فَلَمَّا رَأَوْهَا قَالُوا إِنَّا لَضَالُّونَ |
ARAPÇA LATİN |
Fe lemmâ reevhâ kâlû innâ le dâllûn(dâllûne). |
|
DİYANET İŞLERİ |
Fakat bahçeyi o hâlde gördüklerinde, “Biz mutlaka yolumuzu şaşırmış olmalıyız!” dediler. |
|
DİYANET VAKFI |
Fakat bahçeyi gördüklerinde: Mutlaka yolumuzu şaşırmış olmalıyız! dediler. |
|
ELMALILI SADE |
Ama bağı gördüklerinde: «Biz her halde yanlış gelmişiz. |
|
ÖMER NASUHI BİLMEN |
(26-27) Vaktâ ki o bostanlarını (o halde) gördüler, dediler ki: «Şüphe yok bizler elbette sapık kimseleriz. Hayır, biz mahrum kimseleriz.» |
|
FİZİLALİL KURAN |
Fakat bahçeyi görünce «Herhalde biz yolu şaşırdık» dediler. |
|
ABDÜLBAKİ GÖLPINARLI |
Bahçeyi görünce gerçekten de dediler, elbette yolumuzu şaşırdık. |
|
İBN-İ KESİR |
Onu gördüklerinde dediler ki: Herhalde biz yanlış geldik. |
|
TEFHİMÜL KURAN |
Ama onu görünce: «Muhakkak biz (gideceğimiz yeri) şaşırmışız» dediler. |
|
BEKİR SADAK |
(26-27) Bahceyi gorduklerinde: «Herhalde yolumuzu sasirmis olacagiz; belki de biz yoksun birakildik» dediler. |
|
CELAL YILDIRIM |
(26-27) Bahçeyi görünce : «Biz şüphesiz şaşırıp (başka yere) sapmışız, hayır biz mahrum kalmışız» dediler. |
|
HASAN BASRİ ÇANTAY |
Fakat onu (bu halde) görüverince dediler ki: «Her halde biz yanlış gelenleriz». |
|
ALİ FİKRİ YAVUZ |
Vakta ki o bahçeyi (böyle yanmış kapkara) gördüler : “-Biz, herhalde yanlış gelmişiz.” dediler. |
|
ALİ BULAÇ |
Ama onu görünce: "Muhakkak biz (gideceğimiz yeri) şaşırmışız" dediler. |
|