Enam Suresi
 



AYET NO

MEAL

1 Hamd o Allah Teâlâ´ya mahsustur ki, gökleri ve yeri yaratmış ve zulmetler ile nûru var etmiştir. Sonra kâfir olanlar, (bunları) Rablerine denk tutuyorlar. Facebook'ta Paylaş
2 O, o Halık-ı Azîm´dir ki, sizi bir çamurdan yarattı, sonra bir ecel takdir etti ve O´nun nezdinde mâlûm bir ecel de vardır. Sonra da siz şüphe ediyorsunuz. Facebook'ta Paylaş
3 Ve O göklerde de, yerde de Allah´dır, sizin gizli ve aleni olan herşeyinizi bilir ve ne kazanacağınızı da bilir. Facebook'ta Paylaş
4 Ve onlara Rablerinin âyetlerinden bir âyet gelmez ki, illâ onlar O´ndan yüz çevirirler. Facebook'ta Paylaş
5 İşte onlar hakkı kendilerine geldiği vakit tekzîp ettiler. Fakat onlara ne ile istihzâ eder olduklarının haberleri atiyen gelecektir. Facebook'ta Paylaş
6 Görmediler mi onlardan evvel kaç nesli helâk ettik, o nesillere yeryüzünde size vermediğimiz imkanları vermiş idik ve onların üzerine göğü bol bol salıvermiştik ve ırmakları onların altlarından akar bir halde kılmıştık, sonra onları günahları sebebiyle helâk ettik ve onlardan sonra birer başka başka nesli vücuda getirdik. Facebook'ta Paylaş
7 Eğer sana kağıtta (yazılı) bir kitab indirseydik de onu eller ile yoklayacak olsalardı elbette o kâfir olanlar, yine diyeceklerdi ki bu bir sihirden başka değildir. Facebook'ta Paylaş
8 Ve dediler ki: «Onun üzerine bir melek indirilmeli değil mi idi?» Ve eğer Biz bir melek indirmiş olsaydık elbette iş bitirilmiş olurdu. Sonra onlara göz açtırılmazdı. Facebook'ta Paylaş
9 Ve eğer O´nu (peygamberi) bir melek kılsaydık, elbette O´nu yine bir erkek (suretinde) kılardık ve onları yine düşmüş oldukları şüpheye düşürürdük. Facebook'ta Paylaş
10 Andolsun ki, senden evvelki peygamberler ile de elbette istihzâda bulunulmustur. Artık o kendisiyle istihzâda bulundukları şey, onlardan istihzâda bulunanları her taraftan kuşatıverdi. Facebook'ta Paylaş
11 De ki: «Yeryüzünde dolaşınız, sonra bakınız ki, tekzîp edenlerin akibeti nasıl olmuştur?» Facebook'ta Paylaş
12 De ki: «Göklerde ve yerde olan şeyler kimindir?» De ki: «Allah Teâlâ´nındır. O kendi zâtı üzerine rahmeti yazmıştır. Elbette sizleri Kıyamet gününe toplayacaktır. Bunda şüphe yoktur.» O kimseler ki, nefislerine ziyankar olmuşlardır. İşte onlar imân etmezler. Facebook'ta Paylaş
13 Halbuki, gecede ve gündüzde barınan her ne varsa O´nundur ve hakkıyle işiten, bilen de ancak O´dur. Facebook'ta Paylaş
14 De ki: «Göklerin ve yerin yaratıcısı olan Allah Teâlâ´dan başkasını velî ittihaz eder miyim? Halbuki, O besliyor ve kendisi beslenmekten münezzeh bulunuyor.» De ki: «Ben muhakkak emrolundum ki, ehl-i İslâm´ın birincisi olayım ve (bana) sakın müşriklerden olma!» (buyuruldu). Facebook'ta Paylaş
15 De ki: «Eğer ben Rabbime isyan edersem elbette büyük günün azabından korkarım.» Facebook'ta Paylaş
16 «Kim kendisinden o gün azab bertaraf edilirse muhakkak ona merhamet buyurmuştur. Ve işte en açık bir kurtuluş odur.» Facebook'ta Paylaş
17 Ve eğer Allah Teâlâ sana bir zarar dokundurursa onu O´ndan başka açacak yoktur. Ve eğer sana bir hayır dokundurursa, işte O herşeye hakkıyla kâdirdir. Facebook'ta Paylaş
18 Ve O, kullarının üzerinde mutasarrıftır. Ve O hakîmdir, habîrdir. Facebook'ta Paylaş
19 De ki: «Hangi şey, şehâdetçe daha büyüktür?» De ki: «Allah Teâlâ benimle sizin aranızda bihakkın şahittir ve bana bu Kur´an vahyolundu ki sizleri ve erişeceği kimseleri O´nunla inzar edeyim. Ya siz Allah Teâlâ ile beraber başka ilâhlar da olduğuna şehâdet mi edersiniz?» De ki: «Ben şehâdet etmem.» De ki: «O ancak bir tanrıdır. Ve muhakkak ben sizin şerik koştuklarınızdan tamamen berîyim.» Facebook'ta Paylaş
20 Kendilerine kitap vermiş olduğumuz kimseler, O´nu kendi oğullarını tanıdıkları gibi tanır bilirler. O kimseler ki nefislerini hüsrâna uğratmışlardır, işte onlar imân etmezler. Facebook'ta Paylaş
21 Cenâb-ı Hakk´a karşı yalan yere iftirada bulunandan veya O´nun âyetlerini yalan sayandan daha zalim kim vardır? Şüphe yok ki o zalimler felâh bulmayacaktır. Facebook'ta Paylaş
22 Ve o gün ki, onları hep birlikte haşredeceğiz, sonra şirke düşmüş olanlara, «Hani nerede sizin zûm eder olduğunuz şerikleriniz?» diyeceğiz. Facebook'ta Paylaş
23 Sonra onların hilesi, «Vallahi ey Rabbimiz! Bizler müşriklerden olmadık,» demekten başka olmayacak. Facebook'ta Paylaş
24 Bak kendi nefisleri aleyhine nasıl yalan irtikab ettiler. Ve onlardan iftira eder oldukları şey de nasıl zail oluverdi. Facebook'ta Paylaş
25 Ve onlardan seni dinleyenler vardır. Fakat onların kalbleri üzerine onu hakkı yalanlamalarına mani olacak kat kat perdeler ve kulaklarının içine de ağırlık koymuşuzdur. Ve eğer her bir mûcizeyi görseler ona yine inanmazlar. Hatta sana geldiklerinde seninle mücadelede bulunurlar. Kâfir olanlar der ki: «Bu, eskilerin uydurmalarından başka değildir.» Facebook'ta Paylaş
26 Ve onlar bundan hem nehyederler, kendileri de bundan uzaklaşırlar. Ve başkalarını değil, kendi nefislerini helâk etmiş olurlar da farkına varamazlar. Facebook'ta Paylaş
27 Ve (onları) ateşin üzerine durdurulup da: «Eyvah bize ne olurdu bir geriye çevrilseydik ki, Rabbimizin âyetlerini tekzîp etmeseydik ve mü´minlerden olsaydık» dedikleri zaman bir görecek olsan. Facebook'ta Paylaş
28 Hayır: Evvelce gizler oldukları şey kendilerine zahir oldu da (ondan) ve eğer geri çevrilselerdi kendisinden nehy olundukları şeye elbette yine dönüverirlerdi. Ve şüphe yok ki, onlar elbette yalancılardır. Facebook'ta Paylaş
29 Ve dediler ki, «Bu bizim dünya hayatımızdan başka hayat yoktur ve bizler bir daha dirilecek değiliz.» Facebook'ta Paylaş
30 Ve (onları) görecek olsan Rablerinin huzuruna durduruldukları zaman! Buyuracak ki: «Şu hak değil miymiş?» onlar da: «Evet. Rabbimize and olsun ki» diyecekler. (Cenâb-ı Hak da) «O halde azabı tadınız, küfreder olduğunuz şeyler sebebiyle,» diye buyurmuş olacaktır. Facebook'ta Paylaş
31 Allah Teâlâ´nın huzuruna çıkacaklarını kendilerine ansızın Kıyamet gelinceye kadar inkâr eden kimseler, muhakkak hüsrâna uğramışlardır. Onlar bütün veballerini sırtlarına yüklenmiş oldukları halde, «Eyvah bizlere, orada yaptığımız kusurlardan dolayı,» diyeceklerdir. Dikkat ediniz! Onların yüklenip taşıyacakları şeyler ne kadar kötü! Facebook'ta Paylaş
32 Ve dünya hayatı bir oyundan, bir lehivden (oyalanmadan) başka bir şey değildir. Ve elbette ahiret yurdu ittikada bulunanlar için hayırlıdır. (Buna) Akıl erdiremez misiniz? Facebook'ta Paylaş
33 Muhakkak biliyoruz ki, onların dedikleri şey, seni elbette mahzun ediyor. hakikat halde onlar seni tekzîp etmiş olmuyorlar, fakat o zalimler Allah Teâlâ´nın âyetlerini inkâr ediyorlar. Facebook'ta Paylaş
34 Ve andolsun ki, senden evvel de peygamberler tekzîp olunmuşlardır. Fakat tekzîp olundukları ve eziyete uğradıkları şeylere karşı sabretmişlerdir. Nihâyet onlara Bizim yardımımız gelip yetişti. Ve Allah Teâlâ´nın kelimelerini tebdîl edecek yoktur. Ve andolsun ki, sana peygamberlerin haberlerinden gelivermiştir. Facebook'ta Paylaş
35 Ve eğer senin üzerine, onların kaçınmaları ağır gelmiş ise artık muktedir isen yerde bir menfez, veya gökte bir merdiven araştırıp da onlara bir âyet getirecek isen (haydi getir) ve eğer Allah Teâlâ dilese idi onları hidâyet üzerine toplardı. Sakın cahillerden olma. Facebook'ta Paylaş
36 Ancak o kimseler (dâvete) icabet ederler ki, işitir bulunurlar. Ölüleri de Allah Teâlâ diriltir, sonra O´na döndürülürler. Facebook'ta Paylaş
37 Ve dediler ki: «Onun üzerine Rabbinden bir âyet indirilmeli değil mi idi?» De ki: «Şüphe yok Allah Teâlâ âyet indirmeğe kâdirdir. Fakat onların çoğu bilmezler.» Facebook'ta Paylaş
38 Ve yerde yürüyen hiçbir hayvan ve iki kanadı ile uçan bir kuş yoktur ki, onlar sizin gibi ümmetlerdir. Biz kitapta hiçbir şeyi noksan bırakmadık, sonra Rablerinin huzuruna sevkolunacaklardır. Facebook'ta Paylaş
39 Ve o kimseler ki, Bizim âyetlerimizi yalanladılar. Zulmetler içinde kalmış birtakım sağır ve dilsizlerdir. Allah Teâlâ kimi dilerse şaşırtır, kimi de dilerse doğru bir yol üzerinde kılar. Facebook'ta Paylaş
40 De ki: «Siz bana haber verebilir misiniz? Eğer size Allah Teâlâ´nın azabı gelirse veya size kıyamet gelirse Allah Teâlâ´dan başkasına mı niyazda bulunursunuz? Eğer siz doğru sözlü kimseler iseniz (söyleyin bakalım!).» Facebook'ta Paylaş
41 «Hayır, ancak O´na niyaz edersiniz. O da kendisine niyaz ettiğiniz şeyi dilerse açar(husûle getirir) ve siz de (Allah Teâlâ´ya) şerik ittihaz ettiğiniz şeyleri (o zaman) unutursunuz.» Facebook'ta Paylaş
42 Andolsun ki, senden evvel de ümmetlere peygamberler gönderdik, sonra o ümmetleri birtakım şiddetler ile, zorluklar ile yakaladık, ola ki yalvarıversinler diye. Facebook'ta Paylaş
43 Artık Bizim azabımız onlara geldiği zaman yalvarmalı değil miydiler? Fakat onların gönülleri katılaşmış ve şeytan onlara yapar oldukları şeyleri süslemiş idi. Facebook'ta Paylaş
44 Vaktâ ki, onlar kendilerine ne ile öğüt verildiğini unuttular, onların üzerine herşeyin kapılarını açıverdik, nihâyet kendilerine verilen şeyler ile ferahlandıkları vakit onları ansızın tuttuk. Artık onlar o anda bütün umduklarından mahrum kaldılar. Facebook'ta Paylaş
45 Artık o zulmeden kavmin kökü kesilmiş oldu. Hamdolsun âlemlerin Rabbi olan Allah Teâlâ´ya. Facebook'ta Paylaş
46 De ki: «Haber veriniz, Eğer Allah Teâlâ sizin kulaklarınızı ve gözlerinizi alıverse ve kalblerinizin üzerini mühürlese Allah Teâlâ´dan başka onu size getirecek hangi bir ilâh vardır?» Bak Biz âyetleri nasıl açıklıyoruz, sonra onlar yüz çeviriyorlar. Facebook'ta Paylaş
47 De ki: «Gördün mü kendinizi! Eğer Allah Teâlâ´nın azabı sizlere ansızın veya apaçık gelirse zalimler olan kavimden başkası mı helâk edilmiş olur?» Facebook'ta Paylaş
48 Biz peygamberleri göndermeyiz, ancak mübeşşirler ve münzirler olmak üzere göndeririz. İmdi her kim imân eder ve (halini) ıslahta bulunursa artık onlar için bir korku yoktur ve onlar mahzun da olmayacaklardır. Facebook'ta Paylaş
49 Ve o kimseler ki, Bizim âyetlerimizi tekzîp ettiler, onlara yapmış oldukları fısk sebebiyle azap isabet edecektir. Facebook'ta Paylaş
50 De ki: «Ben size demiyorum ki, benim yanımda Allah Teâlâ´nın hazineleri vardır. Ve ben gaybı da bilmem ve size ´Ben hakikaten meleğim´ de demiyorum. Ben bana vahyolunandan başkasına tâbi olmam.» De ki: «Kör ile görür kimse müsavî olur mu? Hiç düşünmez misiniz?» Facebook'ta Paylaş
51 Ve onunla o kimseleri korkut ki, onlar Rablerinin huzuruna haşrolunacaklarından korkarlar bir halde ki, onlar için ondan başka bir yar, bir şefaatci yoktur. Umulur ki, ittikada bulunurlar. Facebook'ta Paylaş
52 O zâtları yanından kovma ki, sabah ve akşam Rablerine O´nun cemalini dileyerek dua ederler. Senin aleyhine onların hesabından birşey yoktur, ve senin hesabından da onların üzerine birşey yoktur ki, onları kovup da zalimlerden olasın. Facebook'ta Paylaş
53 Ve işte böylece onların bazısını bazısı ile fitneye düşürmüşüzdür ki, «Ya Allah Teâlâ aramızda şunlara mıdır ki, lütfunu reva görmüştür?» deyiversinler. Allah Teâlâ şâkir olanları ziyâdesiyle bilen değil midir? Facebook'ta Paylaş
54 Âyetlerimize imân edenler, sana geldikleri zaman de ki: «Selâm sizlere. Rabbiniz kendi üzerine rahmeti yazdı ki, sizden her kim bir cehaletle bir kötü iş işlese de ondan sonra tevbe etse ve ıslah-ı halde bulunsa şüphesiz ki, o Rabbiniz çok yarlığayıcıdır, çok esirgeyicidir.» Facebook'ta Paylaş
55 Ve böylece âyetleri mufassalan beyan ediyoruz ve günah işleyenlerin yolu apaçık seçilsin diye. Facebook'ta Paylaş
56 De ki: «Ben Allah Teâlâ´dan başka taptığınız şeylere ibadetten nehyedilmiş bulunmaktayım.» De ki: «Sizin hevâlarınıza asla uymam. O takdirde ben muhakkak dalâlete düşmüş ve ben hidâyete erenlerden olmamış olurum.» Facebook'ta Paylaş
57 De ki: «Ben şüphesiz Rabbimden bir beyyine üzerindeyim. Siz ise O´nu tekzîp ettiniz. Sizin alelacele istediğiniz şey benim yanımda değil, hüküm ise ancak Allah´ındır. Hakkı o beyan eder ve o ayırdedenlerin en hayırlısıdır.» Facebook'ta Paylaş
58 De ki: «Eğer o acele istediğiniz şey benim yanımda olsaydı iş benimle sizin aranızda elbette halledilmiş ve fasledilmiş olurdu. Allah Teâlâ zalimleri bihakkın bilendir.» Facebook'ta Paylaş
59 Ve gaybın anahtarları O´nun (Cenâbı Hakk´ın) yanındadır. Onları O´ndan başkası bilemez. Ve karada ve denizde ne varsa bilir. Bir yaprak düşmez, ve yerin zulmetleri içinde bir habbe de bulunmaz ki, illâ O bilir. Ve bir yaş ve bir kuru da yoktur ki, illâ apaçık bir kitaptadır. Facebook'ta Paylaş
60 Ve O, o Zât-i Kibriya´dır ki, sizleri geceleyin uykuya daldırır ve gündüzün ne kazandığınızı bilir. Sonra ondan gündüzün uyandırır. Tâ ki mukadder olan ecel nihâyete ersin. Sonra dönüşünüz O´nadır. Sonra size ne işler yapar olduğunuzu haber verecektir. Facebook'ta Paylaş
61 Ve o kullarının üzerinde kahirdir. Ve sizin üzerinize hafaza meleklerini gönderir. Nihâyet sizden birinize ölüm gelince onun ruhunu Bizim gönderdiğimiz melekler kabzederler, ve onlar vazifelerinde kusur etmezler. Facebook'ta Paylaş
62 Sonra (halk) hak olan Mevlâlarına reddolunmuş olurlar. Agâh olunuz ki, hüküm, o mevlâ´ya aittir. Ve O, hesap görenlerin en sür´atlisidir. Facebook'ta Paylaş
63 De ki: «Sizleri karanın ve denizin karanlıklarından kim kurtarır? O´na alaniyeten ve sırren dua eder de, ´Eğer bizi bundan kurtarırsan elbette bizler şükredenlerden oluruz.´ (diye yalvardığınız zaman).» Facebook'ta Paylaş
64 De ki: «Allah Teâlâ sizi ondan ve herbir gamdan kurtarır, sonra siz (yine ona putları) şerik ittihaz edersiniz.» Facebook'ta Paylaş
65 De ki: «O, sizin üzerinize üstünüzden veya ayaklarınızın altından bir azap göndermeğe ve sizi fırkalar halinde karıştırmaya ve bazınıza bazınızın hıncını tattırmaya kâdirdir.» Bak âyetlerimizi nasıl açıklıyoruz! Gerek ki, onlar anlayabilsinler. Facebook'ta Paylaş
66 Kavmin O´nu (Kur´an-ı kerîm´i) yalan saydı. Halbuki, o bir hakikattır. De ki: «Ben sizin üzerinize vekil olmuş değilim.» Facebook'ta Paylaş
67 Her bir haberin bir mukarrer zamanı vardır. Ve yakında bilirsiniz. Facebook'ta Paylaş
68 Ve Bizim âyetlerimizde (cahilane mütala´alara) dalanları gördüğün zaman, ondan başka bir söze dalıncaya kadar hemen onlardan yüz çevir. Ve şâyet (bunu) şeytan sana unutturursa hatırladıktan sonra o zalimler olan kavim ile beraber oturma. Facebook'ta Paylaş
69 Ve muttakî olanların üzerine onların hesabından bir şey yoktur. Fakat bir öğüttür, olabilir ki, onlar sakınırlar. Facebook'ta Paylaş
70 Dinlerini bir oyuncak ve bir eğlence ittihaz eden ve kendilerini dünya hayatı mağrur etmiş bulunan kimseleri bırak. Ve onunla öğüt ver ki, hiçbir kimse kazandığı şey sebebiyle helâke düşmesin, onun için Allah Teâlâ´dan başka ne bir dost ve ne de bir şefaatcı yoktur. Ve o bütün fidyeyi feda edecek olsa ondan alınmaz. Onlar o kimselerdir ki, kazanmış oldukları şeyler sebebiyle azaba maruz kalmışlardır. Onlar için küfrettikleri şey sebebiyle pek sıcak sudan bir içki ve pek incitici bir azap vardır. Facebook'ta Paylaş
71 De ki: «Biz Allah Teâlâ´dan başka bize ne faide ve ne de zarar veremiyecek şeylere tapar mıyız? Ve bize Allah Teâlâ hidâyet etmişken ardımıza döndürülur müyüz? O kimse gibi ki, yerde şaşkınca dolaşırken kendisini şeytanlar dalâlete düşürmüştür. Halbuki, onun için birtakım arkadaşlar vardır ki, «Gel bize,» diyerek onu doğru yola çağırır dururlardı.» De ki: «Muhakkak Allah Teâlâ´nın hidâyetidir hidâyet olan, ve bize emrolunmuştur ki, âlemlerin Rabbine halisâne ibadette bulunalım.» Facebook'ta Paylaş
72 «Ve namaz kılın, ve O´ndan korkunuz ve O, o (Hâlik-ı Azîm) dir ki, O´na haşrolunacaksınızdır diye de emrolunduk.» Facebook'ta Paylaş
73 Ve O, o Zât-ı Kibriyâ´dır ki, gökleri ve yeri hakkıyla yaratmıştır. Ve O´nun «Ol!» diyeceği gün (herşey) hemen oluverir, kelâmı haktır ve sûra üfürüleceği gün mülk O´nundur. Gaip olanı da müşahede olanı da bilendir. O hakîmdir, habîrdir. Facebook'ta Paylaş
74 Ve bir vakit ki, İbrahim babası Azer´e demişti ki: «Sen putları ilâhlar mı ittihaz ediyorsun! Ben şüphe yok seni ve kavmini apaçık bir dalâlet içinde görüyorum» Facebook'ta Paylaş
75 Ve İbrahim´e şöylece göklerin ve yerin melekutunu gösteriyorduk ki, yakinen bilip inananlardan oluversin. Facebook'ta Paylaş
76 Vaktâ ki, üzerine yine gece bastı, bir yıldızı gördü, «Bu benim Rabbim,» dedi. Batınca da, «Ben öyle batanları sevmem,» deyiverdi. Facebook'ta Paylaş
77 Vaktâ ki, ay´ı doğar bir halde gördü. «Rabbim budur,» dedi. Sonra ay batınca da «Andolsun ki, eğer bana Rabbim hidâyet etmemiş olsaydı, elbette ben dalâlete düşenler gürûhundan olacaktım» dedi. Facebook'ta Paylaş
78 Vaktâ ki, güneşi doğmaya başlar gördü. Dedi ki: «Budur Rabbim, bu daha büyük.» Nihâyet o da batınca dedi ki: «Ey kavmim! Ben muhakkak sizin Allah Teâlâ´ya şerik koştuğunuz şeylerden berîyim.» Facebook'ta Paylaş
79 «Ben muhakkak bir muvahhid olarak yüzümü gökleri ve yeri yaradana çevirdim ve ben müşriklerden değilim.» Facebook'ta Paylaş
80 Ve O´na karşı kavmi hüccet getirmeğe kalkıştı. Dedi ki: «Siz Hakk-ı İlâhi´de bana karşı ihticaca mı yelteniyorsunuz? O halbuki bana hidâyet nâsip buyurmuştur. Ve ben O´na şerik koştuğunuz şeylerden korkmam. Meğer ki, Rabbim birşey dilemiş olsun. Rabbim herşeyi ilmen ihata etmiştir. Artık siz hiç düşünmez misiniz?» Facebook'ta Paylaş
81 «Ve nasıl olur da sizin şerik koştuklarınızdan korkarım. Halbuki siz Allah Teâlâ´ya (haklarında sizin üzerinize hiç bir bürhan indirmemiş olduğu şeyleri) şerik koşuyorsunuz da, korkmuyorsunuz! Artık korkudan emin olmaya bu iki tâifeden hangisi daha haklıdır? Eğer siz bilir kimseler iseniz (söyleyin bakalım ).» Facebook'ta Paylaş
82 O kimseler ki, imân etmişler ve imânlarını bir zulme bulaştırmamışlardır. İşte korkudan emin olmak onlara aittir. Ve hidâyete ermiş olanlar da onlardır. Facebook'ta Paylaş
83 Ve işte o, Bizim hüccetimizdir ki, onu kavmine karşı İbrahim´e vermiştik. Dilediğimizi derecelerle yükseltiriz. Şüphe yok ki, Rabbin hakîmdir, alîmdir. Facebook'ta Paylaş
84 Ve ona İshak´ı ve Yakub´u ihsan ettik ve hepsini de hidâyete erdirdik. Daha evvel de Nûh´u ve O´nun neslinden Dâvud´u, Süleyman´ı, Eyyûb´u, Yusuf´u, Mûsa´yı ve Harun´u da hidâyete erdirmiştik. Ve işte Biz güzel hareket edenleri böyle mükâfaatlandırırız. Facebook'ta Paylaş
85 Ve Zekeriya´yı da, Yahya´yı da, İsa´yı da, İlyas´ı da (hidâyete erdirdik). Hepsi de sâlih zâtlardandı. Facebook'ta Paylaş
86 Ve İsmail´i, Elyesa´yı ve Yûnus ile Lût´u da (hidâyete nâil ettik) ve hepsini âlemlerin üzerine tercih eyledik. Facebook'ta Paylaş
87 Ve onların babalarından, zürriyetlerinden ve kardeşlerinden birçoklarını da (hidâyete erdirdik) ve onları seçtik ve kendilerini doğru bir yola kavuşturduk. Facebook'ta Paylaş
88 İşte bu, Allah Teâlâ´nın hidâyetidir, onunla kullarından dilediğine hidâyet eder. Ve eğer onlar şirk etmiş olsalardı, elbette yapmış oldukları amelleri kendilerinden sükut edip gitmiş olurdu. Facebook'ta Paylaş
89 İşte onlar o kimselerdir ki, kendilerine kitap, hüküm ve nübüvvet vermişizdir. Şimdi şu kavimler, eğer bu delilleri inkar ederlerse artık Biz ona münkir olmayan bir kavmi tevkil etmişizdir. Facebook'ta Paylaş
90 İşte onlar, Allah Teâlâ´nın hidâyet ettiği zâtlardır. Sen de onların bu tarik-i hidayetini takip et. De ki: «Sizden bunun üzerine bir ücret istemem, o âlemler için bir mev´izeden başka değildir.» Facebook'ta Paylaş
91 Ve (Yahudiler) Allah Teâlâ´nın kadrini O´nun şan-ı ulûhiyetine layık olacak bir surette takdir edemediler. Çünkü, «Allah insanlara birşey indirmiş değildir,» dediler. De ki: «Musa´nın bir nûr ve nâs için bir hüda olarak getirmiş olduğu kitabı kim indirmiştir? Siz onu parça parça kağıtlara yazıyor, meydana koyuyorsunuz ve birçoğunu da gizliyorsunuz ve sizin babalarınızın bilmediklerini öğretilmiş oluyorsunuz». Sen «Allah» de, sonra onları bırak, daldıkları batakta oynayıp dursunlar. Facebook'ta Paylaş
92 Ve işte bu da bir kitaptır ki, O´nu Biz indirmişizdir, mübarektir, kendisinden evvelki kitapları tasdik edicidir ve Ümmü´lKura´yı çevresinde bulunanları inzar etmek için indirmiştir. Ve ahirete imân edenler buna da imân ederler. Ve onlar namazlarını da muhafazada bulunurlar. Facebook'ta Paylaş
93 Ve daha zalim kim vardır o kimseden ki, yalan yere Allah Teâlâ´ya iftirada bulunmuş, veya kendisine bir şey vahyedilmediği halde, «Bana vahyolundu,» demiş ve «Ben de Allah´ın indirdiğinin mislini indireceğim,» diye iddiada bulunmuş olur. Görecek olsan o zaman ki, zalimler ölüm gamerâtı içinde kalacak, onlara melekler de ellerini uzatarak: «Çıkarınız canlarınızı! Bugün zillet azabıyla cezalanacaksınız, Allah Teâlâ´ya karşı hak olmayanı söyler olduğunuzdan ve onun âyetlerinden böbürlenerek kaçtığınızdan dolayı,» diyeceklerdir. Facebook'ta Paylaş
94 Andolsun ki, siz Bizim huzurumuza ilk evvel yarattığımız gibi teker teker gelmişsinizdir. Ve size verip içine daldırdığımız şeyleri arkalarınızın gerisine bırakmışsınızdır. Ve sizinle beraber şefaatçilerinizi göremiyoruz ki, sizin hakkınızda onların ortaklar olduğunu zûm ediyordunuz. Muhakkak ki aranızda rabıtalar parçalanıp kopmuştur ve zûm eder olduğunuz şeyler sizden kaybolup gitmiştir. Facebook'ta Paylaş
95 Şüphe yok ki, daneleri de, çekirdekleri de yaran Allah Teâlâ´dır. Diriyi ölüden çıkarır, ölüyü de diriden çıkaran O´dur. İşte Allah Teâlâ O´dur. Artık nasıl olur da (O´ndan) çevriliyorsunuz? Facebook'ta Paylaş
96 O Hâlik-i Zîşan sabahı yarıp çıkarandır. Ve geceyi bir rahat zamanı, güneş ile ay´ı da birer hesab vasıtası kılmıştır. İşte bunlar Azîz-i Alîmin (O Hâlik-ı Kadîm´in) takdiridir. Facebook'ta Paylaş
97 Ve O, o zât-ı akdesdir ki, yıldızları sizin için yaratmıştır. Tâ ki onlar ile karanın ve denizin karanlıklarında yollarınızı dosdoğru takib edesiniz. Biz muhakkak âyetleri bilir kişiler olan bir kavim için mufassalan beyan eyledik. Facebook'ta Paylaş
98 Ve O (o Hâlik-i Hakîm)dir ki sizleri bir tek nefisten yaratmıştır. Artık bir karar yeri, bir de emanet yeri vardır. Hakkâ ki, Biz âyetleri ince anlayışlılar olan bir kavim için uzun uzadıya açıkladık. Facebook'ta Paylaş
99 Ve o Hâlik-ı Kâdir´dir ki, gökten su indirmiştir. Sonra o su ile herşeyin nebatını çıkardık, sonra ondan da yeşil fidanlar çıkarıverdik. Fidanlardan biribiri üzerine binmiş başaklar çıkarıyoruz. Ve hurma ağacından, onun tomurcuğundan da yakın salkımlar çıkardık. Ve üzüm bahçeleri ve biribirine benzeyen ve benzemeyen zeytin ve nar çıkardık. Bakınız! Herbirinin meyve verdiği vakit meyvesine ve kemale erişine. Şüphe yok ki, bunda imân eder olan bir kavim için birçok âyetler vardır. Facebook'ta Paylaş
100 Ve Allah Teâlâ için cinleri ortak kıldılar. Halbuki, onları da o yaratmıştır. Ve Cenâb-ı Hakk´a bilmeksizin oğullar ve kızlar uydurdular, onun Zât-ı Subhanîsi ise vasfettiklerinden münezzehtir, müteâlîdir. Facebook'ta Paylaş
101 O semâları ve yeri yoktan var edendir. O´nun için nasıl çocuk olabilir? Ve O´nun için bir refika da yoktur ve herşeyi O yaratmıştır ve O, her şeyi tamamiyle bilendir. Facebook'ta Paylaş
102 İşte Rabbiniz Allah Teâlâ´dır. O´ndan başka mabud yoktur. Her şeyi yaratan O´dur. Artık O´na ibadet ediniz. Ve o her şey üzerine vekildir. Facebook'ta Paylaş
103 Gözler O´nu (görüp) idrak edemez. O ise bütün gözleri idrak eder. Ve O latîftir, habîrdir. Facebook'ta Paylaş
104 «Muhakkak size Rabbiniz tarafından basiretler gelmiştir. Artık kim görürse kendi lehinedir, kim de görmezse kendi aleyhinedir. Ve ben sizin üzerinize bir muhafız değilim.» Facebook'ta Paylaş
105 Ve işte Biz âyetleri böyle türlü türlü beyan ederiz. Tâ ki onlar, «Sen ders almışsın,» desinler. Ve Biz onu bilir olan bir kavim için açıkça beyan edelim. Facebook'ta Paylaş
106 Sen, Rabbin cânibinden sana vahyolunana tâbi ol, O´ndan başka ilâh yoktur. Ve müşriklerden yüz çevir. Facebook'ta Paylaş
107 Ve eğer Allah Teâlâ dilese idi onlar şirke düşmezlerdi. Ve seni onların üzerine bir muhafız kılmadık, ve sen onların üzerine bir vekil değilsin. Facebook'ta Paylaş
108 Allah´tan başkasına tapanlara sövmeyiniz. Sonra onlar da bilmeksizin Allah Teâlâ´ya düşmanlıkla söverler. Öylece her ümmete amellerini tezyin etmişizdir. Sonra dönüşleri Rablerinedir. Artık onlara ne yapar olduklarını haber verecektir. Facebook'ta Paylaş
109 Ve Allah Teâlâ´ya olanca yeminleriyle kasem ettiler ki, eğer onlara bir âyet gelirse elbette O´na imân edecekler. De ki: «Âyetler ancak Allah´ın indindedir.» Size ne bildirecektir ki, o âyet geldiği vakit de yine imân etmeyeceklerdir. Facebook'ta Paylaş
110 Ve Biz onların kalplerini ve gözlerini O´na evvelce de imân etmedikleri gibi tersine döndürürüz. Ve onları o tuğyanları içinde körükörüne yuvarlanır gider bir halde bırakırız. Facebook'ta Paylaş
111 Eğer Biz hakikaten onlara melekleri indirsek ve onlar ile ölüler konuşacak olsalar ve onların üzerine her şey de bölük bölük haşretsek yine imân edecek değillerdir. Meğer ki Allah Teâlâ dileyecek olsun. Fakat onların çokları bilmezler. Facebook'ta Paylaş
112 Ve böyle her peygamber için insan ve cin şeytanlarını düşman kıldık. Onların bazısı bazısına, aldatmak için sözün yaldızlısını telkin eder. Ve eğer Rabbin dilemiş olsaydı onu yapmazlardı, artık onları ve iftira eder oldukları şeyleri bırak. Facebook'ta Paylaş
113 Ve o (yaldızlı) sözlerle ahirete inanmayanların gönülleri ona meyletsin ve ondan hoşlansınlar ve onlar irtikab eder olduklarını irtikab etsinler diye telkin eyler. Facebook'ta Paylaş
114 Allah Teâlâ´dan başka hakem ister miyim ki o, size kitabı mufassalan indirmiş olan zâttır. Ve kendilerine kitap verdiklerimiz bilirler ki, o şüphesiz Rabbin tarafından hak olarak indirilmiştir. Artık sakın şüpheye düşmüş olanlardan olma. Facebook'ta Paylaş
115 Rabbinin kelimesi, doğruluk ve adaletce tamamlanmıştır. Onun kelimelerini tebdîl edecek yoktur. O semîdir, alîmdir. Facebook'ta Paylaş
116 Ve eğer yerde bulunanların çoğuna itaat eder isen seni Allah Teâlâ´nın yolundan saptırırlar. Onlar sırf zandan başka birşeye tâbi olmazlar ve onlar yalan yanlış söyler dururlar. Facebook'ta Paylaş
117 Şüphe yok ki Rabbindir, yoldan sapıvermiş kimseleri en ziyâde bilen ve doğru yola gidenleri de en ziyâde bilen O´dur. Facebook'ta Paylaş
118 İmdi eğer siz O´nun âyetlerine inanan kimseler iseniz üzerine Allah Teâlâ´nın ismi anılmış olanlardan yiyin. Facebook'ta Paylaş
119 Size ne var ki, üzerine Allah Teâlâ´nın ismi zikredilmiş olanı yemeyesiniz. Ve muhakkak size haram olan şeyler mufassalan bildirilmiştir. Ancak kendisine muzdar kaldığınız şey müstesna. Ve şüphe yok ki birçokları bilmeksizin kendi hevâlarıyla (halkı) dalâlete düşürürler. Senin Rabbin ise muhakkak ki, mütecavizleri en ziyâde bilendir. Facebook'ta Paylaş
120 Günahın âşikâr olanını da, gizlicesini de bırakınız. Şüphesiz o kimseler ki günahı kazanırlar, elbette irtikab ettikleri şeyden dolayı cezalanacaklardır. Facebook'ta Paylaş
121 Üzerine Allah Teâlâ´nın ismi zikredilmemiş olanlardan yemeyiniz. Ve şüphe yok ki, o bir fısktır ve muhakkak ki, şeytanlar sizinle mücadele etmeleri için kendi dostlarına ilkaatta bulunurlar. Ve eğer onlara itaat ederseniz şüphe yok ki, siz de müşriklersinizdir. Facebook'ta Paylaş
122 Ya bir adem ki ölü iken diriltmişiz ve ona bir nûr vermişiz, onunla insanlar arasında yürüyor. O, meselâ zulmetler içinde kalmış, ondan asla çıkamaz bir halde bulunmuş olan bir kimse gibi midir? Fakat kâfirlere, yaptıkları, böyle süslü gösterilmiştir. Facebook'ta Paylaş
123 Ve böylece her bir beldede günahkârlarını büyükler kıldık ki, orada hilede bulunsunlar. Halbuki, onlar hilekarlık yapmazlar, ancak kendilerine yapmış olurlar da farkına varamazlar. Facebook'ta Paylaş
124 Ve onlara bir âyet geldiği zaman derler ki, «Allah´ın peygamberlerine verilmiş olanın misli bizlere verilinceye kadar biz imân etmeyiz.» Allah Teâlâ peygamberliği nereye tevcih edeceğini ziyâdesiyle bilendir. Elbette günahkâr olanlara yapar oldukları mekr ve hileden dolayı Hak Teâlâ´nın indinde bir mezellet ve şiddetli bir azap isabet edecektir. Facebook'ta Paylaş
125 İmdi Allah Teâlâ her kime hidâyet etmek isterse onun göğsünü İslâm için genişletir. Ve her kimi dalâlete düşürmek dilerse onun göğsünü daraltır, sıkışmış bir hale getirir, sanki zorla göğe yükselecek imiş gibi (bulunur). İşte Allah Teâlâ imân etmeyenlerin üzerine böylece pisliği (havale) kılar. Facebook'ta Paylaş
126 Ve bu Rabbinin dosdoğru olan yoludur. Muhakkak ki, Biz âyetleri düşünür bir kavim için mufassalan beyan etmişizdir. Facebook'ta Paylaş
127 Onlar için Rablerinin indinde selâmet yurdu vardır. Ve onların yaptıkları amelleri sebebiyle, velîsidir. Facebook'ta Paylaş
128 Ve o gün ki, (Allah Teâlâ) onların hepsini haşredecektir. «Ey cin tâifesi! İnsanlardan birçok kimseler edindiniz (diye buyuracak).» Onların insanlardan dostları olanlar da: «Rabbimiz! Bizim bazımız bazımızdan faidelendik ve bizim için tayin ettiğin ecelimize erdik,» diyecekler. Cenâb-ı Hak da buyuracak ki: «Ateş sizin karargâhınızdır, orada ebedîyen kalacaksınız, ancak Allah Teâlâ´nın dilediği müstesna.» Şüphe yok ki, senin Rabbin hakîmdir, alîmdir. Facebook'ta Paylaş
129 Ve işte böylece zalimlerin bazısını bazısına irtikab ettikleri şeyler sebebiyle musallat ederiz. Facebook'ta Paylaş
130 «Ey cin ve ins cemaati! İçinizden size benim âyetlerimi tebliğ eder ve sizi bu güne kavuşmanızla korkutur peygamberler gelmedi mi?» Diyeceklerdir ki: «Biz kendi aleyhimize şehâdet ederiz.» Ve onları dünya hayatı aldattı ve kendi aleyhlerine şehâdette bulundular ki, onlar muhakkak kâfir kimseler olmuşlardı. Facebook'ta Paylaş
131 İşte bu, Rabbin, ülkelerin ahalisini gâfil bir halde bulunurlarken zulümleri sebebiyle helâk edici olmadığından dolayıdır. Facebook'ta Paylaş
132 Ve herkes için yaptıkları şeylerden dolayı dereceler vardır. Ve senin Rabbin onların ne yapar olduklarından gâfil değildir. Facebook'ta Paylaş
133 Ve senin Rabbin ganîdir, rahmet sahibidir. Eğer dilerse sizi giderir ve sizin arkanızdan dilediğini, yerinize getirir. Nasıl ki, sizi başka bir kavmin zürriyetinden vücuda getirmiştir. Facebook'ta Paylaş
134 Şüphe yok ki, vaad olunduğunuz şey elbette gelecektir. Ve siz onu bertaraf edebilecek değilsinizdir. Facebook'ta Paylaş
135 De ki: «Ey kavmim! Son derece iktidarınız ile yapacağınızı yapınız, şüphe yok ki, ben de (memur olduğum vazifeyi) yapmaktayım. Artık şüphesiz yakında bileceksinizdir ki, dar-ı ahiretin güzel akibeti (kime) nâsip olacaktır! Şu muhakkak ki, zalimler felâha eremiyeceklerdir.» Facebook'ta Paylaş
136 Ve (o müşrikler) Allah için O´nun yarattığından, ekinden ve hayvanlardan bir pay ayırdılar, sonra zûmlarınca, «Bu Allah içindir, bu da ortaklarımız (putlarımız) içindir,» dediler. Artık ortakları için olan Allah´a ulaşmaz, Allah için olan ise o ortaklarına ulaşır. Hükmeder oldukları şey ne fena! Facebook'ta Paylaş
137 Ve bunun gibi müşriklerden birçoklarına çocuklarını öldürmeyi, onların ortakları tezyin etmişler. Tâ ki onları helâk etsinler, ve dinlerini de kendilerine karıştırsınlar. Ve eğer Allah Teâlâ dileseydi onu yapmazlardı. Artık onları da, iftira eder oldukları şeyi de bırak. Facebook'ta Paylaş
138 Ve zûmlarınca dediler ki: «Bu hayvanlar ve ekin haramdır. Onları dilediğimiz kimselerden başkası yiyemez.» Ve bir kısım hayvanların da sırtları haram kılınmıştır. Ve bir kısım hayvanlar da vardır ki, onların üzerine (boğazlanırken) Allah Teâlâ´nın ismini zikretmezler. Bunları hep Allah Teâlâ´ya iftira ederek yaparlar. Elbette (Allah Teâlâ) bunları iftira ettikleri şey yüzünden yakında cezalandıracaktır. Facebook'ta Paylaş
139 Ve dediler ki: «Şu hayvanların karınlarındaki, sadece erkeklerimize mahsustur. Ve kadınlarımıza haram kılınmıştır». Ve eğer ölmüş olursa onlar onda ortaklardır. Allah Teâlâ onlara bu vasıflarının cezasını yakında verecektir. Şüphe yok ki O, hakîmdir, alîmdir. Facebook'ta Paylaş
140 Çocuklarını sefihlikten ve bilgisizlikten dolayı öldürenler ve Allah Teâlâ´nın merzûk ettiği şeyleri Cenâb-ı Hakk´a iftira ederek haram sayanlar, şüphe yok ki hüsrâna uğramışlardır. Muhakkak ki onlar sapıtmışlar, doğru yolu bulamamışlardır. Facebook'ta Paylaş
141 Ve O, o zâttır ki, yeryüzüne döşenmiş ve döşenmemiş bostanları ve yenilmesi muhtelif hurmaları ve ekinleri ve birbirine benzer ve benzemez bir halde zeytin ve nar ağaçlarını yaratmıştır. Onlardan herbirinin meyvelendiği zaman meyvesinden yiyiniz, biçildiği gün de hakkını veriniz ve israfta bulunmayınız, şüphe yok ki, Allah Teâlâ müsrifleri sevmez. Facebook'ta Paylaş
142 Ve hayvanlardan yük taşıyanları ve serilecek olanları (da O yaratmıştır). Allah Teâlâ´nın size rızk kıldığı şeylerden yiyin ve şeytanın izlerine uymayın. Şüphe yok ki o, sizin için apaçık bir düşmandır. Facebook'ta Paylaş
143 (Allah Teâlâ) Sekiz çift (yarattı). Koyundan iki, keçiden de iki. De ki: «İki erkeği mi haram kıldı, yoksa iki dişiyi mi? Veya iki dişinin rahîmlerinin muhtevi olduklarını mı? Eğer siz doğru sözlü bulunmakta iseniz bana bir bilgi ile haber veriniz.» Facebook'ta Paylaş
144 Deveden de iki çift sığırdan da iki çift (yarattı). De ki: «İki erkeği mi haram kıldı, yoksa iki dişiyi mi? Yoksa iki dişinin rahîmlerinin muhtevi olduklarını mı? Yoksa siz Allah Teâlâ bununla size tavsiyede bulunduğu zaman hazırlar mı idiniz?» Artık nâsı bilmeksizin saptırmak için Allah Teâlâ´ya karşı yalan yere iftirada bulunan kimseden daha zalim kim vardır? Şüphe yok ki Allah Teâlâ zalimler gürûhunu hidâyete erdirmez. Facebook'ta Paylaş
145 De ki: «Bana vahyedilmiş olan da yiyecek bir kimseye yiyeceği haram kılınmış bir taam bulamıyorum. Meğer ki ölü veya akar kan veya domuz eti ki bu şüphesiz bir murdar şeydir veyahut bir fısk ki, üzerine Allah´tan başkasının ismi zikredilerek kesilmiş bulunur, maahaza her kim muzdar kalırsa tecavüz etmeksizin ve haddi aşmaksızın (bunlardan yiyebilir).» Çünkü senin Rabbin şüphe yok ki gafûrdur, rahîmdir. Facebook'ta Paylaş
146 Ve Yahudiler üzerine her tırnaklı olanı haram kıldık ve onlara sığırdan ve koyundan (çıkarılan) iç yağlarını da haram kıldık. Ancak bunların sırtlarına veya bağırsaklarına yapışkan olan veya bir kemikle karışan yağlar müstesna. Bunu onlara haddi tecavüz ettiklerı için bir ceza olarak yaptık. Ve şüphe yok ki Biz elbette sâdıklarız. Facebook'ta Paylaş
147 İmdi seni tekzîp ederlerse de ki: «Rabbiniz geniş bir rahmet sahibidir. Fakat onun ikâbı da günahkâr olan bir gürûhtan reddedilemez.» Facebook'ta Paylaş
148 Müşrik olanlar elbette diyeceklerdir ki: «Eğer Allah dilemiş olsa idi biz de şirke düşmezdik, babalarımız da. Ve ne de bir şeyi haram kılardık.» Onlardan evvelkiler de böyle tekzîpte bulunmuştu, nihâyet azabımızı tattılar. De ki: «Sizin yanınızda ilimden birşey var mı? Onu bize çıkarsanıza. Siz zandan başka bir şeye tâbi olmuyorsunuz ve siz ancak yalan yanlış tahminlerde bulunanlardan başka değilsiniz.» Facebook'ta Paylaş
149 De ki: «Hüccet-i bâliğa, Allah Teâlâ´ya mahsustur. Eğer o dileseydi elbette hepinizi hidâyete erdirirdi.» Facebook'ta Paylaş
150 De ki: «Haydi, ´Allah Teâlâ bunları muhakkak haram kıldı´ diye şehâdet edecek olan şahitlerinizi getiriniz.» Şayet onlar şehâdet ederlerse sen onlar ile beraber şehâdette bulunma ve âyetlerimizi tekzîp edenlerin ve ahirete inanmayanların hevâlarına tâbi olma. Ve onlar, başkalarını Rablerine denk tutarlar. Facebook'ta Paylaş
151 De ki: «Geliniz, Rabbinizin, üzerinize neleri haram kılmış olduğunu okuyayım: O´na hiçbir şeyi şerik koşmayınız, ve ana ile babaya iyilik ediniz. Ve çocuklarınızı yoksulluktan dolayı öldürmeyiniz. Sizi de onları da Biz merzûk kılarız. Ve fuhşiyata, onlardan alenî olana da, gizlice olana da yaklaşmayınız, ve Allah Teâlâ´nın haram kıldığı herhangi kimseyi de öldürmeyiniz, bihakkın olan müstesna. İşte bunlar ile size tavsiyede bulunmuştur. Tâ ki âkilâne düşünesiniz.» Facebook'ta Paylaş
152 Ve yetimin malına (rüştüne kadar) yaklaşmayınız, meğer ki, en güzel bir suretle ola. Ve ölçeği ve tartıyı adâlet üzere ifâ ediniz. Biz bir kimseyi halinin fevkinde birşey ile mükellef kılmayız ve söz söyleyeceğiniz zaman adâlette bulununuz, velev ki, karabet sahibi olsun. Ve Allah Teâlâ´nın ahdini yerine getiriniz. İşte size bunlar ile tavsiyede bulunmuştur. Umulur ki, düşünürsünüz, (nasihatyab olursunuz). Facebook'ta Paylaş
153 Ve şüphesiz ki, bu Benim müstakim yolumdur. Artık ona tâbi olunuz, başka yolları takib etmeyiniz. Sonra bunlar sizi Cenâb-ı Hakk´ın yolundan ayırır. İşte size bununla tavsiyede bulundu. Gerektir ki, siz sakınasınız. Facebook'ta Paylaş
154 Sonra Biz Mûsa´ya, ahkâmına güzelce riâyet edene, kitabı tamam bir veçh üzere ve herşeyi mufassalan bildirmek ve bir hidâyet ve rahmet olmak için verdik. Tâ ki Rablerinin huzuruna varacaklarına imân etsinler. Facebook'ta Paylaş
155 Ve bu bir kitaptır ki, bunu Biz indirdik, mübarektir. Artık O´na tâbi olunuz. Ve ittikada bulununuz, tâ ki rahmete eresiniz. Facebook'ta Paylaş
156 Demeyesiniz ki, «Kitap ancak bizden evvel iki tâifeye indirilmiştir ve biz onların kıraatinden şüphesiz ki gâfiller idik.» Facebook'ta Paylaş
157 Yahut demeyesiniz ki, «Eğer bize kitap indirilmiş olsa idi, elbette biz onlardan daha ziyâde hidâyete ermiş olurduk». İşte size Rabbinizden beyyine de geldi, hidâyet ve rahmet de. Artık Allah Teâlâ´nın âyetlerini tekzîp edenden ve ondan (yüz) çevirenden daha zalim kimdir? Biz âyetlerimizden iraz edenleri elbette böyle irazları sebebiyle azabın en kötüsü ile cezalandıracağızdır. Facebook'ta Paylaş
158 Onlar başka değil, kendilerine meleklerin gelmesini veya Rabbin gelmesini veya Rabbin bazı âyetlerinin gelmesini bekliyorlar. Rabbin bazı âyetlerinin geleceği gün evvelce imân etmemiş veya imânında bir hayır kazanmamış olan şahsa imân faide bahş olmaz. De ki: «Bekleyiniz, ve biz de şüphe yok ki bekleyicileriz.» Facebook'ta Paylaş
159 Şüphesiz o kimseler ki, dinlerini tefrikaya düşürdüler ve muhtelif fırkalara ayrıldılar. Sen hiçbir şeyde onlardan değilsin. Onların işleri ancak Allah´a aitir. Sonra onlara ne yapar olduklarını haber verecektir. Facebook'ta Paylaş
160 Her kim bir iyilik ile gelirse kendisi için onun on misli vardır. Ve her kim bir kötülük ile gelirse o ancak onun misli ile cezalandırılır. Ve onlar zulme uğramazlar. Facebook'ta Paylaş
161 De ki, «Şüphe yok ki Rabbim beni müstakim bir yola, dosdoğru bir dine, İbrahim´in Hanîf olan milliyetine hidâyet buyurdu. Ve o, müşriklerden olmuş değildi.» Facebook'ta Paylaş
162 De ki: «Benim namazım, ibadetlerim ve diriliğim ve ölümüm âlemlerin Rabbi olan Allah Teâlâ içindir.» Facebook'ta Paylaş
163 «O´nun bir ortağı yoktur. Ve ben bununla memur oldum ve ben müslümanların ilkiyim.» Facebook'ta Paylaş
164 De ki: «Ben Allah Teâlâ´dan başka bir Rab mı ararım ki, O herşeyin Rabbidir. Ve herkesin kazanacağı (günah) ancak kendi aleyhinedir. Ve hiçbir günahkâr nefis, başkasının günahını yüklenmez. Sonra dönüşünüz ancak Rabbinizedir. O zaman o Rabbiniz kendisinde ihtilâfa düşmüş olduğunuz şeyleri size haber verecektir.» Facebook'ta Paylaş
165 «Ve O, (o Hâlik-ı Zîşan)dır ki, sizi yeryüzünde halife kıldı. Ve bazınızı bazınızın üzerine derecelerce yükseltti, tâ ki sizi size verdiği şeylerde imtihana tâbi tutsun. Şüphe yok ki, senin Rabbin Seriu´l-İkâb´tır. Ve muhakkak ki, O gafûrdur, rahîmdir.» Facebook'ta Paylaş