لَا يَرْقُبُونَ فِي مُؤْمِنٍ إِلًّا وَلَا ذِمَّةً ۚ وَأُولَٰئِكَ هُمُ الْمُعْتَدُونَ |
ARAPÇA LATİN |
Lâ yerkubûne fî mu´minin illen ve lâ zimmeh(zimmeten), ve ulâike humul mu´tedûn(mu´tedûne). |
|
DİYANET İŞLERİ |
Bir mü’min hakkında ne akrabalık (bağlarını), ne de antlaşma (yükümlülüğünü) gözetirler. İşte onlar taşkınlık yapanların ta kendileridir. |
|
DİYANET VAKFI |
Bir mümin hakkında ne ahit tanırlar ne de antlaşma. Çünkü onlar saldırganların kendileridir. |
|
ELMALILI SADE |
Bir mü´min hakkında ne bir ant, ne de hak gözetirler, onlar, öyle mütecavizlerdir. |
|
ÖMER NASUHI BİLMEN |
(Onlar) Bir mü´min hakkında ne bir yemin ve ne de bir zimmet gözetmezler. Ve işte haddi tecavüz etmiş olanlar, onlardır. |
|
FİZİLALİL KURAN |
Onlar bir mümine karşı ne and ve ne de yükümlülük gözetirler. Onlar saldırganların ta kendileridirler. |
|
ABDÜLBAKİ GÖLPINARLI |
İnanan birisine karşı ne bir yakınlık gözetirler, ne bir ahde riâyet ederler ve onlardır haddi aşanların ta kendileri. |
|
İBN-İ KESİR |
Onlar, hiç bir mü´min hakkında bir vecibe veya yemin gözetmezler. İşte onlar, haddi aşanların kendileridir. |
|
TEFHİMÜL KURAN |
Onlar (hiç) bir mü´mine karşı ne ´akrabalık bağlarını´, ne de ´sözleşme hükümlerini´ gözetip tanırlar. İşte bunlar, haddi aşmakta olanlardır. |
|
BEKİR SADAK |
Onlar hicbir muminin yakinlik veya ahdini gozetmezler. Iste asiri gidenler bunlardir. |
|
CELAL YILDIRIM |
Hiç bir mü´min hakkında ne bir hak ve yakınlık, ne de bir sözleşme ve anlaşma vecîbesini gözetirler ve işte bunlar haddi aşanların kendileridir. |
|
HASAN BASRİ ÇANTAY |
Onlar bir mü´min hakkında ne bir yemîn, ne de bir vecîbe gözetib tanımazlar. Onlar taşkınların ta kendileridir. |
|
ALİ FİKRİ YAVUZ |
Bir mümin hakkında ne bir yemîn gözetirler, ne de bir zimmet (sözleşme). İşte bunlar mütecâvizlerdir. |
|
ALİ BULAÇ |
Onlar (hiç) bir mü´mine karşı ne ´akrabalık bağlarını´, ne de ´sözleşme hükümlerini´ gözetip tanırlar. İşte bunlar, haddi aşmakta olanlardır. |
|