Yusuf Suresi
 



AYET NO

MEAL

1 Elif, Lâm, Râ. İşte bu, apaçık bildiren kitabın âyetleridir. Facebook'ta Paylaş
2 Şüphe yok ki, Biz onu bir Arapça Kur´an olarak indirdik. Umulur ki, siz güzelce anlarsınız. Facebook'ta Paylaş
3 Biz sana bu Kur´an´ı vahyetmemizle sana en güzel kıssayı naklediyoruz. Halbuki, sen ondan evvel elbette bundan habersizdin. Facebook'ta Paylaş
4 Bir vakit ki, Yusuf babasına demişti: «Ey pederim! Muhakkak ben (rüyamda) onbir yıldız ile güneşi ve kameri gördüm, onları gördüm ki benim için secde edicilerdir.» Facebook'ta Paylaş
5 (Pederi) Dedi ki: «Oğulcağızım! Rüyanı kardeşlerine haber verme. Sonra senin için bir hilede bulunurlar. Şüphe yok ki, şeytan insan için apaçık bir düşmandır.» Facebook'ta Paylaş
6 «Ve işte öylece Rabbin seni mümtaz kılacak ve sana rüyâların tâbirinden bilgi verecek ve nîmetini senin ve Yakub hanedanının üzerine tamamlayacak, nasıl ki, onu evvelce ataların İbrahim ve İshak üzerine de tamamlamıştı. Şüphe yok ki, senin Rabbin bir alîmdir, bir hakîmdir.» Facebook'ta Paylaş
7 Andolsun ki, Yusuf´ta ve kardeşlerinde sual edenler için bir nice ibretler var idi. Facebook'ta Paylaş
8 O vakit ki, demişlerdi: «Elbette Yusuf ile kardeşi babamıza bizden daha sevgilidir. Halbuki, biz birbirine bağlı kuvvetli bir cemaatiz. Şüphe yok ki bizim babamız, elbette apaçık bir hata içindedir.» Facebook'ta Paylaş
9 «Yusuf´u öldürün veya O´nu bir yere atınız ki, babanızın yüzü (sevgisi) size kalsın ve siz ondan sonra sâlihler olan bir cemaat olursunuz.» Facebook'ta Paylaş
10 Onlardan bir söyleyici dedi ki: «Yusuf´u öldürmeyin ve O´nu kuyunun dibine atıverin, O´nu kâfilelerden biri alıverir, eğer siz yapacak kimselerden iseniz» (böyle yapınız). Facebook'ta Paylaş
11 Dediler ki: «Ey babamız! Sana ne oluyor ki, Yusuf´u bize inanmıyorsun? Ve halbuki, biz O´nun için elbette hayırhâh kimseleriz.» Facebook'ta Paylaş
12 «O´nu yarın bizimle beraber gönder, bol bol meyve yesin ve oynasın. Ve şüphe yok ki, biz O´nu elbette muhafaza edicileriz.» Facebook'ta Paylaş
13 Dedi ki: «O´nu alıp götürmeniz şüphesiz ki beni mahzun eder. Ve siz ondan gâfil bulunduğunuz halde O´nu kurdun yemesinden korkarım.» Facebook'ta Paylaş
14 Dediler ki: «Biz kuvvetli bir topluluk olduğumuz halde O´nu eğer kurt yerse artık şüphesiz ki, biz elbette hüsrâna düşmüş kimseleriz.» Facebook'ta Paylaş
15 Vaktâ ki, Yusuf ile beraber gittiler ve O´nu kuyunun dibine atmaya müttefikan karar verdiler. Biz de O´na şöyle vahyettik: «Kasem olsun ki, sen onlara hiç farkında olmadıkları halde bu işlerinden elbette haber vereceksin.» Facebook'ta Paylaş
16 Ve babalarına yatsı vakti ağlar oldukları halde geldiler. Facebook'ta Paylaş
17 Dediler ki: «Ey bizim pederimiz! Biz hakikaten bir yarış ederek gittik. Yusuf´u da eşyamızın yanında bıraktık, hemen O´nu kurt yemiş ve sen bize velev ki doğru sözlü kimseler olmuş isek de inanır değilsin.» Facebook'ta Paylaş
18 Ve gömleği üzerinde yalancı bir kan olduğu halde gelmişlerdi. Dedi ki: «Size nefsiniz belki bir işi süslemiş oldu. Artık güzel bir sabır! Ve ancak Allah Teâlâ´dır sizin şu söylediklerinize karşı kendisinden yardım istenilecek zât.» Facebook'ta Paylaş
19 Ve bir yolcu kâfilesi geldi, sucularını gönderdiler, hemen kovasını salıverdi. «Ey, müjde! Bu genç bir köle,» dedi ve O´nu bir sermaye olarak sakladılar. Allah Teâlâ ise onların yapacaklarını tamamen bilicidir. Facebook'ta Paylaş
20 Ve O´nu biraz bedel ile sayılmış birkaç dirhem ile satıverdiler ve onlar O´nun hakkında rağbetsizlerden olmuşlardı. Facebook'ta Paylaş
21 Ve O´nu satın alan Mısırlı, refikasına dedi ki: «O´nun mevkiine güzelce riâyet et. Umulur ki, bize faideli olacaktır veya O´nu evlad ediniriz.» Ve işte Yusufu öylece Mısır´da yerleştirdik ve hem de O´na rüyaların tâbirini öğretelim diye. Ve Allah Teâlâ, emri üzerine galiptir velâkin nâsın ekserisi bilmezler. Facebook'ta Paylaş
22 Vaktâ ki ergenlik çağına erişti, O´na bir hüküm ve bir ilim verdik ve işte muhsin olanları öylece mükâfaatlandırırız. Facebook'ta Paylaş
23 Ve O´nu hanesinde bulunduğu kadın, nefsinden muradını almak için hileye düşürmek istedi ve kapıları kilitledi ve «haydi gelsene» dedi. (Yusuf da) Dedi ki: «Allah Teâlâ´ya sığınırım. Şüphe yok ki, o benim efendimdir. Benim ikametgâhımı güzelce kılmıştır. Muhakkaktır ki, zalimler felâha ermezler.» Facebook'ta Paylaş
24 Ve hakikaten kadın O´na kasdetmişti. O da eğer Rabbinin bürhanını görmemiş olsa idi kadına kasdetmekte bulunacaktı. İşte O´ndan fena bir kasdi ve fuhşa atılmayı defedelim diye öyle (bürhanımız gösterilmiş) oldu. Muhakkak ki o, Bizim ihlâsa erdirilmiş kullarımızdandır. Facebook'ta Paylaş
25 Ve kapıya koşuverdiler ve kadın O´nun gömleğini arka tarafından çekip parçaladı. Ve kadının efendisine kapının yanında rastladılar. Dedi ki: «Senin ailene kötülük dileyen bir kimsenin cezası, zindana atılmasından veya acıklı bir azabtan başka nedir?» Facebook'ta Paylaş
26 Yusuf dedi ki: «O kadın benim nefsimden muradını almak istedi.» Ve o kadının kariblerinden bir şahit de şehâdette bulundu ki: «Eğer O´nun gömleği ön taraftan yırtılmış ise kadın doğru söylemiştir, O ise yalancılardandır. Facebook'ta Paylaş
27 «Ve eğer gömleği arka taraftan parçalanmış ise o halde kadın yalan söylemiştir. O ise sâdıklardandır.» Facebook'ta Paylaş
28 Vaktâ ki (kadının kocası) gömleğinin arka tarafından parçalanmış olduğunu gördü, dedi ki: «Şüphesiz bu (ey kadın!) sizin hilenizdendir. Şüphe yok ki, sizin hileniz pek büyüktür.» Facebook'ta Paylaş
29 «Ey Yusuf! Sen bundan (bu hadiseyi söylemekten) kaçın. (Ey kadın!) Sen de günahın için isitiğfarda bulun. Muhakkak ki sen bütün günaha girmiş olanlardan oldun.» Facebook'ta Paylaş
30 Ve şehirdeki birtakım kadınlar dedi ki: «Azîz´in refikası, genç kölesinin nefsinden muradını almak istiyormuş. Muhakkak ki, onun yüreğini kaplayan ince deriyi bir sevgi parçalamış. Şüphe yok ki, biz onu elbette bir apaçık sapıklık içinde görüyoruz.» Facebook'ta Paylaş
31 Vaktâ ki, onların gizledikleri dedikodularını işitti, onlara (bir davetci) gönderdi ve onlar için çakı ile kesilecek bir taam sofrası hazırladı. Ve onlardan her birine bir bıçak verdi. Ve (Ey Yusuf!), «Onların karşılarına çık!» dedi. Vaktâ ki O´nu gördüler, O´nu pek büyüttüler ve kendi ellerini kesiverdiler ve dediler ki: «Allah Teâlâ´yı tenzih ederiz, bu bir insan değil, bu ancak bir kerîm melektir.» Facebook'ta Paylaş
32 Dedi ki: «İşte bu o kimsedir ki, bundan dolayı beni kınadınız. Yemin ederim ki, ben onun nefsinden muradımı istedim de o kaçındı (günaha girmek istemedi). Ve eğer benim O´na emrettiğimi yapmaz ise elbette zindana atılacaktır. Ve elbette zillete düşmüş olanlardan olacaktır.» Facebook'ta Paylaş
33 (Yusuf) Dedi ki: «Rabbim! Benim için zindan, beni kendisine davet ettikleri şeyden daha sevgilidir. Ve eğer benden onların hilelerini bertaraf etmez isen onlara meyleder ve cahillerden olmuş olurum.» Facebook'ta Paylaş
34 Artık O´nun duasını Rabbi kabul etti de O´ndan onların hilelerini bertaraf buyurdu. Şüphe yok ki, O´dur bihakkın işiten, tamamıyla bilen O´dur. Facebook'ta Paylaş
35 Sonra onlara o gördükleri âyetleri müteakip O´nu herhalde bir müddet zindana atmaları kanaatı zahir oldu. Facebook'ta Paylaş
36 Ve O´nunla beraber iki genç de zindana girdi. Bunlardan biri dedi ki: «Muhakkak ben kendimi (rüyâda) görüyorum ki, şarap sıkıyorum.» Diğeri de dedi ki: «Ben de kendimi görüyorum ki, başımın üstünde bir ekmek yükleniyorum. Ondan kuşlar yiyor. Bize bunun tâbirini haber ver. Şüphesiz ki, biz seni iyilik sahiplerinden görüyoruz.» Facebook'ta Paylaş
37 Hazreti Yusuf da dedi ki: «İkinize merzûk olacağınız bir taam gelmez ki, illâ ben onu daha size gelmeden evvel haber veririm. Bunlar bana Rabbimin talim buyurmuş olduğu şeylerdendir. Şüphe yok ki, ben Allah Teâlâ´ya imân etmez olan bir kavmin milletini (dinini) terkettim ve onlar (evet), onlar ahireti münkir kimselerdir.» Facebook'ta Paylaş
38 «Ve babalarım İbrahim´in, İshak´ın ve Yakub´un milletine tâbi oldum. Bizim için Allah´a herhangi bir şeyden şerik edinmemiz doğru olamaz. Bu tevhid bizim üzerimize ve nâsın üzerine Allah Teâlâ´nın bir fazlıdır. Velâkin nâsın ekserisi şükretmezler.» Facebook'ta Paylaş
39 «Ey benim iki zindan arkadaşım! Dağınık olan rabler mi hayırlıdır, yoksa bir, kahhâr olan Allah mı?» Facebook'ta Paylaş
40 «Sizin Allah´tan başka ibadet ettiğiniz şeyler birtakım isimlerden başka değildirler. O isimleri siz ve babalarınız takmışsınızdır. Allah Teâlâ bununla hiçbir hüccet indirmemiştir. Hüküm ise başka değil, ancak Allah´a mahsustur. Başkasına değil, ancak O´na ibadet ediniz diye emretmiştir. Müstakim olan din bundan ibarettir, velâkin nâsın çokları bilmezler.» Facebook'ta Paylaş
41 «Ey iki zindan arkadaşım! Rüyanızın tâbirine gelince; (Biriniz) Efendisine şarap sunacaktır ve diğeri ise asılacak da başından kuşlar yiyecektir. Hakkında fetva istediğiniz emir, tamam olmuştur.» Facebook'ta Paylaş
42 Ve o ikisinden necâta ereceğini sanmış olduğuna dedi ki: «Beni efendinin yanında yâd et.» Fakat efendisine yâd etmeyi ona şeytan unutturdu ve artık zindanda senelerce kalıverdi. Facebook'ta Paylaş
43 Ve hükümdar dedi ki: «Ben rüyâmda yedi semîz sığır görüyorum ki, onları yedi zayıf (sığır) yiyor ve yedi yeşil başak ile diğer kuruları (görüyorum). Ey mümtaz cemaat! Eğer siz rüyâ tâbir ediyorsanız benim rüyâm hakkında bana fetva veriniz.» Facebook'ta Paylaş
44 Dediler ki: «Karmakarışık bir rüya ve biz karışık rüyaları yormaya bilgi sahipleri değiliz.» Facebook'ta Paylaş
45 Ve o ikisinden kurtulmuş olan, bir uzunca müddetten sonra hatırladı da dedi ki: «Ben size onun tâbirini haber veririm, beni hemen gönderiniz.» Facebook'ta Paylaş
46 Hazret-i Yusuf´a geldi dedi ki: (Ey Yusuf!) «Ey pek doğru sözlü! Bize malumat ver, yedi semîz sığır hakkında, ki onları yedi zayıf (sığır) yiyor. Ve yedi yeşil başak ile diğer kuru başaklar (hakkında). Umulur ki o nâsa dönerim, ihtimal ki, biliverirler.» Facebook'ta Paylaş
47 Dedi ki: «Yedi yıl alelade ekersiniz. Sonra biçeceğiniz şeyleri başağı içinde bırakırsınız. Ancak yiyeceklerinizden biraz miktar müstesna.» Facebook'ta Paylaş
48 «Sonra onun ardından yedi şiddetli (sene) gelir ki: onlar için önceden biriktirmiş olduklarınızı yerler. Ancak tohumluk için saklayacağınızdan birazı müstesna.» Facebook'ta Paylaş
49 «Sonra bunu müteakip bir sene de gelir ki, onda nâs, yağmuruna nâil olur. Ve onda sıkıp sağacaklar.» Facebook'ta Paylaş
50 Ve hükümdar dedi ki: «O´nu bana getiriniz.» Vaktâ ki O´na elçi geliverdi. Dedi ki: «Efendine dön, O´na sor ki, o ellerini kesen kadınların maksatları ne imiş? Şüphe yok ki, benim Rabbim onların hilelerini bihakkın bilicidir.» Facebook'ta Paylaş
51 Hükümdar kadınlara dedi ki: «Mühim haliniz ne idi. O vakit ki, Yusuf´un nefsinden muradını almak istemiş idiniz?» Dediler ki: «Hâşâlillâh! Biz O´nun aleyhinde bir fenalık bilmiş değiliz.» Azîz´in karısı da dedi ki: «Şimdi hak tebeyyün etti. O´nun nefsinden ben murad almak istemiştim ve şüphe yok ki, o elbette sâdıklardandır.» Facebook'ta Paylaş
52 Hazret-i Yusuf dedi ki: «Bu, bilmesi içindir ki, Ben ona gıyabında hıyanet etmiş olmadım. Ve şüphesiz ki, Allah Teâlâ hain olanların hilesini muvaffakiyete erdirmez.» Facebook'ta Paylaş
53 «Ve nefsimi tebrie etmem. Şüphe yok ki nefis fenalıkla pek ziyâde emredicidir. Rabbimin esirgemiş olduğu müstesna. Muhakkak ki Rabbim çok yarlığayıcıdır, çok esirgeyicidir.» Facebook'ta Paylaş
54 Ve hükümdar dedi ki: «O´nu bana getirin, O´nu kendime tahsis edeyim. Vaktâ ki O´nunla konuştu. Dedi ki: «Şüphesiz sen bizim yanımızda mevki-i emanet sahibisin.» Facebook'ta Paylaş
55 Hazret-i Yûsuf da dedi ki: «Beni yurdun hazineleri üzerine memur et, muhakkak ki ben iyice koruyucu, iyice biliciyim.» Facebook'ta Paylaş
56 Ve öylece Yusuf için o yerde bir mevki, bir selahiyet verdik. Oradan dilediği yerde ikâmet eder idi. Biz dilediğimize rahmetimizi nâsib ederiz. Ve iyilik edenlerin mükâfaatını zâyi etmeyiz. Facebook'ta Paylaş
57 Ve elbette ki, imân etmiş ve takvâya devam eder bulunmuş kimseler için ahiretin mükâfaatı daha hayırlıdır. Facebook'ta Paylaş
58 Ve Yusuf´un kardeşleri geldi, hemen O´nun huzuruna girdiler. Derhal onları tanıdı. Onlar ise O´nu inkar ediciler idiler. Facebook'ta Paylaş
59 Ve onların yüklerini hazırlayıp tanzim edince dedi ki: «Bana siz baba bir kardeşinizi getiriniz. Görmüyor musunuz ki, ben ölçeği tamam ölçüyorum ve ben misafir kabul edenlerin hayırlısıyım.» Facebook'ta Paylaş
60 «İmdi O´nu bana getirmezseniz artık benim yanımda sizin için bir (kile bile zahire) yoktur ve bana yaklaşmayınız.» Facebook'ta Paylaş
61 Dediler ki: «Ondan dolayı babasına müracaat eder, müsaade almaya çalışırız. Ve muhakkak biz (bunu) herhalde yaparız.» Facebook'ta Paylaş
62 Ve (Hazreti Yusuf) hizmetkârlarına dedi ki: «Onların sermayelerini, yükleri içine koyuveriniz. Belki anneleri yanına dönüp gidince, onu bilirler ve umulur ki geri dönerler.» Facebook'ta Paylaş
63 Vaktâ ki babalarına dönüverdiler, dediler ki: «Ey pederimiz! Bizden zahire men edildi, artık bizimle beraber kardeşimizi de gönder ki, zahire alalım ve muhakkak ki biz onun için elbette muhafız kimseleriz.» Facebook'ta Paylaş
64 (Hazreti Yâkub da) Dedi ki: «Onun hakkında size inanabilir miyim? Meğer ki evvelce kardeşi hakkında size emniyet ettiğim gibi ola. İmdi Allah Teâlâ´dır en hayırlı saklayıcı ve merhamet edenlerin en merhametlisi.» Facebook'ta Paylaş
65 Vaktâ ki yüklerini açtılar, sermayelerini kendilerine red edilmiş buldular. Dediler ki: «Ey pederimiz! Daha ne isteriz? Bu bizim sermayemizdir, bize iade edilmiş. Ailemize yine zahire getiririz ve kardeşimizi muhafaza ederiz ve bir deve yükü de arttırırız. Bu ise az bir zahiredir.» Facebook'ta Paylaş
66 Dedi ki: «Onu sizinle beraber göndermem, onu bana getireceğinize dair Allah Teâlâ´dan bana sağlam bir ahidde bulunacağınıza değin. Meğer ki, etrafınız ihata edilecek olsun.» Vaktâ ki, ona ahidlerini getiriverdiler. Dedi ki: «Allah Teâlâ da dediklerimizin üzerine şahiddir.» Facebook'ta Paylaş
67 Ve dedi ki: «Oğullarım! Bir kapıdan girmeyiniz, ayrı ayrı kapılardan giriniz. Maamafih Allah tarafından mukadder olan hangi bir şeyi sizden def´edemem. Hüküm ancak Allah´ındır. Ben Allah´a tevekkül ettim, ve tevekkül edenler ancak O´na tevekkül etsinler.» Facebook'ta Paylaş
68 Vaktâ ki, babalarının kendilerine emrettiği veçh ile (şehre) girdiler, böyle bir giriş, onlardan hiçbir takdir-i ilâhiyi def´eder olmadı. Ancak Yâkub´un nefsindeki bir haceti yerine getirmiş oldu. Ve şüphe yok o, kendisine talim etmiş olduğumuzdan dolayı bir ilim sahibi idi. Velâkin insanların ekserisi bilmezler. Facebook'ta Paylaş
69 Ve Yusuf´un huzuruna girdikleri zaman, kardeşini yanına alıverdi. Ve dedi ki: «Şüphe yok ben senin kardeşinim, artık yapar oldukları şeyden dolayı mahzun olma.» Facebook'ta Paylaş
70 Vaktâ ki onların yüklerini hazırlattı, su kabını kardeşinin yükü içine koydu. Sonra bir nidâ eden nidâ etti: «Ey kafile (halkı), şüphe yok ki, siz hırsızlarsınız.» Facebook'ta Paylaş
71 Onlar döndüler de dediler ki: «Hangi şeyi arıyorsunuz?» Facebook'ta Paylaş
72 Dediler ki: «Hükümdarın su kabını arıyoruz, ve onu getirecek kimse için bir deve yükü vardır. Ve ben de ona kefilim.» Facebook'ta Paylaş
73 Dediler ki: «Allah´a kasem olsun, siz de muhakkak bilmişsinizdir ki, biz bu yerde fesat çıkarmak için gelmedik ve biz hırsız kimseler olmadık.» Facebook'ta Paylaş
74 Dediler ki: «Eğer siz yalancı kimseler oldunuz ise onun cezası nedir?» Facebook'ta Paylaş
75 Dediler ki: «Onun cezası, kimin yükünde bulunur ise, işte o, onun cezasıdır. Biz zalimleri böylece cezalandırırız.» Facebook'ta Paylaş
76 Artık kardeşinin yükünden önce onların yüklerini aramaya başladı. Sonra onu kardeşinin yükünden çıkarıverdi. İşte Yusuf için böyle bir tedbir yaptık. Yoksa hükümdarın dinine göre kardeşini alıkoyabilecek değildi. Meğer ki, Allah Teâlâ dilesin. Biz dilediğimiz kimseyi derecelerle yükseltiriz. Ve her bilgi sahibinin üstünde daha ziyâde bir bilgin vardır. Facebook'ta Paylaş
77 Dediler ki: «Eğer çaldı ise onun bir kardeşi de daha evvel çalmış idi.» Yusuf da bunu nefsinde gizledi ve bunu onlara açıklamadı. Dedi ki: «Siz kötü bir durumdasınız ve Allah Teâlâ sizin vasfettiğinize pek ziyâde alîmdir.» Facebook'ta Paylaş
78 Dediler ki: «Ey azîz! Muhakkak onun bir ihtiyar büyük babası vardır. Onun yerine bizden birini al. Şüphesiz ki, biz seni iyilik edenlerden görüyoruz.» Facebook'ta Paylaş
79 Dedi ki: «Biz malımızı yanında bulduğumuzdan başkasını almaktan Allah´a sığınırız. Şüphe yok ki, biz o halde elbette zalimleriz.» Facebook'ta Paylaş
80 Vaktâ ki, ondan ye´se düştüler, birbiriyle fısıldaşarak başkalarından ayrıldılar. Büyükleri dedi ki: «Babanızın muhakkak Allah´a yemin ile teminat almış olduğunu ve sizin evvelce de Yusuf´un hakkında yapmış olduğunuz kusuru bilmediniz mi? Artık babam bana izin verinceye değin veya benim için Cenâb-ı Hak hükmedinceye değin bu yerden ayrılmam ve O, hükmedenlerin hayırlısıdır.» Facebook'ta Paylaş
81 «Babanıza dönün de deyiniz ki, Ey pederimiz! Şüphe yok ki, oğlun hırsızlıkta bulundu. Biz bildiğimiz şeyden başkasına şehâdet eder olmadık, ve biz gaybı (bilip onu) hıfzediciler değiliz.» Facebook'ta Paylaş
82 «Ve içinde bulunduğumuz şehre sor ve içinde gelmiş olduğumuz kervana da. Ve biz şüphe yok ki, elbette sâdık kimseleriz.» Facebook'ta Paylaş
83 Dedi ki: «Hayır, size nefisleriniz bir işi süslemiştir. Artık güzel bir sabır; umulur ki, Allah Teâlâ onların hepsini bana getiriverir. Şüphe yok ki alîm, hakîm ancak O´dur.» Facebook'ta Paylaş
84 Ve onlardan yüz çevirdi. Ve, «Ey Yusuf´a teessüf!» dedi ve gözleri hüzünden dolayı bembeyaz kesildi. Artık teessürünü içine atıyordu. Facebook'ta Paylaş
85 Dediler ki: «Vallahi sen helâke yüz tutuncaya kadar veya helâk olmuşlardan oluncaya değin Yusuf´u anıp durmaktan geri kalmayacaksın.» Facebook'ta Paylaş
86 Dedi ki: «Ben derdimi ve hüznümü ancak Allah Teâlâ´ya arzederim, ve ben Allah Teâlâ´dan sizin bilmeyeceğiniz şeyi bilirim.» Facebook'ta Paylaş
87 «Oğullarım! Gidiniz de Yusuf´tan ve kardeşinden bir haber arayıp sorunuz. Ve Allah´ın rahmetinden ye´se düşmeyiniz. Çünkü Allah´ın rahmetinden, kâfirler olan kavimden başkası ümidini kesmez.» Facebook'ta Paylaş
88 Vaktâ ki, O´nun huzuruna girdiler. Dediler ki: «Ey azîz! Bizi de, ailemizi de zaruret kapladı ve bir değersiz sermaye ile gelmiş olduk. Artık bize ölçüyü tamamla, ve bize tasaddukta bulun. Şüphe yok ki, Allah Teâlâ tasaddukta bulunanları mükâfaata erdirir.» Facebook'ta Paylaş
89 Dedi ki: «Bilmiş oldunuz mu, siz câhil kimseler iken Yusuf´a ve kardeşine neler yaptığınızı?» Facebook'ta Paylaş
90 Dediler ki: «A sen evet... Muhakkak sen Yusuf musun?» Dedi ki: «Ben Yusuf´um ve bu da kardeşimdir. Şüphe yok ki, Allah Teâlâ bizim üzerimize âtifette bulundu. Çünkü her kim ittika´da bulunur ve sabrederse, artık muhakkak ki, Allah Teâlâ muhsinlerin mükâfaatını zâyi etmez.» Facebook'ta Paylaş
91 Dediler ki: «Allah´a kasem olsun, Allah seni bizim üzerimize elbette tercih buyurmuştur. Halbuki, biz elbette hata edicilerden olmuştuk.» Facebook'ta Paylaş
92 Dedi ki: «Bugün sizin üzerinize bir levm yoktur. Allah Teâlâ sizin için mağfiret buyurur. Ve o, merhamet edenlerin en ziyâde merhametlisidir.» Facebook'ta Paylaş
93 «Şu gömleğimi götürün de onu babamın yüzüne sürün. Görücü bir hale gelir. Ve bütün ailenizle beraber bana geliniz.» Facebook'ta Paylaş
94 Vaktâ ki, kâfile ayrıldı. Babaları dedi ki: «Ben muhakkak Yusuf´un kokusunu buluyorum. Eğer bana bunaklık isnad etmeyecek olsa idiniz» (elbette beni tasdik ederdiniz). Facebook'ta Paylaş
95 Dediler ki: «Allah´a kasem olsun, muhakkak sen elbette eski şaşkınlığının içindesin.» Facebook'ta Paylaş
96 Vaktâ ki müjdeci geldi, onu yüzünün üzerine koydu, hemen görücü haline döndü. Dedi ki: «Ben size dememiş mi idim ki, sizin Allah´tan bilmeyeceklerinizi ben bilirim?» Facebook'ta Paylaş
97 Dediler ki: «Ey babamız! Bizim için günahlarımız hakkında istiğfarda bulun, muhakkak ki biz hata ediciler olmuşuzdur.» Facebook'ta Paylaş
98 Dedi ki: «Sizin için Rabbimden yakında mağfiret talebinde bulunacağım. Şüphe yok ki O, bağışlayıcıdır, merhamet edicidir.» Facebook'ta Paylaş
99 Vaktâ ki, Yusuf´un yanına girdiler, babasıyla anasını yanına alıp kucakladı ve dedi ki: «Mısır şehrine inşâallah, emin emin olarak giriniz.» Facebook'ta Paylaş
100 Ve babası ile anasını yüksek bir taht üzerine kaldırdı ve onun için hepsi secdeye kapandılar ve dedi ki: «Ey pederim! İşte bu, evvelce görmüş olduğum rüyamın te´vilidir. Onu Rabbim vakıa mutabık kıldı ve muhakkak ki, bana ihsanda bulundu. Çünkü beni zindandan çıkardı ve sizi çölden getirdi, benim ile kardeşlerimin arasını şeytan bozduktan sonra. Şüphe yok ki, Rabbim dilediği şey için pek latîf tedbir sahibidir. Muhakkak ki alîm, hakîm olan O´dur O. Facebook'ta Paylaş
101 «Yarabbi! Muhakkak ki, Sen bana mülkten verdin ve hadiselerin bir kısım te´vilini bana öğrettin. Ey göklerin ve yerin Hâlıkı! Benim dünyada da ahirette de velîyy-i nîmetim Sen´sin. Beni müslüman olarak öldür ve beni sâlihlere kavuştur.!» Facebook'ta Paylaş
102 İşte bu, gayb haberlerindendir. Onu sana vahyediyoruz. Halbuki sen onların yanlarında değildin, o zaman ki, onlar işlerini yapmaya toplanmışlar ve onlar hile yapar bulunmuşlardı. Facebook'ta Paylaş
103 Ve insanların ekserisi, sen fazlaca arzu etsen de imân edici kimseler değildirler. Facebook'ta Paylaş
104 Halbuki sen bunun üzerine onlardan bir ücret istemiyorsun. Bu ise âlemler için bir mev´izeden başka değildir. Facebook'ta Paylaş
105 Ve göklerde ve yerde nice alâmetler vardır ki, (nâsın ekserisi) onlardan yüz çevirir oldukları halde onların üzerinden geçer giderler. Facebook'ta Paylaş
106 Ve ekserisi Allah Teâlâ´ya imân etmez ve onlar ancak müşriklerdir. Facebook'ta Paylaş
107 Ya kendilerine Allah´ın azabından hepsini saracak bir felaketin gelmesinden veya kendilerine farkında olmadıkları halde Kıyametin ansızın gelmesinden emin mi oldular? Facebook'ta Paylaş
108 De ki: «İşte benim yolum budur. Allah Teâlâ´ya açık bir hüccet ile dâvet ederim, ben de ve bana tâbi olanlar da. Ve Allah Teâlâ´yı tenzih ederim ve ben müşriklerden değilim.» Facebook'ta Paylaş
109 Ve senden evvel göndermedik, ancak şehirler ahalisinden kendilerine vahyeder olduğumuz birtakım erler gönderdik. (Münkirler) Yeryüzünde gezip dolaşmadılar mı? Baksalar ya kendilerinden evvelkilerin akıbetleri nasıl olmuştur? Ve elbette ahiret yurdu ittikada bulunmuş olanlar için hayırlıdır. Artık akıl erdiremeyecek misiniz? Facebook'ta Paylaş
110 Nihâyet o peygamberlerin ye´se düştükleri ve kendilerinin hakikaten yalana çıkarıldıklarını zanneyledikleri zaman onlara nusretimiz geliverdi. Artık dilediğimiz kimseler necâta erdirildi ve mücrimler olan kavimden ise azabımız geri döndürülmeyecektir. Facebook'ta Paylaş
111 Muhakkak ki, onların kıssalarında temiz akıl sahipleri için bir ibret vardır. (Kur´an) uydurulacak bir söz değildir, velâkin kendisinden evvelkini tasdiktir. Ve herşeyin mufassalan beyanıdır ve imân edecek olan bir kavim için bir hidâyettir ve bir rahmetir. Facebook'ta Paylaş