مَا تَسْبِقُ مِنْ أُمَّةٍ أَجَلَهَا وَمَا يَسْتَأْخِرُونَ |
ARAPÇA LATİN |
Mâ tesbiku min ummetin ecelehâ ve mâ yeste’hırûn(yeste’hırûne). |
|
DİYANET İŞLERİ |
Hiçbir ümmet, kendi ecelinin önüne geçemez, onu geciktiremez de. |
|
DİYANET VAKFI |
Hiçbir ümmet, ecelini ne öne alabilir, ne de erteleyebilir. |
|
ELMALILI SADE |
Hiç bir ümmet ecelini ne öne alabilir, ne de erteleyebilir. |
|
ÖMER NASUHI BİLMEN |
Hiçbir ümmet, ecelini geçemez ve geriye de kalamaz. |
|
FİZİLALİL KURAN |
Hiç bir ümmet, ecelini ne öne alabilir ve ne de erteleyebilir. |
|
ABDÜLBAKİ GÖLPINARLI |
Hiçbir ümmet, helâk edilmesi mukadder olan zamânı ileriye alamayacağı gibi geriye de atamaz. |
|
İBN-İ KESİR |
Hiç bir ümmet, kendi süresini öne de alamaz, geriye de bırakamaz. |
|
TEFHİMÜL KURAN |
Ümmetlerden hiç biri, kendisine tesbit edilmiş eceli ne öne alabilir, ne de erteleyebilir. |
|
BEKİR SADAK |
Hicbir ummet, kendi suresini ne cabuklastirabilir ve ne de geciktirebilir. |
|
CELAL YILDIRIM |
Hiçbir ümmet (yok edilip silinecek) süresini ne ileri geçer, ne de geri kalır, (belirlenmiş vakit gelince ilâhî hüküm tecelli eder.) |
|
HASAN BASRİ ÇANTAY |
Hiçbir ümmet (helakleri için mukadder) vaktini beriye getiremeyeceği gibi (bundan) geri de kalamazlar. |
|
ALİ FİKRİ YAVUZ |
Hiç bir ümmet, ecelini, (mukadder helâk zamanını) geçip öne alamaz ve geriletemez. |
|
ALİ BULAÇ |
Ümmetlerden hiçbiri, kendisine tespit edilmiş eceli ne öne alabilir, ne erteleyebilir. |
|