarpar. O halde ki, orada dişleri sırıtır durur. |
|
ALİ BULAÇ |
Ateş, onların yüzlerini yalayarak yakar da onun içinde onlar, (etleri sıyrılmış olarak sırıtan) dişleriyle kalıverirler. |
|