وَفَاكِهَةً وَأَبًّا |
ARAPÇA LATİN |
Ve fâkiheten ve ebbâ(ebben). |
|
DİYANET İŞLERİ |
(27-32) Böylece sizin ve hayvanlarınızın yararlanması için orada taneler, üzümler, yoncalar, zeytinler, hurmalıklar, sık ağaçlı bahçeler, meyveler ve otlaklar ortaya çıkardık. |
|
DİYANET VAKFI |
(25-32) Şöyle ki: Yağmurlar yağdırdık. Sonra toprağı göz göz yardık da oradan ekinler, üzüm bağları, sebzeler, zeytin ve hurma ağaçları, iri ve sık ağaçlı bahçeler, meyveler ve çayırlar bitirdik. (Bütün bunlar) sizi ve hayvanlarınızı yararlandırmak içindir. |
|
ELMALILI SADE |
meyveler, çayırlar; neler yetiştirmekteyiz. |
|
ÖMER NASUHI BİLMEN |
(30-32) Ve ağaçları birbirine girmiş büyük bahçeler. Ve meyveler ve mer´alar (vücuda getirdik). Sizin ve hayvanlarınızın faidelenmesi için. |
|
FİZİLALİL KURAN |
Meyveler ve çayırlar. |
|
ABDÜLBAKİ GÖLPINARLI |
Ve meyveler ve otlaklar. |
|
İBN-İ KESİR |
Meyve ve mer´a. |
|
TEFHİMÜL KURAN |
Meyveler ve otlaklıklar. |
|
BEKİR SADAK |
(26-31) Sonra yeryuzunu iyice yarmakta ve orada taneli ekinler, uzumler, sebzeler, zeytin, hurma agaclari ve bahcelerde koca koca agacli meyveler ve cayirlar bitirmekteyiz. |
|
CELAL YILDIRIM |
(27-28-29-30-31) Orada dâne, üzüm, yonca, zeytin, hurma, sık ve büyük ağaçlı bahçeler, meyveler ve çayırlar bitiririz. |
|
HASAN BASRİ ÇANTAY |
Meyve (ler), mer´a (lar bitirdik). |
|
ALİ FİKRİ YAVUZ |
Meyveler ve nice çayırlar... |
|
ALİ BULAÇ |
Meyveler ve otlaklıklar, |
|