إِنَّ مَا تُوعَدُونَ لَآتٍ ۖ وَمَا أَنْتُمْ بِمُعْجِزِينَ |
ARAPÇA LATİN |
İnne mâ tûadûne le âtin ve mâ entum bi mu’cizîn(mu’cizîne). |
|
DİYANET İŞLERİ |
Şüphesiz size va’dedilen şeyler mutlaka gelecektir. Siz bunun önüne geçemezsiniz. |
|
DİYANET VAKFI |
Size vadedilen mutlaka gelecektir; siz bunu önleyemezsiniz. |
|
ELMALILI SADE |
Size yapılan tehdit, kesinlikle başınıza gelecektir; siz onun önüne geçemezsiniz. |
|
ÖMER NASUHI BİLMEN |
Şüphe yok ki, vaad olunduğunuz şey elbette gelecektir. Ve siz onu bertaraf edebilecek değilsinizdir. |
|
FİZİLALİL KURAN |
Size va´dedilen akıbet kesinlikle yerine gelecektir. Siz onun önüne geçemezsiniz. |
|
ABDÜLBAKİ GÖLPINARLI |
Muhakkak size vaadedilen şeyler gelecek ve siz, olacak şeylerin önüne geçemezsiniz. |
|
İBN-İ KESİR |
Muhakkak size vaad olunan; yerine gelecektir. Siz, O´nu aciz kılacaklar değilsiniz. |
|
TEFHİMÜL KURAN |
Hiç şüphesiz, size vadedilen mutlaka gelecektir. Ve siz aciz bırakacak değilsiniz. |
|
BEKİR SADAK |
Size vadedilen, mutlaka yerine gelecektir; siz O´nu aciz kilamazsiniz. |
|
CELAL YILDIRIM |
Size va´dolunan elbette gelecektir ve siz (gelecek olan kazayı engelleyip Allah´ı) âciz kılacak değilsin izdir. |
|
HASAN BASRİ ÇANTAY |
Hakıykat, size (başınıza geleceği) va´d olunan şeyler elbette gelib çatacakdır. Siz, önüne geçebilecekler değilsiniz. |
|
ALİ FİKRİ YAVUZ |
Size edilen vaad (kıyametin kopması gibi şeyler) muhakkak başınıza gelecektir, siz onun önüne geçemezsiniz. |
|
ALİ BULAÇ |
Hiç şüphesiz, size vadedilen mutlaka gelecektir. Ve siz aciz bırakılacak değilsiniz. |
|