|
Abese Suresi
|
AYET NO |
MEAL |
1 |
(1-2) Yüzünü ekşitti ve ardını döndü. Kendisine âmânın gelmesinden dolayı. |
|
2 |
(1-2) Yüzünü ekşitti ve ardını döndü. Kendisine âmânın gelmesinden dolayı. |
|
3 |
Sana ne şey bildirdi, olabilir ki, o temizlenecektir? |
|
4 |
Yahut öğüt dinleyecek de kendisine o öğüt fâide verecektir. |
|
5 |
(5-6) Amma istiğnada bulunan kimseye gelince. İmdi sen ona teveccüh ediyorsun. |
|
6 |
(5-6) Amma istiğnada bulunan kimseye gelince. İmdi sen ona teveccüh ediyorsun. |
|
7 |
Onun temizlenmemesinden dolayı senin aleyhine ne var? |
|
8 |
(8-9) Fakat o kimse ki, sana koşarak geldi. Ve o ise korkar. |
|
9 |
(8-9) Fakat o kimse ki, sana koşarak geldi. Ve o ise korkar. |
|
10 |
Sen isen ondan teğafül ediyorsun. |
|
11 |
Hayır. Şüphe yok ki, o bir öğüttür. |
|
12 |
Artık dileyen onu düşünür (hatırlar). |
|
13 |
Pek şerefli sahifelerde. |
|
14 |
(14-15) Yüksek tertemiz (levhâlârda). Sefirlerin elleriyle. |
|
15 |
(14-15) Yüksek tertemiz (levhâlârda). Sefirlerin elleriyle. |
|
16 |
Kerîmlerin, itaatkar olanların (elleriyle yazılmıştır). |
|
17 |
Kahrolsun insan, o ne kadar nankör. |
|
18 |
Onu (Allah Teâlâ) hangi bir şeyden yaratmıştır? |
|
19 |
Onu bir damla sudan yaratmış da onu takdir etmiştir. |
|
20 |
(20-21) Sonra ona yolu kolaylaştırdı. Sonra onu öldürdü de kabre soktu. |
|
21 |
(20-21) Sonra ona yolu kolaylaştırdı. Sonra onu öldürdü de kabre soktu. |
|
22 |
Sonra dilediği zaman da onu neşredecektir. |
|
23 |
(23-24) Hayır hayır.. Ona emrettiği şeyi, o yerine getirmedi. İnsan, bir de taamına bakıversin. |
|
24 |
(23-24) Hayır hayır.. Ona emrettiği şeyi, o yerine getirmedi. İnsan, bir de taamına bakıversin. |
|
25 |
(25-27) Şüphe yok ki, bir suyu bir dökmekle döküverdik. Sonra yeri bir yarmakla yarıverdik. Artık onda daneler bitirdik. |
|
26 |
(25-27) Şüphe yok ki, bir suyu bir dökmekle döküverdik. Sonra yeri bir yarmakla yarıverdik. Artık onda daneler bitirdik. |
|
27 |
(25-27) Şüphe yok ki, bir suyu bir dökmekle döküverdik. Sonra yeri bir yarmakla yarıverdik. Artık onda daneler bitirdik. |
|
28 |
(28-29) Ve yaş üzüm ve yaş yonca (yetiştirdik). Ve zeytinlikler ve hurmalıklar... |
|
29 |
(28-29) Ve yaş üzüm ve yaş yonca (yetiştirdik). Ve zeytinlikler ve hurmalıklar... |
|
30 |
(30-32) Ve ağaçları birbirine girmiş büyük bahçeler. Ve meyveler ve mer´alar (vücuda getirdik). Sizin ve hayvanlarınızın faidelenmesi için. |
|
31 |
(30-32) Ve ağaçları birbirine girmiş büyük bahçeler. Ve meyveler ve mer´alar (vücuda getirdik). Sizin ve hayvanlarınızın faidelenmesi için. |
|
32 |
(30-32) Ve ağaçları birbirine girmiş büyük bahçeler. Ve meyveler ve mer´alar (vücuda getirdik). Sizin ve hayvanlarınızın faidelenmesi için. |
|
33 |
Sonra o pek kuvvetli sayha geldiği vakit. |
|
34 |
(34-36) İnsanın kardeşinden firar edeceği gün. Ve anasından ve babasından. Ve refîkasından ve oğullarından (firar edeceği bir gün). |
|
35 |
(34-36) İnsanın kardeşinden firar edeceği gün. Ve anasından ve babasından. Ve refîkasından ve oğullarından (firar edeceği bir gün). |
|
36 |
(34-36) İnsanın kardeşinden firar edeceği gün. Ve anasından ve babasından. Ve refîkasından ve oğullarından (firar edeceği bir gün). |
|
37 |
Onlardan her kişi için o günde bir iş vardır ki, ona yeter. |
|
38 |
(38-39) O günde birtakım yüzler parıldanır. Gülücüdür, sevinicidir. |
|
39 |
(38-39) O günde birtakım yüzler parıldanır. Gülücüdür, sevinicidir. |
|
40 |
Ve o gün birtakım yüzler de vardır ki, onların üzerlerini bir toz toprak sarmıştır. |
|
41 |
Onları bir karanlık kaplar. |
|
42 |
İşte kâfirler, facirler olan, onlardır. |
|