فَآمَنُوا فَمَتَّعْنَاهُمْ إِلَىٰ حِينٍ |
ARAPÇA LATİN |
Fe âmenû fe metta’nâhum ilâ hîn(hînin). |
|
DİYANET İŞLERİ |
Nihayet onlar iman ettiler. Biz de onları bir süreye kadar geçindirdik. |
|
DİYANET VAKFI |
Sonunda ona iman ettiler, bunun üzerine biz de onları bir süreye kadar yaşattık. |
|
ELMALILI SADE |
O zaman iman ettiler de onları bir zamana kadar yararlandırdık. |
|
ÖMER NASUHI BİLMEN |
(147-148) Ve O´nu yüz bin ve daha artar olana (böyle bir kavme peygamber) gönderdik. Nihâyet imân ettiler, artık onları bir müddete kadar geçindirdik (faidelendirdik). |
|
FİZİLALİL KURAN |
İnandılar, biz de onları belli bir süreye kadar geçindirdik. |
|
ABDÜLBAKİ GÖLPINARLI |
Derken inandılar da onları muayyen bir zamana dek yaşattık, geçindirdik. |
|
İBN-İ KESİR |
Nihayet ona inandılar, Biz de onları bir süreye kadar geçindirdik. |
|
TEFHİMÜL KURAN |
Sonunda ona iman ettiler, biz de onları bir süreye kadar yararlandırdık. |
|
BEKİR SADAK |
Sonunda ona inandilar, bunun uzerine Biz de onlari bir sureye kadar gecindirdik. |
|
CELAL YILDIRIM |
Onlar da artık Ona imân ettiler. Bu sebeple biz de onları bir süreye kadar yararlandırıp geçindirdik. |
|
HASAN BASRİ ÇANTAY |
Nihayet ona îman etdiler de kendilerini bir zamana kadar geçindirdik. |
|
ALİ FİKRİ YAVUZ |
Nihayet (Yunus peygamberin gaybubetinde azab gören kavmi) ona iman ettiler de onları ömürlerinin sonuna kadar geçindirdik. |
|
ALİ BULAÇ |
Sonunda ona iman ettiler, Biz de onları bir süreye kadar yararlandırdık. |
|