أَفَرَأَيْتُمُ النَّارَ الَّتِي تُورُونَ |
ARAPÇA LATİN |
E fe reeytumun nârelletî tûrûn(tûrûne). |
|
DİYANET İŞLERİ |
Tutuşturduğunuz ateşe ne dersiniz?! |
|
DİYANET VAKFI |
Söyleyin şimdi bana, tutuşturmakta olduğunuz ateşi, |
|
ELMALILI SADE |
Bir de o çaktığınız ateşi gördünüz mü? |
|
ÖMER NASUHI BİLMEN |
(69-71) Onu buluttan siz mi indirdiniz, yoksa indiriciler Bizler miyiz? Eğer dilese idik onu acı bir su yapardık. Artık şükretmeli değil misiniz? Sonra gördünüz mü o ateşi ki, çakıverirsiniz? |
|
FİZİLALİL KURAN |
Tutuşturduğunuz ateşi görüyor musunuz? |
|
ABDÜLBAKİ GÖLPINARLI |
Görmez misiniz çakmakla çakıp yaktığınız ateşi? |
|
İBN-İ KESİR |
Söyleyin bana, şimdi çakmakta olduğunuz ateşi, |
|
TEFHİMÜL KURAN |
Şimdi yakmakta olduğunuz ateşi gördünüz mü? |
|
BEKİR SADAK |
(71-72) Soyleyin; yaktiginiz atesin agacini var eden sizler misiniz, yoksa onu Biz mi var ederiz? |
|
CELAL YILDIRIM |
Ya yaktığınız ateşe ne dersiniz ? |
|
HASAN BASRİ ÇANTAY |
Şimdi bana (yeşil bir ağacdan) çakmakda olduğunuz ateşi söyleyin. |
|
ALİ FİKRİ YAVUZ |
Şimdi çakıp yakmakta olduğunuz ateşi bana haber verin: |
|
ALİ BULAÇ |
Şimdi yakmakta olduğunuz ateşi gördünüz mü? |
|