وَمَا لَهُمْ أَلَّا يُعَذِّبَهُمُ اللَّهُ وَهُمْ يَصُدُّونَ عَنِ الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ وَمَا كَانُوا أَوْلِيَاءَهُ ۚ إِنْ أَوْلِيَاؤُهُ إِلَّا الْمُتَّقُونَ وَلَٰكِنَّ أَكْثَرَهُمْ لَا يَعْلَمُونَ |
ARAPÇA LATİN |
Ve mâ lehum ellâ yuazzibehumullâhu ve hum yasuddûne anil mescidil harâmi ve mâ kânû evliyâehu, in evliyâuhû illel muttekûne ve lâkinne ekserehum lâ ya´lemûn(ya´lemûne). |
|
DİYANET İŞLERİ |
Onlar Mescid-i Haram’dan (mü’minleri) alıkoyarken ve oranın bakımına ehil de değillerken, Allah onlara ne diye azap etmesin? Oranın bakımına ehil olanlar ancak Allah’a karşı gelmekten sakınanlardır. Fakat onların çoğu bilmez. |
|
DİYANET VAKFI |
Onlar Mescid-i Haram´ın mütevellîleri olmadıkları halde (müminleri) oradan geri çevirirlerken Allah onlara ne diye azap etmeyecek? Oranın mütevellîleri takvâ sahiplerinden başkaları değildir. Fakat onların çoğu bunu bilmez. |
|
ELMALILI SADE |
Şimdi ise Allah´ın kendilerine azap etmemesi için neleri var ki? Mü´minleri Mescid-i Haram´dan alıkoyuyorlar, oysa onun hizmetine ehil de değiller; onun hizmetine ehil olanlar ancak Allah´tan korkup kötülüklerden sakınanlardır, lakin çokları bilmezler! |
|
ÖMER NASUHI BİLMEN |
Ve neleri vardır ki, Allah Teâlâ onları muazzep kılmasın? Ve onlar Mescid-i Haram´dan men ediyorlar. Halbuki O´nun mütevellileri değildirler. Onun mütevellileri muttakîlerden başka değildir. Velâkin onların bir çokları bilmezler. |
|
FİZİLALİL KURAN |
Yoksa onlar insanların Mescid-i Haram´a girmelerine engel oldukları halde, Allah onları niye azaba çarptırmasın ki? Onlar oranın korucuları değildiler. Oranın korucuları ancak Allah´ın yasaklarından sakınanlardır. Fakat çokları bunu bilmezler. |
|
ABDÜLBAKİ GÖLPINARLI |
Ne diye Allah onları azaplandırmasın ki onlar, hizmetine lâyık olmadıkları halde halkı Mescid-i Harâm´dan menediyorlar, onun hizmetine lâyık olanlar, ancak çekinenlerdir, fakat çoğu bilmez bunu. |
|
İBN-İ KESİR |
Allah onlara, niçin azab etmesin ki; onlar, kendileri ona ehil olmadıkları halde (insanları) Mescid-i Haram´dan men´edip duranlardır. Hem O´nun dostu değillerdir. O´nun dostları ancak müttakilerdir, ama onların çoğu bilmezler. |
|
TEFHİMÜL KURAN |
Onlar, Mescid-i Haram´dan (insanları) alıkoyarlarken ve onun (gerçek ve layık) koruyucuları değilken Allah, ne diye onları azablandırmasın? Onun (asıl) koruyucuları yalnızca korkup sakınanlardır. Ancak onların çoğu bilmezler. |
|
BEKİR SADAK |
Yoksa Mescidi Haram´a girmekten menederlerken Allah onlara nicin azap etmesin? Hem de O´nun dostu degiller; O´nun dostlari ancak karsi gelmekten sakinanlardir. Fakat cogu bunu bilmiyorlar. |
|
CELAL YILDIRIM |
(Sen ve İstiğfar eden mü´minler aralarında bulunmayınca) Allah onlara ne diye azâb etmeyecek ? Oysa onlar (mü´minleri) Mescid-i Harâm´a (girmekten) men´ediyorlar. (Bununla beraber) onlar O Mescid´in dostları ve lâyıkları da değillerdir. Onun dostları ve lâyıkları ancak muttaki (Allah´tan saygı ile korkup fenalıklardan sakınanlardır. Ama ne var ki, onların çoğu (bu gerçeği) bilmezler. |
|
HASAN BASRİ ÇANTAY |
(Sen içlerinden çıkdıkdan sonra) Allah onlara ne diye azâb etmeyecek? Onlar mescid-i haramdan, kendileri ona (onun hizmetine) ehil olmadıkları halde, men´edib duranlardır. O (hizmete) takvaaye erenlerden başkaları onun ehilleri değildir. Fakat onların pek çoğu (bunu) bilmezler. |
|
ALİ FİKRİ YAVUZ |
Sen aralarından çıktıktan sonra, Allah’ın kendilerine azap etmemesi için ne imkânları var. Mescid-i Hârâm’ı tavâf etmekten mü’minleri menediyorlar, halbuki ona hizmet etmeye ehil de değiller; onun hizmetine ehil olanlar, ancak şirkten sakınan müminlerdir. Fakat onların çoğu bunu bilmezler. |
|
ALİ BULAÇ |
Onlar, Mescid-i Haram´dan (insanları) alıkoyarlarken ve onun (gerçek ve layık) koruyucuları değilken Allah, ne diye onları azaplandırmasın? Onun (asıl) koruyucularıyalnızca korkup-sakınanlardır. Ancak onların çoğu bilmezler. |
|