وَإِذَا وَقَعَ الْقَوْلُ عَلَيْهِمْ أَخْرَجْنَا لَهُمْ دَابَّةً مِنَ الْأَرْضِ تُكَلِّمُهُمْ أَنَّ النَّاسَ كَانُوا بِآيَاتِنَا لَا يُوقِنُونَ |
ARAPÇA LATİN |
Ve izâ vakaal kavlu aleyhim ahracnâ lehum dâbbeten minel ardı tukellimuhum ennen nâse kânû bi âyâtinâ lâ yûkınûn(yûkınûne). |
|
DİYANET İŞLERİ |
(Kıyametin kopacağına dair) o söz başlarına gelince, onlar için yerden kendilerine bir dâbbe (canlı bir yaratık) çıkarırız. O, onlara insanların âyetlerimize kesin olarak inanmadıklarını söyler. |
|
DİYANET VAKFI |
O söz başlarına geldiği (kıyamet yaklaştığı) zaman, onlara yerden bir dâbbe (mahlûk) çıkarırız da, bu onlara insanların âyetlerimize kesin bir iman getirmemiş olduklarını söyler. |
|
ELMALILI SADE |
Söylenen söz başlarına geleceği zaman, onlar için yerden bir dabbe çıkarırız, insanların ayetlerimize kesin inanmadıklarını kendilerine söyler. |
|
ÖMER NASUHI BİLMEN |
Söylenen söz, başlarına geldiği zaman, onlar için yerden bir dâbbe çıkarırız da Bizim âyetlerimize nâsın kat´i sûrette inanmaz olduklarını onlara söyler. |
|
FİZİLALİL KURAN |
insanlara yönelttiğimiz o tehdidin gerçekleşme günü yaklaşınca karşılarına yerden bitme bir hayvan çıkarırız. Bu hayvan dile gelerek insanların ayetlerimize inanmadıklarını açıklar. |
|
ABDÜLBAKİ GÖLPINARLI |
Sözün, onlar hakkında yerine geleceği, tahakkuk edeceği zaman gelip çatınca yeryüzünden, onlara bir mahlûk çıkarırız ki o, konuşur onlarla ve gerçekten de insanlar, delillerimize adamakıllı inanmazlar der. |
|
İBN-İ KESİR |
Kendilerine söylenmiş olan, başlarına geldiği zaman; yerden bir canlı çıkarılır ki insanların ayetlerimize kesin olarak inanmadıklarını söyleyerek konuşur. |
|
TEFHİMÜL KURAN |
O söz, kendi başlarına geldiği zaman, onlara yerden bir Dabbe çıkarırız; o da, insanların bizim ayetlerimize kesin bir bilgiyle inanmadıklarını onlara söyler. |
|
BEKİR SADAK |
Kendilerine soylenmis olan baslarina geldigi zaman, yerden bir cesit hayvan cikaririz ki o, onlara, insanlarin ayetlerimize kesin olarak inanmadiklarin soyler. * |
|
CELAL YILDIRIM |
Söylenen (tehdîd edildikleri şey) başlarına gelince, onlara yerden bir DÂBBE çıkarırız da, o, insanların âyetlerimize kesin kesin inanmadıklarını kendilerine bildirir. |
|
HASAN BASRİ ÇANTAY |
O söz (ün ma´nâsı) kendilerinin aleyhinde (tahakkuk edib) vukuu (ve zuhuur) a geldiği zaman yerden bunlar için bir dâbbe çıkarırız ki bu, onlara insanların âyetlerimize kat´î bir kanâat beslemezler idiğini (başlarına kakarak) söyler. |
|
ALİ FİKRİ YAVUZ |
(Kıyametin kopacağına dair), o sözün, üzerlerine vukuu yaklaştığı zaman, onlar için yerden bir Dabbe (kıyamet âlâmetlerinden olup, mümin ile kâfiri işaretliyerek birbirinden ayıracak olan bir hayvan) çıkarırız da, insanların âyetlerimize yakînen iman etmemiş olduklarını kendilerine söyler. |
|
ALİ BULAÇ |
O söz, başlarına geldiği zaman, onlara yerden bir Dabbe çıkarırız; o da, insanların Bizim ayetlerimize kesin bir bilgiyle inanmadıklarını onlara söyler. |
|