فِي سِدْرٍ مَخْضُودٍ |
ARAPÇA LATİN |
Fî sidrin mahdûd(mahdûdin). |
|
DİYANET İŞLERİ |
(28-34) (Onlar), dikensiz sidir ağaçları ve meyveleri küme küme dizili muz ağaçları altında, yayılmış sürekli bir gölgede, çağlayan bir su başında, tükenmeyen ve yasaklanmayan çok çeşitli meyveler içinde ve yüksek döşekler üzerindedirler. |
|
DİYANET VAKFI |
Düzgün kiraz ağacı, |
|
ELMALILI SADE |
Dalbastı kirazlar, |
|
ÖMER NASUHI BİLMEN |
(27-28) Ashâb-ı Yemîn ise, nedir Ashâb-ı Yemîn? Dikensiz kiraz ağaçları (altında)dırlar. |
|
FİZİLALİL KURAN |
Onlar dikensiz sedir ağaçları, |
|
ABDÜLBAKİ GÖLPINARLI |
Dikensiz sedir ağaçlarıyla. |
|
İBN-İ KESİR |
Dikensiz kiraz, |
|
TEFHİMÜL KURAN |
Yüklü dalları bükülmüş kiraz (ağaçları), |
|
BEKİR SADAK |
(28-34) Onlar dikensiz sedir agaclari, salkimlari sarkmis muz agaclari, uzamis golge altinda, caglayarak akan sular kenarlarinda; bitip tukenmeyen ve yasak da edilmeyen bol meyveler arasinda; yuksek dosekler uzerindedirler. |
|
CELAL YILDIRIM |
Dikensiz kiraz, |
|
HASAN BASRİ ÇANTAY |
Dikensiz kiraz, |
|
ALİ FİKRİ YAVUZ |
Onlar, dal bastı kirazlar, |
|
ALİ BULAÇ |
Yüklü dalları bükülmüş kiraz (ağaçları), |
|