وَالَّذِينَ هُمْ لِفُرُوجِهِمْ حَافِظُونَ |
ARAPÇA LATİN |
Vellezîne hum li furûcihim hâfizûn(hâfizûne). |
|
DİYANET İŞLERİ |
Onlar, mahrem yerlerini koruyan kimselerdir. |
|
DİYANET VAKFI |
(29-31) Irzlarını koruyanlar -ancak eşlerine ve cariyelerine karşı müstesna; çünkü onlar kınanmaz; bundan öteye (geçmek) isteyenler ise, onlar taşkınların ta kendileridir-; |
|
ELMALILI SADE |
Ve onlar ki, apışlarını (ırzlarını) korurlar. |
|
ÖMER NASUHI BİLMEN |
Ve onlar ki, kendi tenâsül uzuvlarını muhafaza ederler. |
|
FİZİLALİL KURAN |
Irzlarını korurlar. |
|
ABDÜLBAKİ GÖLPINARLI |
Ve öyle kişilerdir onlar ki ırzlarını korurlar. |
|
İBN-İ KESİR |
Ve onlar ki; mahrem yerlerini korurlar. |
|
TEFHİMÜL KURAN |
Ve onlar, ırzlarını (ferç) korurlar: |
|
BEKİR SADAK |
(29-30) Esleri ve cariyeleri disinda, mahrem yerlerini herkesten koruyanlar, dogrusu bunlar yerilmezler. |
|
CELAL YILDIRIM |
(29-30) Eşlerine ve ellerinin sahip bulunduğu cariyelere karşı müstesna —ki bunlara karşı kınanmazlar—, iffetlerini koruyanlar, |
|
HASAN BASRİ ÇANTAY |
(29-30) Şunlar da (öyle): Karılarından, yahud sağ ellerinin mâlik olduklarından başkasına karşı utanacak yerlerini saklayanlar. Çünkü onlar (bunlar Hakkında) kınanmış değildirler. |
|
ALİ FİKRİ YAVUZ |
Onlar ki, avret yerlerini korurlar, |
|
ALİ BULAÇ |
Ve onlar, ırzlarını (ferç) korurlar; |
|