Suara Suresi
 



AYET NO

MEAL

1 Tâ, Sîn, Mîm. Facebook'ta Paylaş
2 Bu, gâyet açıkça bildiren kitabın âyetleridir. Facebook'ta Paylaş
3 Sen, (onlar) mü´min olmayacaklar diye ihtimal ki, kendi nefsini helâk edeceksin! Facebook'ta Paylaş
4 Eğer dileyecek olsak üzerlerine gökten bir âyet indiririz de artık ona boyunları eğili kalmış olurlar. Facebook'ta Paylaş
5 Onlara Rahmân tarafından yeni bir mev´ize gelmez ki, illâ ondan kaçınır bir halde olmuşlardır. Facebook'ta Paylaş
6 Muhakkak ki, tekzîp ettiler. Artık kendisiyle istihzâda bulundukları şeyin haberleri kendilerine yakında gelecektir. Facebook'ta Paylaş
7 Yere bir bakmadılar mı ki, orada her çok menfaatli çiftten ne kadar bitirmişizdir! Facebook'ta Paylaş
8 Şüphe yok ki, bunda elbette bir ibret vardır. Halbuki, onların ekserisi imân etmiş kimseler olmadı. Facebook'ta Paylaş
9 Ve muhakkak ki, Senin Rabbin elbette o, çok izzet sahibidir, çok merhametlidir. Facebook'ta Paylaş
10 (10-11) Ve yâd et o zamanı ki, Rabbin Mûsa´ya nidâ buyurdu ki: «Zalimler olan kavme gidiver. Fir´avun´un kavmine ki, daha sakınmayacaklar mı?» Facebook'ta Paylaş
11 (10-11) Ve yâd et o zamanı ki, Rabbin Mûsa´ya nidâ buyurdu ki: «Zalimler olan kavme gidiver. Fir´avun´un kavmine ki, daha sakınmayacaklar mı?» Facebook'ta Paylaş
12 (12-13) Dedi ki: «Yarabbi! Şüphe yok ki, beni tekzîp edeceklerinden korkarım. Ve göğsüm daralır ve dilim açılmaz, artık Harun´a da risâlet ver.» Facebook'ta Paylaş
13 (12-13) Dedi ki: «Yarabbi! Şüphe yok ki, beni tekzîp edeceklerinden korkarım. Ve göğsüm daralır ve dilim açılmaz, artık Harun´a da risâlet ver.» Facebook'ta Paylaş
14 (14-15) «Ve hem onlar için benim üzerimde bir suç da var. Binaenaleyh beni öldüreceklerinden korkarım.» (Cenâb-ı Hak) Buyurdu ki: «Asla! İmdi ikiniz de Bizim âyetlerimizle gidiniz. Şüphe yok Biz işiticiler olduğumuz halde sizinle beraberiz.» Facebook'ta Paylaş
15 (14-15) «Ve hem onlar için benim üzerimde bir suç da var. Binaenaleyh beni öldüreceklerinden korkarım.» (Cenâb-ı Hak) Buyurdu ki: «Asla! İmdi ikiniz de Bizim âyetlerimizle gidiniz. Şüphe yok Biz işiticiler olduğumuz halde sizinle beraberiz.» Facebook'ta Paylaş
16 «Artık Fir´avun´a gidin de deyin ki, biz şüphe yok âlemlerin Rabbinin Resûlüyüz.» Facebook'ta Paylaş
17 (17-18) «İsrailoğullarını bizimle beraber salıveresin diye.» Fir´avun da dedi ki: «Seni çocuk iken içimizde büyütmedik mi? Ve aramızda ömründen senelerce kalmış olmadın mı?» Facebook'ta Paylaş
18 (17-18) «İsrailoğullarını bizimle beraber salıveresin diye.» Fir´avun da dedi ki: «Seni çocuk iken içimizde büyütmedik mi? Ve aramızda ömründen senelerce kalmış olmadın mı?» Facebook'ta Paylaş
19 «Ve o yaptığın fiilini yapıverdin. O halde sen nankörlerdensin.» Facebook'ta Paylaş
20 (Hazreti Mûsa) Dedi ki: «Onu o vakit yaptım, fakat ben (o zaman) cahillerden idim.» Facebook'ta Paylaş
21 «Vaktâ ki sizden korktum, sizden firar ettim, imdi Rabbim bana hüküm verdi ve beni peygamberlerden kıldı.» Facebook'ta Paylaş
22 «Ve o da bir nîmettir ki, benim üzerime minnet ediyorsun, İsrailoğullarından köle edinmiş olduğundan dolayıdır.» Facebook'ta Paylaş
23 Fir´avun dedi ki: «Alemlerin Rabbi nedir?» Facebook'ta Paylaş
24 (Musa aleyhisselâm da) Dedi ki: «Göklerin ve yerin ve bunların arasında bulunanların Rabbidir, eğer siz yakinen bilir kimseler oldunuz iseniz.» Facebook'ta Paylaş
25 (Fir´avun) Etrafında olanlara dedi ki: «İşitiyor musunuz?» Facebook'ta Paylaş
26 (Musa aleyhisselâm da) Dedi ki: «Sizin Rabbinizdir ve sizin evvelki atalarınızın Rabbidir.» Facebook'ta Paylaş
27 (Fir´avun da) Dedi ki: «Size gönderilmiş olan resûlünüz, şüphe yok ki elbette bir mecnûndur.» Facebook'ta Paylaş
28 (Hazreti Mûsa da) Dedi ki: «Maşrıkın ve mağrıbın ve bunların aralarında olanların Rabbidir. Eğer siz âkilâne düşünürler oldunuz iseniz.» Facebook'ta Paylaş
29 (Fir´avun) Dedi ki: «Andolsun, eğer benden başka ilâh ittihaz etmiş oldun isen elbette seni zindana atılmışlardan kılarım. Facebook'ta Paylaş
30 Mûsa aleyhisselâm da dedi ki: «Ben sana apaçık bir şey getirmiş olunca da mı beni zindana atacaksın!» Facebook'ta Paylaş
31 Fir´avun da dedi ki: «Haydi onu getir, eğer sen sâdıklardan oldun isen.» Facebook'ta Paylaş
32 Bunun üzerine asasını bırakıverdi, o hemen bir apaçık ejderha kesildi. Facebook'ta Paylaş
33 Ve elini çekip çıkardı. Hemen o, nazar edenlere karşı bembeyaz (kesilmiş) idi. Facebook'ta Paylaş
34 (34-35) (Fir´avun) Etrafındaki ileri gelenlere dedi ki: «Şüphe yok, bu elbette bir ziyâde bilgin sâhirdir. Sizi büyüsü ile yurdunuzdan çıkarmak istiyor. Artık siz ne emredersiniz?» Facebook'ta Paylaş
35 (34-35) (Fir´avun) Etrafındaki ileri gelenlere dedi ki: «Şüphe yok, bu elbette bir ziyâde bilgin sâhirdir. Sizi büyüsü ile yurdunuzdan çıkarmak istiyor. Artık siz ne emredersiniz?» Facebook'ta Paylaş
36 Dediler ki: «Onu ve kardeşini alıkoy. Şehirlere toplayıcılar yolla.» Facebook'ta Paylaş
37 (37-39) «Sana çok bilgin sâhirleri getirsinler.» Artık sâhirler, malum bir günün muayyen bir vaktinde toplanmış oldu. Ve nâsa da denildi ki: «Siz toplanıcılar mısınız?» Facebook'ta Paylaş
38 (37-39) «Sana çok bilgin sâhirleri getirsinler.» Artık sâhirler, malum bir günün muayyen bir vaktinde toplanmış oldu. Ve nâsa da denildi ki: «Siz toplanıcılar mısınız?» Facebook'ta Paylaş
39 (37-39) «Sana çok bilgin sâhirleri getirsinler.» Artık sâhirler, malum bir günün muayyen bir vaktinde toplanmış oldu. Ve nâsa da denildi ki: «Siz toplanıcılar mısınız?» Facebook'ta Paylaş
40 «Umulur ki, biz de sâhirlere tâbi oluruz. Eğer galip olanlar onların kendileri olmuş olursa.» Facebook'ta Paylaş
41 Vaktâ ki sahirler geldi. Fir´avun´a dediler ki: «Eğer galip olanlar bizler olursak bizim için mutlaka bir mükâfaat var mı?» Facebook'ta Paylaş
42 (Fir´avun da) Dedi ki: «Evet. Ve o vakit elbette siz, en yakın bulunmuşlardansınız.» Facebook'ta Paylaş
43 Mûsa onlara dedi ki: «Siz ne atacaksanız atıveriniz.» Facebook'ta Paylaş
44 Hemen iplerini ve sopalarını atıverdiler ve dediler ki: «Fir´avun´un izzet-i hakkı için şüphe yok ki, elbette biz galip olanlarız.» Facebook'ta Paylaş
45 Bunu müteakip Mûsa da asasını bırakıverdl, hemen o zaman o (asası) onların uydurdukları şeyleri süratle yutar oldu. Facebook'ta Paylaş
46 Sihirbazlar, hemen secde ediciler olarak yere atıldı. Facebook'ta Paylaş
47 (47-48) Dediler ki: «Âlemlerin Rabbine imân ettik.» «Mûsa´nın ve Harun´un Rabbine.» Facebook'ta Paylaş
48 (47-48) Dediler ki: «Âlemlerin Rabbine imân ettik.» «Mûsa´nın ve Harun´un Rabbine.» Facebook'ta Paylaş
49 (Fir´avun) Dedi ki: «Ben size izin vermeden evvel siz ona imân ettiniz, şüphesiz ki, o size sihri öğretmiş olan büyüğünüzdür. Artık yakında bileceksiniz, elbette ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazlamasına kestireceğim ve muhakkak ki sizi toplu bir halde astıracağım.» Facebook'ta Paylaş
50 O imân edenler de dediler ki: «Zararı yok, şüphesiz ki, biz Rabbimize dönücüleriz.» Facebook'ta Paylaş
51 «Biz mü´minlerin evveli olduğumuzdan dolayı bizim için hatalarımızı Rabbimizin mağfiret buyuracağını ümid ederiz.» Facebook'ta Paylaş
52 (52-53) Ve Mûsa´ya vahiy ettik ki kullarım ile beraber geceleyin yürü. Çünkü, siz şüphesiz ki takip edileceklersiniz. Artık Fir´avun şehirlere (asker) toplayıcılar gönderdi. Facebook'ta Paylaş
53 (52-53) Ve Mûsa´ya vahiy ettik ki kullarım ile beraber geceleyin yürü. Çünkü, siz şüphesiz ki takip edileceklersiniz. Artık Fir´avun şehirlere (asker) toplayıcılar gönderdi. Facebook'ta Paylaş
54 Şöyle diyordu: «Şüphe yok, onlar (israiloğulları) az kimselerden ibaret bir tâifedir.» Facebook'ta Paylaş
55 «Ve muhakkak ki, onlar bizi elbette çok öfkelendirmekte bulunan kimselerdir.» Facebook'ta Paylaş
56 «Ve şüphe yok ki, bizler elbette pek uyanık bir cemiyetiz.» Facebook'ta Paylaş
57 Cenâb-ı Hak da buyuruyor ki: «Artık biz onları bostanlardan, ırmaklardan çıkardık.» Facebook'ta Paylaş
58 (58-59) «Ve hazinelerden ve pürnîmet bir makamdan (mahrum bıraktık).» İşte böyle oldu ve bunları (bu nîmetleri) İsrailoğullarına miras kıldık. Facebook'ta Paylaş
59 (58-59) «Ve hazinelerden ve pürnîmet bir makamdan (mahrum bıraktık).» İşte böyle oldu ve bunları (bu nîmetleri) İsrailoğullarına miras kıldık. Facebook'ta Paylaş
60 Derken (Fir´avun ile kuvvetleri) güneş parlamaya başlamış iken onların (İsrailoğullarının) arkalarına düştüler. Facebook'ta Paylaş
61 Vaktâ ki, iki tâife birbirini gördü. Mûsa´nın ashâbı dedi ki: «Şüphe yok, bizler elbette yetişilmiş (yakalanmış)leriz. Facebook'ta Paylaş
62 (Hazreti Mûsa da) Dedi ki: «Asla. Muhakkak ki Rabbim benim ile beraberdir, beni yakında selâmete erdirecektir.» Facebook'ta Paylaş
63 Artık Mûsa´ya vahyettik ki, asan ile denize vur, (vurunca) derhal yarıldı, hemen her parça pek büyük dağ gibi oluverdi. Facebook'ta Paylaş
64 Ötekilerini de buraya yaklaştırmıştık. Facebook'ta Paylaş
65 Ve Mûsa´yı ve O´nunla beraber olanların cümlesini necâta erdirdik. Facebook'ta Paylaş
66 Sonra ötekilerini garkettik. Facebook'ta Paylaş
67 Şüphe yok ki, bunda elbette bir ibret vardır. Halbuki, onların ekserisi imân etmiş kimseler olmadı. Facebook'ta Paylaş
68 Ve şüphe yok ki, Rabbin elbette O, azîzdir, rahîmdir. Facebook'ta Paylaş
69 Onlara İbrahim´in de kıssasını oku. Facebook'ta Paylaş
70 O vakit ki, babasına ve kavmine dedi ki: «Neye ibadet ediyorsunuz?» Facebook'ta Paylaş
71 Dediler ki: «Putlara ibadet ediyoruz. Onlara (ibadete) devam edip duruyoruz.» Facebook'ta Paylaş
72 Dedi ki: «Onlara dua ettiğiniz zaman sizi işitiyorlar mı?» Facebook'ta Paylaş
73 «Yahut size bir menfaat mi veya bir zarar mı verebiliyorlar?» Facebook'ta Paylaş
74 Dediler ki: «Yok, biz babalarımızı böylece yaparlar bulduk.» Facebook'ta Paylaş
75 Dedi ki: «Şimdi neye ibadet eder olduğunuzu görmüş oldunuz mu?» Facebook'ta Paylaş
76 «Sizin ve eski atalarınızın?» Facebook'ta Paylaş
77 «İşte onlar, benim için şüphe yok bir düşmandır, alemlerin Rabbi ise müstesna». Facebook'ta Paylaş
78 «O (Rabbülâlemin) ki, beni yarattı, elbette beni hidâyete iletecek olan O´dur.» Facebook'ta Paylaş
79 «Ve O´dur ki, bana o taam ihsan eder ve beni suya nâil buyurur.» Facebook'ta Paylaş
80 «Ve hasta olduğum zaman bana ancak o şifa verir.» Facebook'ta Paylaş
81 «Ve O´dur ki, beni öldürür. Sonra da beni diritir.» Facebook'ta Paylaş
82 «Ve O´dur ki, cem gününde benim için kusurumu af ve setretmesini umarım (niyaz ederim.)» Facebook'ta Paylaş
83 «Yarabbi! Bana bir hikmet bahşet ve beni sâlihlere ilhak buyur.» Facebook'ta Paylaş
84 «Ve sonrakiler arasında benim için bir yâd-ı cemil nâsip kıl!» Facebook'ta Paylaş
85 «Ve beni Nâim cennetinin varislerinden kıl!» Facebook'ta Paylaş
86 «Ve babam için mağfiret buyur. Şüphe yok, o sapıklardan oldu.» Facebook'ta Paylaş
87 (87-89) «Ve (nâsın) kabirlerden diriltilip kaldırılacakları gün beni zelil etme. O gün, ne mal faide verir ve ne de oğullar. Ancak Allah´a selim bir kalp ile varan kimse müstesna.» Facebook'ta Paylaş
88 (87-89) «Ve (nâsın) kabirlerden diriltilip kaldırılacakları gün beni zelil etme. O gün, ne mal faide verir ve ne de oğullar. Ancak Allah´a selim bir kalp ile varan kimse müstesna.» Facebook'ta Paylaş
89 (87-89) «Ve (nâsın) kabirlerden diriltilip kaldırılacakları gün beni zelil etme. O gün, ne mal faide verir ve ne de oğullar. Ancak Allah´a selim bir kalp ile varan kimse müstesna.» Facebook'ta Paylaş
90 Ve cennet muttakîler için yaklaştırılmıştır. Facebook'ta Paylaş
91 Cehennem de azgınlar için açılıp âşikâre kılınmıştır. Facebook'ta Paylaş
92 Ve onlara denildi: «İbadet eder olduğunuz şeyler nerede?» Facebook'ta Paylaş
93 «Allah´tan gayrı, (onlar) size yardım ediyorlar mı? Veya kendilerine mi yardıma çalışıyorlar.» Facebook'ta Paylaş
94 (94-95) Artık onlar (putlar) ve o azgınlar orada (ateşlere) fırlatılmışlardır. Ve şeytanın bütün orduları da (o ateşe) atılmışlardır. Facebook'ta Paylaş
95 (94-95) Artık onlar (putlar) ve o azgınlar orada (ateşlere) fırlatılmışlardır. Ve şeytanın bütün orduları da (o ateşe) atılmışlardır. Facebook'ta Paylaş
96 (96-97) Ve onlar orada birbirleriyle husumette bulunarak diyecekler ki: «Allah´a kasem olsun, biz apaçık bir sapıklık içinde imişiz.» Facebook'ta Paylaş
97 (96-97) Ve onlar orada birbirleriyle husumette bulunarak diyecekler ki: «Allah´a kasem olsun, biz apaçık bir sapıklık içinde imişiz.» Facebook'ta Paylaş
98 «Çünkü biz sizi (ey putlar) Âlemlerin Rabbine müsavî tutuyorduk.» Facebook'ta Paylaş
99 «Ve bizi ancak o mücrimler sapıtmış oldular.» Facebook'ta Paylaş
100 (100-101) «Artık bize ne şefaat edicilerden var. Ne de yakın bir dost var.» Facebook'ta Paylaş
101 (100-101) «Artık bize ne şefaat edicilerden var. Ne de yakın bir dost var.» Facebook'ta Paylaş
102 «İmdi bizim için bir kere (geriye) dönüş olsa idi de artık mü´minlerden olsa idik.» Facebook'ta Paylaş
103 (103-104) Şüphe yok, bunda elbette bir ibret vardır. Halbuki onların ekserisi imân etmiş kimseler olmadı. Ve şüphe yok, senin Rabbin elbette O, azîzdir, rahîmdir. Facebook'ta Paylaş
104 (103-104) Şüphe yok, bunda elbette bir ibret vardır. Halbuki onların ekserisi imân etmiş kimseler olmadı. Ve şüphe yok, senin Rabbin elbette O, azîzdir, rahîmdir. Facebook'ta Paylaş
105 (105-108) Nûh´un kavmi peygamberleri tekzîp ettiler. O vakit, kardeşleri Nûh, onlara dedi: «İttikada bulunmayacak mısınız? Şüphe yok, ben sizin için emin bir peygamberim. Allah´tan korkun ve bana itaat edin.» Facebook'ta Paylaş
106 (105-108) Nûh´un kavmi peygamberleri tekzîp ettiler. O vakit, kardeşleri Nûh, onlara dedi: «İttikada bulunmayacak mısınız? Şüphe yok, ben sizin için emin bir peygamberim. Allah´tan korkun ve bana itaat edin.» Facebook'ta Paylaş
107 (105-108) Nûh´un kavmi peygamberleri tekzîp ettiler. O vakit, kardeşleri Nûh, onlara dedi: «İttikada bulunmayacak mısınız? Şüphe yok, ben sizin için emin bir peygamberim. Allah´tan korkun ve bana itaat edin.» Facebook'ta Paylaş
108 (105-108) Nûh´un kavmi peygamberleri tekzîp ettiler. O vakit, kardeşleri Nûh, onlara dedi: «İttikada bulunmayacak mısınız? Şüphe yok, ben sizin için emin bir peygamberim. Allah´tan korkun ve bana itaat edin.» Facebook'ta Paylaş
109 (109-110) «Ve bunun mukabilinde sizden bir ücret istemiyorum. Benim mükâfaatım, ancak alemlerin Rabbine aittir. Artık Allah´tan korkun ve bana itaat edin.» Facebook'ta Paylaş
110 (109-110) «Ve bunun mukabilinde sizden bir ücret istemiyorum. Benim mükâfaatım, ancak alemlerin Rabbine aittir. Artık Allah´tan korkun ve bana itaat edin.» Facebook'ta Paylaş
111 Dediler: «Sana imân eder miyiz? Halbuki, sana en bayağı kimseler tebaiyyet edivermişlerdir.» Facebook'ta Paylaş
112 Dedi ki: «Onların ne yapar olduklarına benim ne bilgim olabilir?» Facebook'ta Paylaş
113 «Onların hesabı ancak Rabbime aittir, eğer anlayabilirseniz!» Facebook'ta Paylaş
114 «Ve ben mü´minleri tard edici değilim.» Facebook'ta Paylaş
115 «Ben apaçık bir korkutandan başka değilim.» Facebook'ta Paylaş
116 Dediler ki: «Ey Nûh! Eğer vazgeçmez isen elbette taşlanılmışlardan olursun.» Facebook'ta Paylaş
117 (Nûh aleyhisselâm) Dedi ki: «Ya Rabbi! Şüphe yok ki, kavmim beni tekzîp ettiler.» Facebook'ta Paylaş
118 «Artık benim aram ile onların aralarını bir feth ile fethet ve benimle beraber olan mü´minleri necâta erdir.» Facebook'ta Paylaş
119 Binaenaleyh O´nu ve O´nunla beraber dolmuş gemide bulunanları necâta erdirdik. Facebook'ta Paylaş
120 Sonra arkada kalanları garkettik. Facebook'ta Paylaş
121 Şüphe yok ki, bunda elbette bir ibret vardır. Halbuki, onların ekserîsi imân etmiş olmadılar. Facebook'ta Paylaş
122 Ve muhakkak ki Rabbin, elbette O, azîzdir, rahîmdir. Facebook'ta Paylaş
123 Âd (kavmi de) gönderilen resûlleri tekzîp ediverdi. Facebook'ta Paylaş
124 O vakit ki, onlara kardeşleri Hûd dedi ki: «Korkmaz mısınız?» Facebook'ta Paylaş
125 «Şüphe yok ki, ben sizin için bir emin Resûlüm.» Facebook'ta Paylaş
126 «Artık Allah´tan korkun ve bana itaat edin.» Facebook'ta Paylaş
127 «Ve buna karşı sizden bir ücret istemiyorum, benim mükâfaatım ise ancak âlemlerin Rabbine aittir.» Facebook'ta Paylaş
128 «Siz her yüksek tepede bir alâmet bina edip eğlenir misiniz?» Facebook'ta Paylaş
129 «Ve birtakım sağlam köşkler de ediniyorsunuz. Sankı daimî kalacaksınız?» Facebook'ta Paylaş
130 (130-131) «Ve şiddetle tutup yakaladığınız zaman, cebbârlar olarak gılzetle yakalamış oldunuz. Artık Allah´tan korkun ve bana itaat edin.» Facebook'ta Paylaş
131 (130-131) «Ve şiddetle tutup yakaladığınız zaman, cebbârlar olarak gılzetle yakalamış oldunuz. Artık Allah´tan korkun ve bana itaat edin.» Facebook'ta Paylaş
132 «Ve o Zât´tan korkunuz ki, bildiğiniz şeylerle size imdat etti.» Facebook'ta Paylaş
133 «Size en´am ile ve oğullar ile imdat etti.» Facebook'ta Paylaş
134 «Ve bağlar ile ve ırmaklar ile (imdat buyurdu).» Facebook'ta Paylaş
135 «Şüphe yok ki, ben sizin üzerinize pek büyük bir günün azabından korkarım.» Facebook'ta Paylaş
136 Dediler ki: «Öğüt versen de veya öğüt verenlerden olmasan da bize karşı müsavîdir.» Facebook'ta Paylaş
137 (137-138) «Bu, evvelkilerin adetinden başka bir şey değildir.» «Ve bizler ise muazzep olacaklar değiliz.» Facebook'ta Paylaş
138 (137-138) «Bu, evvelkilerin adetinden başka bir şey değildir.» «Ve bizler ise muazzep olacaklar değiliz.» Facebook'ta Paylaş
139 Artık O´nu tekzîp ettiler, Biz de onları helâk ettik. Şüphe yok, bunda elbette bir ibret vardır ve onların ekserisi imân etmiş olmadılar. Facebook'ta Paylaş
140 Ve muhakkak, senin Rabbin elbette O, azîzdir, rahimdir. Facebook'ta Paylaş
141 (141-142) Semûd (kavmi de) gönderilmiş olan peygamberleri tekzîp etti. O vakit, onlara kardeşleri Salih dedi: «Korkmaz mısınız?» Facebook'ta Paylaş
142 (141-142) Semûd (kavmi de) gönderilmiş olan peygamberleri tekzîp etti. O vakit, onlara kardeşleri Salih dedi: «Korkmaz mısınız?» Facebook'ta Paylaş
143 (143-144) «Şüphe yok, ben size bir emîn resûlüm. Artık Allah´tan korkun ve bana itaat edin.» Facebook'ta Paylaş
144 (143-144) «Şüphe yok, ben size bir emîn resûlüm. Artık Allah´tan korkun ve bana itaat edin.» Facebook'ta Paylaş
145 «Ve onun üzerine sizden bir ücret istemiyorum, benim mükâfaatım ancak âlemlerin Rabbine aittir.» Facebook'ta Paylaş
146 «Siz burada emin kimseler olarak bırakılacak mısınız?» Facebook'ta Paylaş
147 «Bağlarda ve ırmaklarda?» Facebook'ta Paylaş
148 «Ve ekinlerin ve tomurcukları latif hurma ağaçlarının içinde?» Facebook'ta Paylaş
149 «Ve dağlardan hazıkâne bir halde evler yontuyorsunuz?» Facebook'ta Paylaş
150 «Artık Allah´tan korkun ve bana itaat edin.» Facebook'ta Paylaş
151 (151-152) «Ve müsriflerin emrine itaat etmeyin. Öyle kimseler ki, yerde ifsat ederler ve ıslah olmazlar.» Facebook'ta Paylaş
152 (151-152) «Ve müsriflerin emrine itaat etmeyin. Öyle kimseler ki, yerde ifsat ederler ve ıslah olmazlar.» Facebook'ta Paylaş
153 Dediler ki: «Şüphe yok sen çok büyülenmişlerdensin.» Facebook'ta Paylaş
154 «Sen başka değil, bizim gibi bir insansın. Eğer sâdıklardan isen haydi bir alâmet getiriver.» Facebook'ta Paylaş
155 (155-156) Dedi ki: «İşte bu bir dişi devedir. Bunun için belli bir günde bir su içme hakkı vardır, sizin için de malum bir günde bir su içme hakkı vardır. Ve buna bir kötülük ile dokunmayın, sizi hemen pek büyük bir günün azabı yakalar.» Facebook'ta Paylaş
156 (155-156) Dedi ki: «İşte bu bir dişi devedir. Bunun için belli bir günde bir su içme hakkı vardır, sizin için de malum bir günde bir su içme hakkı vardır. Ve buna bir kötülük ile dokunmayın, sizi hemen pek büyük bir günün azabı yakalar.» Facebook'ta Paylaş
157 Derken onu boğazladılar, sonra pişman olarak sabahladılar. Facebook'ta Paylaş
158 Artık onları azap yakaladı. Şüphe yok ki, bunda bir ibret vardır. Böyle iken onların çokları imân etmiş olmadılar. Facebook'ta Paylaş
159 Ve muhakkak, senin Rabbin elbette O, pek galipdir, pek esirgeyicidir. Facebook'ta Paylaş
160 Lût kavmi, gônderilen peygamberleri tekzîp ettiler. Facebook'ta Paylaş
161 O vakit ki, onlara kardeşleri Lût dedi ki: «Korkmaz mısınız?» Facebook'ta Paylaş
162 «Muhakkak ki, ben sizin için emin bir peygamberim.» Facebook'ta Paylaş
163 «Artık Allah´tan korkun ve bana itaat edin.» Facebook'ta Paylaş
164 «Ve buna karşı sizden bir ücret istemiyorum, benim mükâfaatım (başkasına değil) ancak âlemlerin Rabbine aittir.» Facebook'ta Paylaş
165 «Siz ademîlerden erkeklere mi gidiyorsunuz?» Facebook'ta Paylaş
166 «Ve Rabbinizin sizin için yarattığı zevcelerinizi bırakıyorsunuz da. Hayır, siz haddi tecavüz eden bir kavimsiniz.» Facebook'ta Paylaş
167 Dediler ki: «Ey Lût! Andolsun ki, eğer sen nihâyet vermezsen elbette çıkarılmışlardan olacaksın.» Facebook'ta Paylaş
168 Dedi ki: «Şüphe yok, ben sizin işlediğiniz şey için buğz edenlerdenim.» Facebook'ta Paylaş
169 «Ya Rabbi! Beni ve ehlimi onların yapar oldukları şeylerden necâta erdir.» Facebook'ta Paylaş
170 Artık O´nu ve ehlini tamamen necâta erdirdik. Facebook'ta Paylaş
171 Ancak bir kocakarı geri kalan içinde (kaldı). Facebook'ta Paylaş
172 Sonra geri kalanları helâk ettik. Facebook'ta Paylaş
173 Ve onların üzerlerine bir yağmur yağdırdık. Artık ne fena oldu o korkutulmuşların yağmuru! Facebook'ta Paylaş
174 Şüphe yok ki, bunda elbette bir ibret vardır. Halbuki, onların çokları mü´minler olmadı. Facebook'ta Paylaş
175 Ve muhakkak ki, senin Rabbin elbette O azîzdir, rahîmdir. Facebook'ta Paylaş
176 Eyke yârânı da mürselleri tekzîp ettiler. Facebook'ta Paylaş
177 O vakit ki, onlara Şuayb dedi ki: «İttikada bulunmaz mısınız?» Facebook'ta Paylaş
178 «Şüphe yok ki, ben sizin için emin bir Resûlüm.» Facebook'ta Paylaş
179 «Artık Allah´tan korkun ve bana itaat edin.» Facebook'ta Paylaş
180 «Ve onun üzerine sizden bir ücret istemiyorum. Benim ecrim, ancak alemlerin Rabbine aittir.» Facebook'ta Paylaş
181 «Ölçeği tamamlayın ve noksan ölçenlerden olmayın.» Facebook'ta Paylaş
182 «Ve dosdoğru terazi ile tartın.» Facebook'ta Paylaş
183 «Ve nâsa eşyalarını noksan yapmayın ve yerde müfsitler olarak fesat çıkarmayın.» Facebook'ta Paylaş
184 «Ve sizi ve sizden evvelki ümmetleri yaratandan korkun.» Facebook'ta Paylaş
185 Dediler ki: «Şüphe yok, sen (iyice) büyülenmişlerdensin.» Facebook'ta Paylaş
186 «Ve sen bizim gibi bir insandan başka değilsin. Ve seni muhakkak yalancılardan zannediyoruz.» Facebook'ta Paylaş
187 «Artık sen eğer sâdıklardan isen üzerimize gökten bir parça düşürüver.» Facebook'ta Paylaş
188 Dedi ki: «Rabbim yapar olduğunuza pek ziyâde alîmdir.» Facebook'ta Paylaş
189 Velhasıl O´nu tekzîp ettiler. Derken onları Zulle gününün azabı yakaladı. Şüphe yok ki o, pek büyük bir günün azabı olmuş idi. Facebook'ta Paylaş
190 Muhakkak ki, bunda elbette bir ibret vardır. Halbuki, onların ekserisi mü´min kimseler olmadı. Facebook'ta Paylaş
191 Ve şüphe yok ki, senin Rabbin elbette o, azîzdir, rahîmdir. Facebook'ta Paylaş
192 Ve şüphe yok ki, o (Kur´an) âlemlerin Rabbinin indirmiş olduğudur. Facebook'ta Paylaş
193 Onu Rûh-ül-Emîn indirdi. Facebook'ta Paylaş
194 Senin kalbin üzerine, tâ ki, sen korkutuculardan olasın. Facebook'ta Paylaş
195 (195-196) Pek açık olan Arabî bir lisan ile. Ve şüphe yok ki, o, daha evvelkilerin kitaplarında da (mezkûr)dur. Facebook'ta Paylaş
196 (195-196) Pek açık olan Arabî bir lisan ile. Ve şüphe yok ki, o, daha evvelkilerin kitaplarında da (mezkûr)dur. Facebook'ta Paylaş
197 Onlar için bir delil olmuş değil midir, onu Benî İsrail âlimlerinin bilir olmaları. Facebook'ta Paylaş
198 (198-199) Eğer onu Arapça bilmeyenlerin bazısı üzerine indirmiş olsa idik. Artık onu onlara karşı okuyacak olsa idi ona imân edenler olmuş olmazlardı. Facebook'ta Paylaş
199 (198-199) Eğer onu Arapça bilmeyenlerin bazısı üzerine indirmiş olsa idik. Artık onu onlara karşı okuyacak olsa idi ona imân edenler olmuş olmazlardı. Facebook'ta Paylaş
200 İşte öylece onu (küfrü) günahkârların kalplerine sokmuşuzdur. Facebook'ta Paylaş
201 O pek acılı azabı görünceye değin ona (Kur´an´a) imân etmezler. Facebook'ta Paylaş
202 Artık (o azap) onlara hiç farkedemez bir haldeler iken ansızın geliverir. Facebook'ta Paylaş
203 İmdi derler ki: «Biz mühlet verilmişlerden miyiz?» Facebook'ta Paylaş
204 Şimdi Bizim azabımızı isti´cal mi ederler? Facebook'ta Paylaş
205 Gördün mü onları senelerce faidelendirmiş olsak? Facebook'ta Paylaş
206 Sonra onlara tehdit edilmiş oldukları şey gelecek olsa. Facebook'ta Paylaş
207 O faidelenmiş oldukları şey, onları neden kurtarabilir? Facebook'ta Paylaş
208 Biz hiçbir beldeyi helâk etmedik, illâ onun için inzar edenler bulunmuştur. Facebook'ta Paylaş
209 Azîm bir tenbih yapılmıştır ve Biz zulmedenler olmadık. Facebook'ta Paylaş
210 Ve bunu şeytanlar indirmiş değildir. Facebook'ta Paylaş
211 Ve onlara layık olmaz ve güç de yetiremezler. Facebook'ta Paylaş
212 Şüphe yok ki, onlar işitmekten elbette azledilmişlerdir. Facebook'ta Paylaş
213 Sakın Allah ile beraber başka bir ilâha da dua etme. Sonra muazzep olanlardan olursun. Facebook'ta Paylaş
214 Ve en yakınların olan aşiretini korkut. Facebook'ta Paylaş
215 Ve mü´minlerden sana tabaiyyette bulunanlara kanadını indir. Facebook'ta Paylaş
216 Sonra sana isyan ederlerse hemen de ki: «Şüphe yok ben sizin yapar olduğunuz şeyden berîyim.» Facebook'ta Paylaş
217 Ve o azîz, rahîme tevekkül et. Facebook'ta Paylaş
218 O ki, seni kıyam ettiğin vakit görüyor. Facebook'ta Paylaş
219 Ve secde edenler arasındaki dönüşünü de (görüyor). Facebook'ta Paylaş
220 Şüphe yok, bihakkın işitici, kemaliyle bilici O´dur. Facebook'ta Paylaş
221 Size haber vereyim mi kimlerin üzerine şeytanların iniverdiğini? Facebook'ta Paylaş
222 Her kezzab facir üzerine iniverir. Facebook'ta Paylaş
223 Onlar (şeytanın sözlerine) kulak verirler ve onların ekserisi yalancı kimselerdir. Facebook'ta Paylaş
224 Şairlere gelince onlar da sapıklara tâbi olurlar. Facebook'ta Paylaş
225 Görmez misin ki, onlar her vadide şaşkıncasına yürür dururlar. Facebook'ta Paylaş
226 Ve şüphe yok ki, onlar yapmayacak oldukları şeyleri söylerler. Facebook'ta Paylaş
227 Ancak imân edenler ve sâlih sâlih amellerde bulunanlar ve Allah´ı çokca zikredenler ve zulme uğradıklarından sonra öçlerini alanlar müstesna. Ve o kimseler ki, zulmettiler, nasıl bir inkılab mahalline yuvarlanıp gideceklerini yakın da bileceklerdir. Facebook'ta Paylaş