Vakia Suresi
 



AYET NO

MEAL

1 (1-3) Kıyamet hadisesi vaki olduğu zaman. Onun vukûu için bir yalan yoktur. (O Kıyamet) Alçaltıcıdır, yükselticidir. Facebook'ta Paylaş
2 (1-3) Kıyamet hadisesi vaki olduğu zaman. Onun vukûu için bir yalan yoktur. (O Kıyamet) Alçaltıcıdır, yükselticidir. Facebook'ta Paylaş
3 (1-3) Kıyamet hadisesi vaki olduğu zaman. Onun vukûu için bir yalan yoktur. (O Kıyamet) Alçaltıcıdır, yükselticidir. Facebook'ta Paylaş
4 (4-6) O zaman yer, şiddetli bir sarsıntı ile sarsılmıştır. Ve dağlar parçalanmakla parçalanmıştır. Artık (dağlar) dağılmış, toz haline gelmiştir. Facebook'ta Paylaş
5 (4-6) O zaman yer, şiddetli bir sarsıntı ile sarsılmıştır. Ve dağlar parçalanmakla parçalanmıştır. Artık (dağlar) dağılmış, toz haline gelmiştir. Facebook'ta Paylaş
6 (4-6) O zaman yer, şiddetli bir sarsıntı ile sarsılmıştır. Ve dağlar parçalanmakla parçalanmıştır. Artık (dağlar) dağılmış, toz haline gelmiştir. Facebook'ta Paylaş
7 (7-9) Ve (o gün) siz de üç sınıf olmuşsunuzdur. İmdi (biri) Ashâb-ı Meymene, nedir Ashâb-ı Meymene? Ve (ikincisi) Ashâb-ı Meş´emedir, nedir Ashâb-ı Meş´eme? Facebook'ta Paylaş
8 (7-9) Ve (o gün) siz de üç sınıf olmuşsunuzdur. İmdi (biri) Ashâb-ı Meymene, nedir Ashâb-ı Meymene? Ve (ikincisi) Ashâb-ı Meş´emedir, nedir Ashâb-ı Meş´eme? Facebook'ta Paylaş
9 (7-9) Ve (o gün) siz de üç sınıf olmuşsunuzdur. İmdi (biri) Ashâb-ı Meymene, nedir Ashâb-ı Meymene? Ve (ikincisi) Ashâb-ı Meş´emedir, nedir Ashâb-ı Meş´eme? Facebook'ta Paylaş
10 (10-12) Ve (üçüncüsü de) ileri geçenlerdir, ileri geçenlerdir. İşte mukarreb olanlar, onlardır. Naîm cennetlerinde mütena´im olacaklardır. Facebook'ta Paylaş
11 (10-12) Ve (üçüncüsü de) ileri geçenlerdir, ileri geçenlerdir. İşte mukarreb olanlar, onlardır. Naîm cennetlerinde mütena´im olacaklardır. Facebook'ta Paylaş
12 (10-12) Ve (üçüncüsü de) ileri geçenlerdir, ileri geçenlerdir. İşte mukarreb olanlar, onlardır. Naîm cennetlerinde mütena´im olacaklardır. Facebook'ta Paylaş
13 (13-15) (O Sabikûn) Evvelkilerden bir cemaattır. Ve biraz da sonrakilerdendir. Altundan örülmüş tahtlar üzerindedirler. Facebook'ta Paylaş
14 (13-15) (O Sabikûn) Evvelkilerden bir cemaattır. Ve biraz da sonrakilerdendir. Altundan örülmüş tahtlar üzerindedirler. Facebook'ta Paylaş
15 (13-15) (O Sabikûn) Evvelkilerden bir cemaattır. Ve biraz da sonrakilerdendir. Altundan örülmüş tahtlar üzerindedirler. Facebook'ta Paylaş
16 Onların üzerine karşı karşıya olarak yaslanıcılardır. Facebook'ta Paylaş
17 (17-18) Onların üzerlerine daima aynı halde kalan genç hizmetçiler dolaşır. Çeşmelerden akan şuruplar ile (dolu) destiler ile ve ibrikler ile ve bardaklar ile. Facebook'ta Paylaş
18 (17-18) Onların üzerlerine daima aynı halde kalan genç hizmetçiler dolaşır. Çeşmelerden akan şuruplar ile (dolu) destiler ile ve ibrikler ile ve bardaklar ile. Facebook'ta Paylaş
19 (19-20) Onlardan baş ağrısına uğramazlar ve akıllarını da gidermiş olmazlar. Ve (o hizmetçiler) ehl-i Cennet´in ihtiyar ettikleri meyveler ile (dolaşırlar). Facebook'ta Paylaş
20 (19-20) Onlardan baş ağrısına uğramazlar ve akıllarını da gidermiş olmazlar. Ve (o hizmetçiler) ehl-i Cennet´in ihtiyar ettikleri meyveler ile (dolaşırlar). Facebook'ta Paylaş
21 (21-22) Ve iştihada bulundukları kuş eti ile (dolaşırlar). (Ve orada) Pek güzel gözlü huriler de (vardır). Facebook'ta Paylaş
22 (21-22) Ve iştihada bulundukları kuş eti ile (dolaşırlar). (Ve orada) Pek güzel gözlü huriler de (vardır). Facebook'ta Paylaş
23 (23-24) Saklı inci emsali gibi (pek latiftirler). İşler oldukları güzel amellerine mükâfaat olarak (bu nîmetlere nâil olacaklardır). Facebook'ta Paylaş
24 (23-24) Saklı inci emsali gibi (pek latiftirler). İşler oldukları güzel amellerine mükâfaat olarak (bu nîmetlere nâil olacaklardır). Facebook'ta Paylaş
25 (25-26) Orada ne bir boş lâf ve ne de günaha sokacak bir şey işitmezler. Ancak bir söz işitirler (ki, o da) selâmdan ibarettir Facebook'ta Paylaş
26 (25-26) Orada ne bir boş lâf ve ne de günaha sokacak bir şey işitmezler. Ancak bir söz işitirler (ki, o da) selâmdan ibarettir Facebook'ta Paylaş
27 (27-28) Ashâb-ı Yemîn ise, nedir Ashâb-ı Yemîn? Dikensiz kiraz ağaçları (altında)dırlar. Facebook'ta Paylaş
28 (27-28) Ashâb-ı Yemîn ise, nedir Ashâb-ı Yemîn? Dikensiz kiraz ağaçları (altında)dırlar. Facebook'ta Paylaş
29 Ve meyveleri kat kat olmuş muz ağaçları (altında)dırlar. Facebook'ta Paylaş
30 Ve yayılmış gölgededirler. Facebook'ta Paylaş
31 (31-32) Ve çağlayıp akar bir su (başında)dırlar. Ve pek çok meyveli bir yerdedirler. Facebook'ta Paylaş
32 (31-32) Ve çağlayıp akar bir su (başında)dırlar. Ve pek çok meyveli bir yerdedirler. Facebook'ta Paylaş
33 Ne kesilmiş ve ne de men edilmiş(olan meyveler arasında). Facebook'ta Paylaş
34 (34-35) Ve yükseltilmiş yataklardadırlar. Şüphe yok ki, Biz onları bir yaradılış ile yarattık. Facebook'ta Paylaş
35 (34-35) Ve yükseltilmiş yataklardadırlar. Şüphe yok ki, Biz onları bir yaradılış ile yarattık. Facebook'ta Paylaş
36 (36-37) İşte onları bakireler kıldık. Kocalarına düşkün, hep bir yaşıt yaptık. Facebook'ta Paylaş
37 (36-37) İşte onları bakireler kıldık. Kocalarına düşkün, hep bir yaşıt yaptık. Facebook'ta Paylaş
38 (38-40) Ashâb-ı yemin için (böyle inşa edilmişlerdir). (O Ashâb-ı Yemîn) Evvelkilerden bir cemaattir. Ve sonrakilerden bir cemaattir. Facebook'ta Paylaş
39 (38-40) Ashâb-ı yemin için (böyle inşa edilmişlerdir). (O Ashâb-ı Yemîn) Evvelkilerden bir cemaattir. Ve sonrakilerden bir cemaattir. Facebook'ta Paylaş
40 (38-40) Ashâb-ı yemin için (böyle inşa edilmişlerdir). (O Ashâb-ı Yemîn) Evvelkilerden bir cemaattir. Ve sonrakilerden bir cemaattir. Facebook'ta Paylaş
41 (41-43) Ashâb-ı Şimal ise, ne? Mesâmâtâ kadar nüfuz eden bir sıcaklık ve son derece hararetli bir su içindedirler. Ve pek siyah bir dumandan bir gölge içindedirler. Facebook'ta Paylaş
42 (41-43) Ashâb-ı Şimal ise, ne? Mesâmâtâ kadar nüfuz eden bir sıcaklık ve son derece hararetli bir su içindedirler. Ve pek siyah bir dumandan bir gölge içindedirler. Facebook'ta Paylaş
43 (41-43) Ashâb-ı Şimal ise, ne? Mesâmâtâ kadar nüfuz eden bir sıcaklık ve son derece hararetli bir su içindedirler. Ve pek siyah bir dumandan bir gölge içindedirler. Facebook'ta Paylaş
44 (44-46) (O gölge) Ne soğuktur, ne de fâidelidir. Çünkü, şüphe yok onlar bundan evvel nîmetlere (zevklerine) düşkünler idiler. Ve büyük günah üzerine ısrar eder olmuşlardır. Facebook'ta Paylaş
45 (44-46) (O gölge) Ne soğuktur, ne de fâidelidir. Çünkü, şüphe yok onlar bundan evvel nîmetlere (zevklerine) düşkünler idiler. Ve büyük günah üzerine ısrar eder olmuşlardır. Facebook'ta Paylaş
46 (44-46) (O gölge) Ne soğuktur, ne de fâidelidir. Çünkü, şüphe yok onlar bundan evvel nîmetlere (zevklerine) düşkünler idiler. Ve büyük günah üzerine ısrar eder olmuşlardır. Facebook'ta Paylaş
47 Ve demekte olmuşlardı ki: «Biz öldüğümüz ve toprak ve kemikler olduğumuz vakit mi, mutlaka bizler mi elbette diriltilip kaldırılmış kimseleriz?» Facebook'ta Paylaş
48 (48-50) «Ve bizlerin evvelce geçmiş atalarımız da mı?» De ki: «Şüphe yok evvelkiler de, sonrakiler de,». «Elbette malum bir günün muayyen bir vaktinde toplanılmış (olacaklardır).» Facebook'ta Paylaş
49 (48-50) «Ve bizlerin evvelce geçmiş atalarımız da mı?» De ki: «Şüphe yok evvelkiler de, sonrakiler de,». «Elbette malum bir günün muayyen bir vaktinde toplanılmış (olacaklardır).» Facebook'ta Paylaş
50 (48-50) «Ve bizlerin evvelce geçmiş atalarımız da mı?» De ki: «Şüphe yok evvelkiler de, sonrakiler de,». «Elbette malum bir günün muayyen bir vaktinde toplanılmış (olacaklardır).» Facebook'ta Paylaş
51 Sonra şüphe yok ki, sizler ey sapıklar, tekzîp ediciler! Facebook'ta Paylaş
52 Elbette ki, zakkumdan olan bir ağaçtan yiyecek kimselersiniz. Facebook'ta Paylaş
53 Artık karınlarınızı ondan doldurucularsınız. Facebook'ta Paylaş
54 (54-55) Sonra onun üzerine kaynar sudan içicilersiniz. Artık kendisine bir hastalık arız olmuş devenin içişi gibi içicilersiniz. Facebook'ta Paylaş
55 (54-55) Sonra onun üzerine kaynar sudan içicilersiniz. Artık kendisine bir hastalık arız olmuş devenin içişi gibi içicilersiniz. Facebook'ta Paylaş
56 İşte bu, onların o ceza günündeki ziyafetleridir. Facebook'ta Paylaş
57 Biz sizi yarattık. Artık tasdik eder olmalı değil mi idiniz! Facebook'ta Paylaş
58 Rahimlere döktüğünüz nutfeyi gördünüz mü? (haber veriniz!) Facebook'ta Paylaş
59 Onu siz mi yaratıyorsunuz, yoksa yaratıcılar Biz miyiz? Facebook'ta Paylaş
60 Sizin aranızda ölümü Biz takdir ettik ve Biz önüne geçilmiş olanlar değiliz. Facebook'ta Paylaş
61 (61-62) Sizin emsâlinizi değiştirmek ve sizi bilmediğiniz bir neş´ette yaratmak üzere (kâdiriz). Ve muhakkak ki, siz ilk yaradılışı bildiniz, o halde düşünmez misiniz? Facebook'ta Paylaş
62 (61-62) Sizin emsâlinizi değiştirmek ve sizi bilmediğiniz bir neş´ette yaratmak üzere (kâdiriz). Ve muhakkak ki, siz ilk yaradılışı bildiniz, o halde düşünmez misiniz? Facebook'ta Paylaş
63 Şimdi ektiğiniz tohumu gördünüz mü? Facebook'ta Paylaş
64 Haber veriniz onu sizler mi bitiriyorsunuz, yoksa bitirenler Biz miyiz? Facebook'ta Paylaş
65 Eğer dilese idik onu elbette bir ot kırıntısı yapardık. Artık siz, şaşırır dururdunuz. Facebook'ta Paylaş
66 (66-68) «Şüphe yok ki, biz çok ziyana uğramışlarız (derdiniz). Belki biz mahrum kimseleriz (diye söylenirdiniz).» Şimdi gördünüz mü, içer olduğunuz suyu? Facebook'ta Paylaş
67 (66-68) «Şüphe yok ki, biz çok ziyana uğramışlarız (derdiniz). Belki biz mahrum kimseleriz (diye söylenirdiniz).» Şimdi gördünüz mü, içer olduğunuz suyu? Facebook'ta Paylaş
68 (66-68) «Şüphe yok ki, biz çok ziyana uğramışlarız (derdiniz). Belki biz mahrum kimseleriz (diye söylenirdiniz).» Şimdi gördünüz mü, içer olduğunuz suyu? Facebook'ta Paylaş
69 (69-71) Onu buluttan siz mi indirdiniz, yoksa indiriciler Bizler miyiz? Eğer dilese idik onu acı bir su yapardık. Artık şükretmeli değil misiniz? Sonra gördünüz mü o ateşi ki, çakıverirsiniz? Facebook'ta Paylaş
70 (69-71) Onu buluttan siz mi indirdiniz, yoksa indiriciler Bizler miyiz? Eğer dilese idik onu acı bir su yapardık. Artık şükretmeli değil misiniz? Sonra gördünüz mü o ateşi ki, çakıverirsiniz? Facebook'ta Paylaş
71 (69-71) Onu buluttan siz mi indirdiniz, yoksa indiriciler Bizler miyiz? Eğer dilese idik onu acı bir su yapardık. Artık şükretmeli değil misiniz? Sonra gördünüz mü o ateşi ki, çakıverirsiniz? Facebook'ta Paylaş
72 (72-74) Onun ağacını siz mi yarattınız yoksa yaratanlar Biz miyiz? Biz onu (o ateşi) bir muhtıra ve sahraya konup göçenler için bir menfaat kıldık. Artık azîm Rabbinin ismiyle tesbihte bulun. Facebook'ta Paylaş
73 (72-74) Onun ağacını siz mi yarattınız yoksa yaratanlar Biz miyiz? Biz onu (o ateşi) bir muhtıra ve sahraya konup göçenler için bir menfaat kıldık. Artık azîm Rabbinin ismiyle tesbihte bulun. Facebook'ta Paylaş
74 (72-74) Onun ağacını siz mi yarattınız yoksa yaratanlar Biz miyiz? Biz onu (o ateşi) bir muhtıra ve sahraya konup göçenler için bir menfaat kıldık. Artık azîm Rabbinin ismiyle tesbihte bulun. Facebook'ta Paylaş
75 (75-76) Artık Hayır. O yıldızların mevkilerine yemin ederim. Ve şüphe yok ki o, eğer bilseniz, bu elbette pek büyük bir yemindir. Facebook'ta Paylaş
76 (75-76) Artık Hayır. O yıldızların mevkilerine yemin ederim. Ve şüphe yok ki o, eğer bilseniz, bu elbette pek büyük bir yemindir. Facebook'ta Paylaş
77 (77-78) Muhakkak ki o, elbette bir kerîm Kur´an´dır. Bir mahfûz kitaptadır. Facebook'ta Paylaş
78 (77-78) Muhakkak ki o, elbette bir kerîm Kur´an´dır. Bir mahfûz kitaptadır. Facebook'ta Paylaş
79 Ona tamamen temiz olanlardan başkası el süremez. Facebook'ta Paylaş
80 Alemlerin Rabbi tarafından indirilmiştir. Facebook'ta Paylaş
81 Şimdi siz bu kelâma ehemmiyet vermeyiciler misiniz? Facebook'ta Paylaş
82 Ve rızkınızı siz muhakkak kendinizin yalanlamanızdan ibaret mi kılacaksınız? Facebook'ta Paylaş
83 (83-84) Artık değil mi ki, (can) boğaza geldiği vakit. Ve siz o zaman bakar durursunuz. Facebook'ta Paylaş
84 (83-84) Artık değil mi ki, (can) boğaza geldiği vakit. Ve siz o zaman bakar durursunuz. Facebook'ta Paylaş
85 Ve biz (O can çekiştirene) sizden daha yakınız. Velâkin siz göremezsiniz. Facebook'ta Paylaş
86 O halde haydi, eğer siz ceza görmeyecekler oldunuz iseniz. Facebook'ta Paylaş
87 Onu (o çıkmak üzere olan canı) geri çevirseniz ya. Eğer siz sâdıklar oldunuz iseniz! Facebook'ta Paylaş
88 Artık (o ölen) eğer mukarreblerden oldu ise, Facebook'ta Paylaş
89 İşte (ona) bir rahat, bir güzel rızk ve bir Nâim cenneti (vardır). Facebook'ta Paylaş
90 Ve eğer Ashâb-ı Yemîn´den ise, Facebook'ta Paylaş
91 İmdi sana Ashâb-ı Yemîn´den bir selâm (denilecektir). Facebook'ta Paylaş
92 Ve fakat eğer tekzîp edenlerden, sapıklardan oldu ise, Facebook'ta Paylaş
93 Artık (ona da) pek kaynar sudan bir ziyafet vardır. Facebook'ta Paylaş
94 Ve cehenneme bir atılış (da vardır). Facebook'ta Paylaş
95 Şüphe yok ki bu, elbette bu, (verilen haberler) dosdoğru bir hakikattır. Facebook'ta Paylaş
96 Artık azim olan Rabbinin ismiyle tesbihte bulun. Facebook'ta Paylaş