Saffat Suresi
 



AYET NO

MEAL

1 (1-2) (İbadet için) Saflar bağlayanlar hakkı için. (Fenalıklardan) Nehy ve men edenler hakkı için. Facebook'ta Paylaş
2 (1-2) (İbadet için) Saflar bağlayanlar hakkı için. (Fenalıklardan) Nehy ve men edenler hakkı için. Facebook'ta Paylaş
3 (3-4) Kur´an´ı tilâvet edenler hakkı için. Şüphe yok ki, sizin ilahınız birdir. Facebook'ta Paylaş
4 (3-4) Kur´an´ı tilâvet edenler hakkı için. Şüphe yok ki, sizin ilahınız birdir. Facebook'ta Paylaş
5 (O) göklerin ve yerin, bunların arasındakilerin Rabbidir ve maşrıkların Rabbidir. Facebook'ta Paylaş
6 (6-7) Muhakkak ki, Biz yakın olan göğü ziynet ile yıldızlar ile bezedik. Ve hem her isyankar şeytandan muhafaza ettik. Facebook'ta Paylaş
7 (6-7) Muhakkak ki, Biz yakın olan göğü ziynet ile yıldızlar ile bezedik. Ve hem her isyankar şeytandan muhafaza ettik. Facebook'ta Paylaş
8 Onlar en yüksek bir cemaati (sözlerine kulak vererek) dinleyemezler ve her taraftan kovulup atılırlar. Facebook'ta Paylaş
9 Bir uzaklaştırılma ile uzaklaştırılmış (olurlar) ve onlar için bir daimi azap da vardır. Facebook'ta Paylaş
10 Ancak bir çalıp çarpan müstesna. Ona da hemen bir parça ateş parçası ulaşıverir. Facebook'ta Paylaş
11 İmdi onlara soruver. Onlar mı yaradılışca daha kuvvetli, yoksa Bizim (sair) yaratmış olduklarımız mı? Şüphe yok ki, Biz onları yapışkan bir çamurdan yarattık. Facebook'ta Paylaş
12 (12-14) Evet. Sen taaccüp ettin. Onlar ise istihzâda bulunurlar. Ve onlara nasihat verildiği zaman, düşünüp nasihat kabul etmezler. Ve bir mûcize gördükleri vakit de onunla istihzâ eder dururlar. Facebook'ta Paylaş
13 (12-14) Evet. Sen taaccüp ettin. Onlar ise istihzâda bulunurlar. Ve onlara nasihat verildiği zaman, düşünüp nasihat kabul etmezler. Ve bir mûcize gördükleri vakit de onunla istihzâ eder dururlar. Facebook'ta Paylaş
14 (12-14) Evet. Sen taaccüp ettin. Onlar ise istihzâda bulunurlar. Ve onlara nasihat verildiği zaman, düşünüp nasihat kabul etmezler. Ve bir mûcize gördükleri vakit de onunla istihzâ eder dururlar. Facebook'ta Paylaş
15 (15-17) Ve dediler ki: «Bu, bir apaçık büyüden başka bir şey değildir. Ya bizler öldüğümüz ve bir toprak ve kemikler olduğumuz vakit mi, bizler mi muhakkak yeniden diriltilmiş olacağız? Yoksa bizim evvelki babalarımız da mı (öyle) diriltilecekler? Facebook'ta Paylaş
16 (15-17) Ve dediler ki: «Bu, bir apaçık büyüden başka bir şey değildir. Ya bizler öldüğümüz ve bir toprak ve kemikler olduğumuz vakit mi, bizler mi muhakkak yeniden diriltilmiş olacağız? Yoksa bizim evvelki babalarımız da mı (öyle) diriltilecekler? Facebook'ta Paylaş
17 (15-17) Ve dediler ki: «Bu, bir apaçık büyüden başka bir şey değildir. Ya bizler öldüğümüz ve bir toprak ve kemikler olduğumuz vakit mi, bizler mi muhakkak yeniden diriltilmiş olacağız? Yoksa bizim evvelki babalarımız da mı (öyle) diriltilecekler? Facebook'ta Paylaş
18 (18-21) De ki: «Evet. Ve sizler zeliller olarak haşrolunacaksınızdır.» Çünkü o bir sayhadan ibarettir, onlar o zaman hemen bakar dururlar. Ve derler ki: «Eyvah bizlere! İşte bu, ceza günü.» İşte bu, sizin o yalan sandığınız ayırmak günüdür. Facebook'ta Paylaş
19 (18-21) De ki: «Evet. Ve sizler zeliller olarak haşrolunacaksınızdır.» Çünkü o bir sayhadan ibarettir, onlar o zaman hemen bakar dururlar. Ve derler ki: «Eyvah bizlere! İşte bu, ceza günü.» İşte bu, sizin o yalan sandığınız ayırmak günüdür. Facebook'ta Paylaş
20 (18-21) De ki: «Evet. Ve sizler zeliller olarak haşrolunacaksınızdır.» Çünkü o bir sayhadan ibarettir, onlar o zaman hemen bakar dururlar. Ve derler ki: «Eyvah bizlere! İşte bu, ceza günü.» İşte bu, sizin o yalan sandığınız ayırmak günüdür. Facebook'ta Paylaş
21 (18-21) De ki: «Evet. Ve sizler zeliller olarak haşrolunacaksınızdır.» Çünkü o bir sayhadan ibarettir, onlar o zaman hemen bakar dururlar. Ve derler ki: «Eyvah bizlere! İşte bu, ceza günü.» İşte bu, sizin o yalan sandığınız ayırmak günüdür. Facebook'ta Paylaş
22 (22-24) Toplayınız mahşere o zulmetmiş kimseleri ve onların eşlerini ve kendilerine taptıkları şeyleri. Allah´ın gayrı. Artık onlara cehennem yolunu bildiriniz. Ve onları tevkif ediniz. Şüphe yok ki, onlar sorguya çekilecek kimselerdir. Facebook'ta Paylaş
23 (22-24) Toplayınız mahşere o zulmetmiş kimseleri ve onların eşlerini ve kendilerine taptıkları şeyleri. Allah´ın gayrı. Artık onlara cehennem yolunu bildiriniz. Ve onları tevkif ediniz. Şüphe yok ki, onlar sorguya çekilecek kimselerdir. Facebook'ta Paylaş
24 (22-24) Toplayınız mahşere o zulmetmiş kimseleri ve onların eşlerini ve kendilerine taptıkları şeyleri. Allah´ın gayrı. Artık onlara cehennem yolunu bildiriniz. Ve onları tevkif ediniz. Şüphe yok ki, onlar sorguya çekilecek kimselerdir. Facebook'ta Paylaş
25 (Ve onlara denilecektir ki) «Sizin için ne oldu ki birbirinize yardım edemiyorsunuz?» Facebook'ta Paylaş
26 (26-27) Hayır. Bugün onlar (zelilâne bir halde) teslimiyette bulunmuş kimselerdir. Ve onların bazıları bazılarına yönelerek muhasemede bulunurlar. Facebook'ta Paylaş
27 (26-27) Hayır. Bugün onlar (zelilâne bir halde) teslimiyette bulunmuş kimselerdir. Ve onların bazıları bazılarına yönelerek muhasemede bulunurlar. Facebook'ta Paylaş
28 (Tâbi olanlar) Derler ki: «Şüphe yok, siz bize sağdan gelir olmuştunuz.» Facebook'ta Paylaş
29 Metbû bulunanlar da derler ki: «Hayır. Siz mü´min kimse olmuş değildiniz.» Facebook'ta Paylaş
30 «Bizim için sizin üzerinizde bir saltanat bulunmuş değildik. Belki siz sapıtmışlar olan bir kavim olmuş idiniz.» Facebook'ta Paylaş
31 «Artık hepimizin üzerine Rabbimizin sözü tahakkuk etti. Şüphe yok ki bizler, elbette (azabı) tadıcı kimseleriz.» Facebook'ta Paylaş
32 «Evet. Biz sizi sapıttırdık, muhakkak ki, biz de sapıklığa düşmüş kimseler idik.» Facebook'ta Paylaş
33 Şüphesiz ki onlar o gün azapta ortak kimselerdir. Facebook'ta Paylaş
34 (34-35) Biz muhakkak ki, günahkârlara böyle yaparız. Şüphe yok ki onlara, «Allah´tan başka ilâh yoktur,» denildiği vakit tekebbürde bulunurlar. Facebook'ta Paylaş
35 (34-35) Biz muhakkak ki, günahkârlara böyle yaparız. Şüphe yok ki onlara, «Allah´tan başka ilâh yoktur,» denildiği vakit tekebbürde bulunurlar. Facebook'ta Paylaş
36 Ve derler ki: «Mecnun bir şair için kendi ilâhlarımızı biz mi terkedeceğiz?» Facebook'ta Paylaş
37 Hayır. O hak ile geldi ve peygamberleri tasdik etti. Facebook'ta Paylaş
38 (38-39) Şüphe yok ki, siz elbette o pek acıklı azabı tadıcılarsınız. Ve siz, başka şeyle değil, ancak yapar olduğunuz şeyler ile (cezalandırılacaksınız). Facebook'ta Paylaş
39 (38-39) Şüphe yok ki, siz elbette o pek acıklı azabı tadıcılarsınız. Ve siz, başka şeyle değil, ancak yapar olduğunuz şeyler ile (cezalandırılacaksınız). Facebook'ta Paylaş
40 (40-42) Allah´ın ihlâsa erdirilmiş olan kulları müstesna. Onlar var ya, onlar için malûm rızk vardır. (Her nevi) Meyveler (vardır) ve onlar ikrâm olunmuşlardır. Facebook'ta Paylaş
41 (40-42) Allah´ın ihlâsa erdirilmiş olan kulları müstesna. Onlar var ya, onlar için malûm rızk vardır. (Her nevi) Meyveler (vardır) ve onlar ikrâm olunmuşlardır. Facebook'ta Paylaş
42 (40-42) Allah´ın ihlâsa erdirilmiş olan kulları müstesna. Onlar var ya, onlar için malûm rızk vardır. (Her nevi) Meyveler (vardır) ve onlar ikrâm olunmuşlardır. Facebook'ta Paylaş
43 (43-46) Naîm cennetlerde. Birbirleriyle karşı karşıya tahtlar üzerinde. Onların üzerlerine ırmaktan bir bardak ile dolaşılır. Bembeyaz, içenler için lezzetli. Facebook'ta Paylaş
44 (43-46) Naîm cennetlerde. Birbirleriyle karşı karşıya tahtlar üzerinde. Onların üzerlerine ırmaktan bir bardak ile dolaşılır. Bembeyaz, içenler için lezzetli. Facebook'ta Paylaş
45 (43-46) Naîm cennetlerde. Birbirleriyle karşı karşıya tahtlar üzerinde. Onların üzerlerine ırmaktan bir bardak ile dolaşılır. Bembeyaz, içenler için lezzetli. Facebook'ta Paylaş
46 (43-46) Naîm cennetlerde. Birbirleriyle karşı karşıya tahtlar üzerinde. Onların üzerlerine ırmaktan bir bardak ile dolaşılır. Bembeyaz, içenler için lezzetli. Facebook'ta Paylaş
47 (47-49) Kendisinde ne bir gâile vardır ve ne de onlar ondan sarhoş olacaklardır. Ve onların yanlarında irice gözlü, nazarlarını (kendilerine) tahsis etmiş zevceler de vardır. Sanki onlar, kapalı yumurtalardır. Facebook'ta Paylaş
48 (47-49) Kendisinde ne bir gâile vardır ve ne de onlar ondan sarhoş olacaklardır. Ve onların yanlarında irice gözlü, nazarlarını (kendilerine) tahsis etmiş zevceler de vardır. Sanki onlar, kapalı yumurtalardır. Facebook'ta Paylaş
49 (47-49) Kendisinde ne bir gâile vardır ve ne de onlar ondan sarhoş olacaklardır. Ve onların yanlarında irice gözlü, nazarlarını (kendilerine) tahsis etmiş zevceler de vardır. Sanki onlar, kapalı yumurtalardır. Facebook'ta Paylaş
50 (50-51) Onların (o ehl-i cennetin) bazıları bazılarına karşı teveccüh ederek soruşturmaya başlarlar. Onlardan birisi der ki: «Benim (dünyada iken) muhakkak bir arkadaşım var idi.» Facebook'ta Paylaş
51 (50-51) Onların (o ehl-i cennetin) bazıları bazılarına karşı teveccüh ederek soruşturmaya başlarlar. Onlardan birisi der ki: «Benim (dünyada iken) muhakkak bir arkadaşım var idi.» Facebook'ta Paylaş
52 Derdi ki: «Sen de hakikaten tasdik edenlerden misin?» Facebook'ta Paylaş
53 «Biz öldüğümüz ve biz toprak ve kemikler olduğumuz vakit mi, hakikaten biz mi tekrar hayat bulup cezalandırılanlar (olacağız?)». Facebook'ta Paylaş
54 Dedi ki: Siz (onun halinden) haberdar olmak ister misiniz? Facebook'ta Paylaş
55 Derken kendisi bakar, onu (O arkadaşını) cehennemin ortasında görür. Facebook'ta Paylaş
56 Der ki: «Vallahi sen az kaldı elbette beni helâk edecek idin.» Facebook'ta Paylaş
57 «Ve eğer Rabbimin nîmeti olmasa idi, elbette ki, ben de (bu cehennemde) hazır bulundurulmuşlardan olacak idim.» Facebook'ta Paylaş
58 (O cennetteki zât diyecektir ki) «Değil mi biz (artık) ölüler olmayacağız?» Facebook'ta Paylaş
59 «İlk ölümümüz müstesna ve biz azap görücüler de olmayacağız değil mi?» Facebook'ta Paylaş
60 Şüphe yok ki, bu, elbette en büyük bir kurtuluştur. Facebook'ta Paylaş
61 İşte çalışanlar, bunun misli için çalışıversinler. Facebook'ta Paylaş
62 Nasıl, bu mu bir ziyafet taamı olarak hayırlı, yoksa zakkum ağacı mı? Facebook'ta Paylaş
63 Şüphe yok ki, Biz onu (O ağacı) zalimler için bir mihnet kıldık. Facebook'ta Paylaş
64 Muhakkak o bir ağaçtır ki, cehennemin çukurunda (meydana) çıkar. Facebook'ta Paylaş
65 Onun meyvesi sanki şeytanların başlarıdır. Facebook'ta Paylaş
66 Artık şüphe yok ki onlar, ondan elbette yiyicilerdir ve ondan karınlarını dolduruculardır. Facebook'ta Paylaş
67 Sonra muhakkak ki, onlar için onun üzerine elbette pek kaynamış bir su da vardır. Facebook'ta Paylaş
68 Şüphe yok ki, nihâyet onların olup gidecekleri yer cehennemdir. Facebook'ta Paylaş
69 (69-71) Muhakkak ki, onlar atalarını sapık kimseler buldular. İmdi onlar, atalarının izleri üzerine koşturuluyorlar. Andolsun ki, onlardan evvelkilerin ekserisi de sapıtmış idi. Facebook'ta Paylaş
70 (69-71) Muhakkak ki, onlar atalarını sapık kimseler buldular. İmdi onlar, atalarının izleri üzerine koşturuluyorlar. Andolsun ki, onlardan evvelkilerin ekserisi de sapıtmış idi. Facebook'ta Paylaş
71 (69-71) Muhakkak ki, onlar atalarını sapık kimseler buldular. İmdi onlar, atalarının izleri üzerine koşturuluyorlar. Andolsun ki, onlardan evvelkilerin ekserisi de sapıtmış idi. Facebook'ta Paylaş
72 (72-74) Yemin olsun ki, onların içinde korkutucular göndermiş idik. Artık bak, o korkutulmuş olanların akibetleri nasıl oluverdi? Allah´ın ihlâsa erdirilmiş olan kulları müstesna. Facebook'ta Paylaş
73 (72-74) Yemin olsun ki, onların içinde korkutucular göndermiş idik. Artık bak, o korkutulmuş olanların akibetleri nasıl oluverdi? Allah´ın ihlâsa erdirilmiş olan kulları müstesna. Facebook'ta Paylaş
74 (72-74) Yemin olsun ki, onların içinde korkutucular göndermiş idik. Artık bak, o korkutulmuş olanların akibetleri nasıl oluverdi? Allah´ın ihlâsa erdirilmiş olan kulları müstesna. Facebook'ta Paylaş
75 Celâlim hakkı için Nûh Bize nidâ etmişti. Artık Biz ne güzel icabet edenler (olduk). Facebook'ta Paylaş
76 Ve O´nu ve ehlini o pek büyük gamdan kurtardık. Facebook'ta Paylaş
77 Ve onun zürriyetini (evet onları) payidârlar kıldık. Facebook'ta Paylaş
78 Ve onun üzerine sonra gelenler arasında (bir zikr-i cemîl) bıraktık. Facebook'ta Paylaş
79 (79-80) Selâm Nûh´a, bütün âlemler içinde. İşte şüphe yok, Biz muhsin olanları böylece mükâfaata nâil kılarız. Facebook'ta Paylaş
80 (79-80) Selâm Nûh´a, bütün âlemler içinde. İşte şüphe yok, Biz muhsin olanları böylece mükâfaata nâil kılarız. Facebook'ta Paylaş
81 (81-82) Muhakkak o, Bizim mü´min olan kullarımızdan idi. Sonra ötekilerini sulara gark ettik. Facebook'ta Paylaş
82 (81-82) Muhakkak o, Bizim mü´min olan kullarımızdan idi. Sonra ötekilerini sulara gark ettik. Facebook'ta Paylaş
83 Şüphe yok ki, İbrahim de O´nun izinden gidenlerdendir. Facebook'ta Paylaş
84 (84-85) Çünkü o, Rabbine tertemiz bir yürekle geldi. O vakit babasına ve kavmine dedi: «Siz nelere ibadet edersiniz?» Facebook'ta Paylaş
85 (84-85) Çünkü o, Rabbine tertemiz bir yürekle geldi. O vakit babasına ve kavmine dedi: «Siz nelere ibadet edersiniz?» Facebook'ta Paylaş
86 «Bir iftira olarak mı Allah´tan başka ilâhlar diliyorsunuz?» Facebook'ta Paylaş
87 «İmdi âlemlerin Rabbine âit zannınız neden ibarettir?» Facebook'ta Paylaş
88 (88-89) Derken yıldızlara bir bakışla baktı. Sonra dedi ki: «Şüphe yok, ben hastayım.» Facebook'ta Paylaş
89 (88-89) Derken yıldızlara bir bakışla baktı. Sonra dedi ki: «Şüphe yok, ben hastayım.» Facebook'ta Paylaş
90 Hemen ondan arkalarını çevirmişler olarak uzaklaştılar. Facebook'ta Paylaş
91 Artık onların putlarına gitti de (istihzâ tarikiyle) dedi ki: «Yemek yemez misiniz?» Facebook'ta Paylaş
92 «Size ne oluyor ki, konuşamıyorsunuz?» Facebook'ta Paylaş
93 Ve onların üzerine gizlice vararak eliyle bir vuruş vuruverdi. Facebook'ta Paylaş
94 (94-96) Bunun üzerine koşar oldukları halde ona yöneldiler. Dedi ki: «Kendi yontar olduğunuz şeye mi taparsınız?» «Halbuki Allah sizi ve yaptığınız şeyi yaratmıştır.» Facebook'ta Paylaş
95 (94-96) Bunun üzerine koşar oldukları halde ona yöneldiler. Dedi ki: «Kendi yontar olduğunuz şeye mi taparsınız?» «Halbuki Allah sizi ve yaptığınız şeyi yaratmıştır.» Facebook'ta Paylaş
96 (94-96) Bunun üzerine koşar oldukları halde ona yöneldiler. Dedi ki: «Kendi yontar olduğunuz şeye mi taparsınız?» «Halbuki Allah sizi ve yaptığınız şeyi yaratmıştır.» Facebook'ta Paylaş
97 Dediler ki: «Bunun için bir bina yapınız da bunu bir ateş içinde bırakınız.» Facebook'ta Paylaş
98 Onun için böyle bir hile dilediler. Artık Biz de onları pek sefil kimseler kıldık. Facebook'ta Paylaş
99 Ve dedi ki: «Şüphe yok ben Rabbime gidiciyim, elbette beni doğru yola iletir.» Facebook'ta Paylaş
100 (100-101) «Yarabbi! Bana sâlihlerden (bir çocuk) ihsan buyur.» Biz de onu pek yumuşak tâbiatlı bir oğul ile müjdeledik. Facebook'ta Paylaş
101 (100-101) «Yarabbi! Bana sâlihlerden (bir çocuk) ihsan buyur.» Biz de onu pek yumuşak tâbiatlı bir oğul ile müjdeledik. Facebook'ta Paylaş
102 Vaktâ ki, onunla beraber yürümek çağına yetişti. Dedi: «Oğulcağızım! Ben, şüphe yok rüyâda görüyorum ki, muhakkak seni boğazlıyorum. Artık bak, sen ne görürsün.» Dedi: «Ey babacığım! Emrolunduğun şeyi yap. İnşaallah beni sabredenlerden bulacaksın.» Facebook'ta Paylaş
103 Vaktâ ki, ikisi de inkiyâd ettiler ve O´nu alnının bir yanı üzerine yatırdı. Facebook'ta Paylaş
104 Ve O´na: «Ya İbrahim!» diye nidâ ettik ki, Facebook'ta Paylaş
105 «Sen muhakkak rüyâyı tasdik ettin. Biz böylece muhakkak muhsinleri mükâfaatlandırırız.» Facebook'ta Paylaş
106 Şüphe yok ki bu, elbette apaçık bir imtihandır. Facebook'ta Paylaş
107 Ve O´na bir büyük kurbanlık bedel verdik. Facebook'ta Paylaş
108 (108-109) Ve sonrakilerin arasında O´na karşı (bir güzel sena) bıraktık. İbrahim üzerine selâm olsun. Facebook'ta Paylaş
109 (108-109) Ve sonrakilerin arasında O´na karşı (bir güzel sena) bıraktık. İbrahim üzerine selâm olsun. Facebook'ta Paylaş
110 İşte muhsin olanları böylece mükâfaatlandırırız. Facebook'ta Paylaş
111 Şüphe yok ki, o mü´min olan kullarımızdandır. Facebook'ta Paylaş
112 Ve O´nu sâlihlerden bir peygamber olmak üzere İshak ile de müjdeledik. Facebook'ta Paylaş
113 Ve onun üzerine ve İshak üzerine bereketler verdik ve ikisinin zürriyetinden muhsin olan da vardır ve nefsine apaçık zulmeden de. Facebook'ta Paylaş
114 (114-115) Andolsun ki, Mûsa ve Harun üzerine de ihsanda bulunduk. Ve ikisini de ve kavimlerini de pek büyük bir gamdan kurtardık. Facebook'ta Paylaş
115 (114-115) Andolsun ki, Mûsa ve Harun üzerine de ihsanda bulunduk. Ve ikisini de ve kavimlerini de pek büyük bir gamdan kurtardık. Facebook'ta Paylaş
116 Ve onlara yardım ettik. Artık galip olanlar onlar oldular. Facebook'ta Paylaş
117 (117-118) Ve ikisine de o açıkça bildiren kitabı verdik. Ve ikisini de dosdoğru yola sevkettik. Facebook'ta Paylaş
118 (117-118) Ve ikisine de o açıkça bildiren kitabı verdik. Ve ikisini de dosdoğru yola sevkettik. Facebook'ta Paylaş
119 Ve sonrakiler arasında da onlar için güzel bir sena bıraktık. Facebook'ta Paylaş
120 Mûsa ve Harun üzerine (bizden) selâm olsun. Facebook'ta Paylaş
121 Şüphe yok ki Biz, muhsin olanları böylece mükâfaatlandırırız. Facebook'ta Paylaş
122 Muhakkak ki, ikisi de Bizim mü´minler olan kullarımızdandır. Facebook'ta Paylaş
123 Ve şüphe yok ki, İlyas da gönderilmiş (peygamber)lerdendir. Facebook'ta Paylaş
124 O vakit, kavmine demişti ki: «Siz korkmaz mısınız?» Facebook'ta Paylaş
125 «Ba´l´e mi tapınırsınız? Ve Hâlikların en güzeline (ibadeti) terk mi edersiniz?» Facebook'ta Paylaş
126 «Sizin de Rabbiniz ve evvelki atalarınızın da Rabbi olan Allah´a (ibadeti mi terkeylersiniz?)» Facebook'ta Paylaş
127 O vakit O´nu tekzîp ettiler. Artık onlar da elbette, (azaba) ihzar edilmişlerdir. Facebook'ta Paylaş
128 Allah´ın ihlâsa erdirilmiş kulları müstesna. Facebook'ta Paylaş
129 Ve O´na sonrakiler arasında (bir zikr-i cemîl) terkettik. Facebook'ta Paylaş
130 İlyas´ın üzerine selâm olsun. Facebook'ta Paylaş
131 Muhakkak ki, Biz muhsin olanları mükâfaatlandırırız. Facebook'ta Paylaş
132 Şüphe yok O, Bizim mü´minler olan kullarımızdandır. Facebook'ta Paylaş
133 (133-134) Ve muhakkak, Lût da elbette gönderilmiş peygamberlerdendir. O vakit O´nu ve ehlini necâta erdirdik. Facebook'ta Paylaş
134 (133-134) Ve muhakkak, Lût da elbette gönderilmiş peygamberlerdendir. O vakit O´nu ve ehlini necâta erdirdik. Facebook'ta Paylaş
135 Azap içinde kalanlar arasındaki bir kocakarı müstesna. Facebook'ta Paylaş
136 (136-137) Sonra diğerlerini de helâk ediverdik. Ve şüphe yok ki, siz elbette onların üzerlerine sabahleyin uğrarsınız. Facebook'ta Paylaş
137 (136-137) Sonra diğerlerini de helâk ediverdik. Ve şüphe yok ki, siz elbette onların üzerlerine sabahleyin uğrarsınız. Facebook'ta Paylaş
138 Ve geceleyin de. Siz âkilâne düşünmeyecek misiniz? Facebook'ta Paylaş
139 (139-140) Ve şüphe yok ki, Yûnus da elbette gönderilmiş peygamberlerdendir. Vaktâ ki O, dolu bir gemiye kaçmıştı. Facebook'ta Paylaş
140 (139-140) Ve şüphe yok ki, Yûnus da elbette gönderilmiş peygamberlerdendir. Vaktâ ki O, dolu bir gemiye kaçmıştı. Facebook'ta Paylaş
141 Derken kur´a çekmiş de, mağlup olanlardan olmuştu. Facebook'ta Paylaş
142 Artık o melâmet eder (nefsini kınar) bir halde iken O´nu balık yutuverdi. Facebook'ta Paylaş
143 (143-144) Eğer o çokça tesbih edenlerden olmasa idi, elbette ki, onun karnında, tekrar dirilecekleri güne kadar kalırdı. Facebook'ta Paylaş
144 (143-144) Eğer o çokça tesbih edenlerden olmasa idi, elbette ki, onun karnında, tekrar dirilecekleri güne kadar kalırdı. Facebook'ta Paylaş
145 (145-146) Artık O´nu kendisi hasta olduğu halde bir açık yere atıverdik. Ve O´nun üzerine kabak nev´inden bir ağaç bitirdik. Facebook'ta Paylaş
146 (145-146) Artık O´nu kendisi hasta olduğu halde bir açık yere atıverdik. Ve O´nun üzerine kabak nev´inden bir ağaç bitirdik. Facebook'ta Paylaş
147 (147-148) Ve O´nu yüz bin ve daha artar olana (böyle bir kavme peygamber) gönderdik. Nihâyet imân ettiler, artık onları bir müddete kadar geçindirdik (faidelendirdik). Facebook'ta Paylaş
148 (147-148) Ve O´nu yüz bin ve daha artar olana (böyle bir kavme peygamber) gönderdik. Nihâyet imân ettiler, artık onları bir müddete kadar geçindirdik (faidelendirdik). Facebook'ta Paylaş
149 (149-150) Şimdi onlara sor, «Rabbin için kızlar ve onlar içinse oğullar mı var? Yoksa melekleri dişiler olarak mı yarattık? Onlar da şahitler mi idiler?» Facebook'ta Paylaş
150 (149-150) Şimdi onlara sor, «Rabbin için kızlar ve onlar içinse oğullar mı var? Yoksa melekleri dişiler olarak mı yarattık? Onlar da şahitler mi idiler?» Facebook'ta Paylaş
151 (151-152) Agâh ol, şüphe yok ki, onlar iftiralarından dolayı elbette derler ki; «Allah doğurdu!» Ve şüphe yok ki, onlar elbette yalancı kimselerdir. Facebook'ta Paylaş
152 (151-152) Agâh ol, şüphe yok ki, onlar iftiralarından dolayı elbette derler ki; «Allah doğurdu!» Ve şüphe yok ki, onlar elbette yalancı kimselerdir. Facebook'ta Paylaş
153 Kızları oğullar üzerine tercih mi etmiş? Facebook'ta Paylaş
154 «Size ne oluyor? Nasıl hükmediyorsunuz?» Facebook'ta Paylaş
155 «Hiç düşünüvermez misiniz?» Facebook'ta Paylaş
156 «Yoksa sizin için apaçık bir hüccet mi var?» Facebook'ta Paylaş
157 «Haydi, eğer siz sâdıklar iseniz kitabınızı getiriveriniz.» Facebook'ta Paylaş
158 Ve bir de O´nunla cinler arasında bir neseb (iddiasında) bulundular. Andolsun ki, cinler bilmişlerdir ki, elbette onlar (cehenneme) ihzar edilmiş kimselerdir. Facebook'ta Paylaş
159 Allah Teâlâ, onların tavsif ettiklerinden münezzehtir. Facebook'ta Paylaş
160 Allah´ın ihlâsa nâil buyurmuş olduğu kulları müstesna. (onlar böyle bir tavsifte bulunmazlar). Facebook'ta Paylaş
161 (161-162) Artık şüphe yok ki, siz ve ibadet ettiğiniz şeyler O´na karşı (kimseyi) fitneye düşürücüler değilsinizdir. Facebook'ta Paylaş
162 (161-162) Artık şüphe yok ki, siz ve ibadet ettiğiniz şeyler O´na karşı (kimseyi) fitneye düşürücüler değilsinizdir. Facebook'ta Paylaş
163 Ancak (kendisini) cehenneme saldıran kimse müstesna. Facebook'ta Paylaş
164 Ve bizden ise bir kimse yoktur ki, illâ onun için bir malum makam vardır. Facebook'ta Paylaş
165 (165-166) Ve şüphe yok ki, bizleriz, elbette bizleriz, o saf beste olanlar. Ve muhakkak ki, bizleriz, o tesbih ediciler. Facebook'ta Paylaş
166 (165-166) Ve şüphe yok ki, bizleriz, elbette bizleriz, o saf beste olanlar. Ve muhakkak ki, bizleriz, o tesbih ediciler. Facebook'ta Paylaş
167 (167-169) Ve elbette ki, (kâfirler, evvelce) diyorlardı ki: «Eğer bizim yanımızda evvelkilerden bir kitap bulunmuş olsa idi. Elbette ki, biz Allah´ın ihlâsa nâil olmuş kullarından olur idik.» Facebook'ta Paylaş
168 (167-169) Ve elbette ki, (kâfirler, evvelce) diyorlardı ki: «Eğer bizim yanımızda evvelkilerden bir kitap bulunmuş olsa idi. Elbette ki, biz Allah´ın ihlâsa nâil olmuş kullarından olur idik.» Facebook'ta Paylaş
169 (167-169) Ve elbette ki, (kâfirler, evvelce) diyorlardı ki: «Eğer bizim yanımızda evvelkilerden bir kitap bulunmuş olsa idi. Elbette ki, biz Allah´ın ihlâsa nâil olmuş kullarından olur idik.» Facebook'ta Paylaş
170 (170-171) Fakat şimdi O´nu inkar ettiler. Artık ileride bileceklerdir. Celâlim hakkı için (peygamber) gönderilmiş kullarım için Bizim bir sözümüz geçmiştir. Facebook'ta Paylaş
171 (170-171) Fakat şimdi O´nu inkar ettiler. Artık ileride bileceklerdir. Celâlim hakkı için (peygamber) gönderilmiş kullarım için Bizim bir sözümüz geçmiştir. Facebook'ta Paylaş
172 (172-173) Şüphe yok ki, onlar elbette nusrete nâil olanlar onlardır. Ve muhakkak ki, Bizim ordumuz, elbette galipler olanlar onlardır. Facebook'ta Paylaş
173 (172-173) Şüphe yok ki, onlar elbette nusrete nâil olanlar onlardır. Ve muhakkak ki, Bizim ordumuz, elbette galipler olanlar onlardır. Facebook'ta Paylaş
174 (174-176) Artık sen, onlardan (O muhaliflerden) bir zamana kadar yüz çevir. Ve onlara bak! Elbette ki, yakında göreceklerdir. Ya Bizim azabımızı mı alelacele istiyorlar? Facebook'ta Paylaş
175 (174-176) Artık sen, onlardan (O muhaliflerden) bir zamana kadar yüz çevir. Ve onlara bak! Elbette ki, yakında göreceklerdir. Ya Bizim azabımızı mı alelacele istiyorlar? Facebook'ta Paylaş
176 (174-176) Artık sen, onlardan (O muhaliflerden) bir zamana kadar yüz çevir. Ve onlara bak! Elbette ki, yakında göreceklerdir. Ya Bizim azabımızı mı alelacele istiyorlar? Facebook'ta Paylaş
177 (177-179) Fakat onların sahasına indiği vakit artık korkutulmuş olanların sabahı ne kadar fenadır. Ve onlardan bir zamana kadar yüz çevir. Ve gör. Onlar da yakında göreceklerdir. Facebook'ta Paylaş
178 (177-179) Fakat onların sahasına indiği vakit artık korkutulmuş olanların sabahı ne kadar fenadır. Ve onlardan bir zamana kadar yüz çevir. Ve gör. Onlar da yakında göreceklerdir. Facebook'ta Paylaş
179 (177-179) Fakat onların sahasına indiği vakit artık korkutulmuş olanların sabahı ne kadar fenadır. Ve onlardan bir zamana kadar yüz çevir. Ve gör. Onlar da yakında göreceklerdir. Facebook'ta Paylaş
180 (180-182) Rabbin, o izzet sahibi, onların tavsif ettiklerinden münezzehtir. Ve selâm peygamberlerin üzerinedir. Ve hamd, âlemlerin Rabbi olan Allah içindir. Facebook'ta Paylaş
181 (180-182) Rabbin, o izzet sahibi, onların tavsif ettiklerinden münezzehtir. Ve selâm peygamberlerin üzerinedir. Ve hamd, âlemlerin Rabbi olan Allah içindir. Facebook'ta Paylaş
182 (180-182) Rabbin, o izzet sahibi, onların tavsif ettiklerinden münezzehtir. Ve selâm peygamberlerin üzerinedir. Ve hamd, âlemlerin Rabbi olan Allah içindir. Facebook'ta Paylaş