وَفَاكِهَةٍ كَثِيرَةٍ |
ARAPÇA LATİN |
Ve fâkihetin kesîrah(kesîretin) |
|
DİYANET İŞLERİ |
(28-34) (Onlar), dikensiz sidir ağaçları ve meyveleri küme küme dizili muz ağaçları altında, yayılmış sürekli bir gölgede, çağlayan bir su başında, tükenmeyen ve yasaklanmayan çok çeşitli meyveler içinde ve yüksek döşekler üzerindedirler. |
|
DİYANET VAKFI |
(32-33) Tükenmeyen ve yasaklanmayan, sayısız meyveler içindedirler; |
|
ELMALILI SADE |
bir çok meyve, |
|
ÖMER NASUHI BİLMEN |
(31-32) Ve çağlayıp akar bir su (başında)dırlar. Ve pek çok meyveli bir yerdedirler. |
|
FİZİLALİL KURAN |
Bol meyvalar yanında, |
|
ABDÜLBAKİ GÖLPINARLI |
Ve birçok meyveler. |
|
İBN-İ KESİR |
Bir çok meyve, |
|
TEFHİMÜL KURAN |
Ve (daha) birçok meyveler arasında, |
|
BEKİR SADAK |
(28-34) Onlar dikensiz sedir agaclari, salkimlari sarkmis muz agaclari, uzamis golge altinda, caglayarak akan sular kenarlarinda; bitip tukenmeyen ve yasak da edilmeyen bol meyveler arasinda; yuksek dosekler uzerindedirler. |
|
CELAL YILDIRIM |
(32-33) Eksilmeyen, sonu gelmeyen, alıkonmayan birçok meyvalar arasında ; |
|
HASAN BASRİ ÇANTAY |
(32-33) (hiçbir zaman) kesil (ib tüken) meyen, yasak da edilmeyen birçok (cinsde) meyve (ler) arasında, |
|
ALİ FİKRİ YAVUZ |
(32-33) Ve tükenmeyen, yenmesi yasaklanmıyan birçok meyveler arasında, |
|
ALİ BULAÇ |
Ve (daha) birçok meyveler arasında, |
|