Mearic Suresi
 



AYET NO

MEAL

1 (1-2) Bir talip, vaki olacak azabı taleb etti. Kâfirler için onu bertaraf edecek yoktur. Facebook'ta Paylaş
2 (1-2) Bir talip, vaki olacak azabı taleb etti. Kâfirler için onu bertaraf edecek yoktur. Facebook'ta Paylaş
3 (O azap) Yüksek dereceler sahibi olan Allah tarafındandır. Facebook'ta Paylaş
4 Melekler ve Rûh oraya bir günde çıkarlar ki, oranın mesafesi ellibin yıldır. Facebook'ta Paylaş
5 (5-6) Artık güzelce bir sabr ile sabret. Şüphe yok ki, onlar onu uzak görürler. Facebook'ta Paylaş
6 (5-6) Artık güzelce bir sabr ile sabret. Şüphe yok ki, onlar onu uzak görürler. Facebook'ta Paylaş
7 (7-8) Halbuki, Biz onu pek yakın görürüz. O gün ki, (azabı vaki olur) gök erimiş maden gibi olacaktır. Facebook'ta Paylaş
8 (7-8) Halbuki, Biz onu pek yakın görürüz. O gün ki, (azabı vaki olur) gök erimiş maden gibi olacaktır. Facebook'ta Paylaş
9 (9-10) Dağlar da atılmış rengârenk yün gibi olacaktır. Hiçbir dost da bir dostu sormaz. Facebook'ta Paylaş
10 (9-10) Dağlar da atılmış rengârenk yün gibi olacaktır. Hiçbir dost da bir dostu sormaz. Facebook'ta Paylaş
11 (11-12) Onlar birbirlerine gösterilirler. Günahkar olan temenni eder ki, o günün azabından dolayı oğullarını feda etsin. Ve refikasını ve kardeşini feda etsin. Facebook'ta Paylaş
12 (11-12) Onlar birbirlerine gösterilirler. Günahkar olan temenni eder ki, o günün azabından dolayı oğullarını feda etsin. Ve refikasını ve kardeşini feda etsin. Facebook'ta Paylaş
13 (13-14) Ve kendisini barındıran aşiretini (feda etsin). Ve yeryüzünde kim var ise, cümlesini fidye-i necât olarak versin de (sonra) bu fedakarlığı kendisini kurtarsın. Facebook'ta Paylaş
14 (13-14) Ve kendisini barındıran aşiretini (feda etsin). Ve yeryüzünde kim var ise, cümlesini fidye-i necât olarak versin de (sonra) bu fedakarlığı kendisini kurtarsın. Facebook'ta Paylaş
15 (15-16) Hayır. Asla. Şüphe yok ki o bir mühim ateştir. Nâsın derisi için bir soyup dağıtıcıdır. Facebook'ta Paylaş
16 (15-16) Hayır. Asla. Şüphe yok ki o bir mühim ateştir. Nâsın derisi için bir soyup dağıtıcıdır. Facebook'ta Paylaş
17 (17-18) Çağırır, arkasını dönüp yüz çevireni. Ve (malı) toplayıp da, bir kap içinde saklayanı. Facebook'ta Paylaş
18 (17-18) Çağırır, arkasını dönüp yüz çevireni. Ve (malı) toplayıp da, bir kap içinde saklayanı. Facebook'ta Paylaş
19 (19-20) Şüphe yok ki insan haris olarak yaradılmıştır. Ona şer dokunduğu zaman çok feryat edicidir. Facebook'ta Paylaş
20 (19-20) Şüphe yok ki insan haris olarak yaradılmıştır. Ona şer dokunduğu zaman çok feryat edicidir. Facebook'ta Paylaş
21 (21-22) Ve ona hayır dokunduğu zaman da çok cimridir, kıskançtır. Namaz kılanlar müstesna. Facebook'ta Paylaş
22 (21-22) Ve ona hayır dokunduğu zaman da çok cimridir, kıskançtır. Namaz kılanlar müstesna. Facebook'ta Paylaş
23 (23-24) Onlar ki namazları üzerine devam ederler. Ve onlar ki, mallarında bir malum hak vardır. Facebook'ta Paylaş
24 (23-24) Onlar ki namazları üzerine devam ederler. Ve onlar ki, mallarında bir malum hak vardır. Facebook'ta Paylaş
25 Dilenen ve mahrum olan için. Facebook'ta Paylaş
26 (26-27) Ve onlar ki ceza gününü tasdik ederler. Ve onlar ki, Rablerinin azabından korkanlardır. Facebook'ta Paylaş
27 (26-27) Ve onlar ki ceza gününü tasdik ederler. Ve onlar ki, Rablerinin azabından korkanlardır. Facebook'ta Paylaş
28 Şüphe yok ki, Rablerinin azabı gayr-i me´mundur, ondan kimse emin olamaz. Facebook'ta Paylaş
29 Ve onlar ki, kendi tenâsül uzuvlarını muhafaza ederler. Facebook'ta Paylaş
30 Zevcelerine veya mâlik bulundukları cariyelerine karşı müstesna, çünkü onlar kınanmış değildirler. Facebook'ta Paylaş
31 Artık her kim bunun ötesini araştırırsa işte haddi aşmış olanlar onlardır, onlar. Facebook'ta Paylaş
32 (32-33) Ve onlar ki emanetlerine ve ahdlerine riâyet ederler. Ve onlar ki, şehâdetlerini doğruca ikame ederler. Facebook'ta Paylaş
33 (32-33) Ve onlar ki emanetlerine ve ahdlerine riâyet ederler. Ve onlar ki, şehâdetlerini doğruca ikame ederler. Facebook'ta Paylaş
34 Ve onlar ki, namazları üzerine muhafazada bulunurlar. Facebook'ta Paylaş
35 İşte onlar cennetlerde ikram olunmuş zâtlardır. Facebook'ta Paylaş
36 (36-37) Artık ne var o kâfir olanlara ki senin cihetine koşarlar. Dağınık fırkalar olarak sağdan ve soldan. Facebook'ta Paylaş
37 (36-37) Artık ne var o kâfir olanlara ki senin cihetine koşarlar. Dağınık fırkalar olarak sağdan ve soldan. Facebook'ta Paylaş
38 Onlardan her bir şahıs naim cennetine girdirileceğini mi ümit ediyor? Facebook'ta Paylaş
39 Hayır, asla. Şüphe yok ki Biz onları bilir oldukları şeyden yarattık. Facebook'ta Paylaş
40 Artık öyle değil, meşriklerin ve mağriblerin Rabbine kasem ederim ki şüphe yok, Biz elbette kâdiriz, Facebook'ta Paylaş
41 Onlardan hayırlısına tebdîl etmeye. Ve biz önüne geçilmişler değiliz. Facebook'ta Paylaş
42 Şimdilik onları bırak, dalsınlar ve oynasınlar, vaad olundukları günlerine kavuşacaklarına değin. Facebook'ta Paylaş
43 O gün ki, kabirlerinden sür´atle çıkarlar, sanki onlar dikili bir şeye koşarlar. Facebook'ta Paylaş
44 Gözleri düşkün olduğu halde kendilerini bir zillet kaplayacaktır, işte o, onların tehdid olunmuş oldukları gündür. Facebook'ta Paylaş