Tevbe Suresi
 



AYET NO

MEAL

1 Allah ve Resûlü, kendileriyle ahitleştiğiniz müşriklerden berîdir. Facebook'ta Paylaş
2 Yeryüzünde dört ay daha dolaşın ve bilin ki siz Allah´ı âciz bir hâle getiremezsiniz ve şüphe yok ki Allah, kâfirleri aşağılık bir hâle getirecektir. Facebook'ta Paylaş
3 Hacc-ı ekber günü, Allah´tan ve Peygamberinden insanlara bir ilândır bu: Şüphe yok ki Allah ve Peygamberi, müşriklerden berîdir. Artık tövbe ederseniz bu, daha hayırlıdır size. Fakat gene yüz çevirirseniz iyice bilin ki siz hiç şüphe yok, Allah´ı âciz bırakamazsınız ve kâfir olanlara pek acıklı azapla müjde ver. Facebook'ta Paylaş
4 Ancak müşriklerden ahitleştiğiniz kimseler, bu ahitten sonra size karşı sözlerinden hiçbir sûretle dönmemiş, şartlardan hiçbirini bozmamış ve aleyhinize hiçbir kimseye yardıma kalkışmamış olanlar müstesna. Onlarla olan ahdinizi, müddeti bitinceye dek tamamlayın. Şüphe yok ki Allah, çekinenleri sever. Facebook'ta Paylaş
5 Harâm aylar çıkınca müşrikleri nerede bulursanız öldürün, yakalayın, kuşatın, hapsedin onları, gelip geçecekleri bütün yolları tutun. Fakat tövbe ederler, namaz kılarlar ve zekât verirlerse bırakın onları, şüphe yok ki Allah suçları örter, rahîmdir. Facebook'ta Paylaş
6 Müşriklerden biri, senden aman dilerse aman ver ona da Allah sözünü dinlesin, sonra da emîn olduğu yere dek yolla onu. Bunun sebebi de, onların, bilmeyen bir topluluk olmalarıdır. Facebook'ta Paylaş
7 Müşriklerin, Allah ve Peygamberi katında nasıl bir ahitleri olabilir ki? Ancak Mescid-i Harâm yanında ahitleştikleriniz müstesna. Onlar, size karşı doğru hareket ederlerse siz de onlara karşı doğru hareket edin. Şüphe yok ki Allah, çekinenleri sever. Facebook'ta Paylaş
8 Nitekim onlar size üst olsaydı hakkınızda ne bir yakınlık gösterirlerdi, ne bir ahde riâyet ederlerdi. Onlar, sizi ancak ağızlarıyla hoşnut ederler, yüreklerindeyse düşmanlık ve gadir var ve onların çoğu, buyruktan çıkmış kişilerdir. Facebook'ta Paylaş
9 Allah´ın âyetlerini satarlar da karşılık olarak pek az ve âdî bir şey elde ederler ve halkı Allah yolundan menederler. Gerçekten de yaptıkları şey, ne de kötü şeydir. Facebook'ta Paylaş
10 İnanan birisine karşı ne bir yakınlık gözetirler, ne bir ahde riâyet ederler ve onlardır haddi aşanların ta kendileri. Facebook'ta Paylaş
11 Fakat tövbe ederler, namaz kılarlar ve zekât verirlerse onlar da din kardeşlerinizdir ve biz, bilen topluluğa âyetlerimizi açıklar, bildiririz. Facebook'ta Paylaş
12 Ahitlerinden sonra gene yeminlerini bozarlar ve dininizi kınarlarsa kâfirliğe baş olanlarla savaşın, şüphe yok ki yeminini tutmayan kişilerdir onlar, belki bu sûretle yaptıklarından vazgeçerler. Facebook'ta Paylaş
13 Yeminlerinden dönen ve Peygamberi, ülkesinden çıkarmaya çabalayan ve size karşı ahitlerini ilkin bozan bir toplulukla savaşmaz mısınız, korkar mısınız onlardan? İnanmışsanız kendisinden korkulmaya daha lâyık olan Allah´tır. Facebook'ta Paylaş
14 Savaşın onlarla da Allah, ellerinizle onları azaplandırsın, aşağılatsın onları, onlara karşı yardım etsin size ve inanan topluluğun göğüslerini ferahlatsın. Facebook'ta Paylaş
15 Ve yüreklerindeki gazabı gidersin ve Allah, dilediğine tövbe nasîp eder ve tövbesini kabûl eyler ve Allah, her şeyi bilir, hüküm ve hikmet sâhibidir. Facebook'ta Paylaş
16 Sanır mısınız ki kendi hâlinize bırakılacaksınız ve Allah, sizden savaşanlarla Allah´tan, Peygamberinden ve inananlardan başkasını sır dostu edinmeyenleri bilmeyecek? Ve Allah, ne yaparsanız hepsinden de haberdardır. Facebook'ta Paylaş
17 Kendileri kendi kâfirliklerine tanık olup dururlarken müşriklerin Allah´a secde edilen yerleri îmâra hakları yoktur. Onlar, bütün yaptıkları boşa gidenlerdir ve onlar, ateşte ebedî olarak kalırlar. Facebook'ta Paylaş
18 Allah´a secde edilen yerleri, ancak ve ancak Allah´a ve âhiret gününe inanan, namaz kılan, zekât veren ve Allah´tan başka kimseden korkmayanlar îmâr eder. İşte doğru yolu bulmaları umulanlar da onlardır. Facebook'ta Paylaş
19 Hacılara su verme ve Mescid-i Harâm´ı îmâr etme işiyle uğraşanların derecesini Allah´a ve âhiret gününe inanıp Allah yolunda savaşan kimsenin derecesiyle bir mi tutarsınız? Ve Allah, zulmeden topluluğu doğru yola sevketmez. Facebook'ta Paylaş
20 İnananların, yurtlarından göçenlerin ve Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla savaşanların Allah katında dereceleri pek büyüktür ve onlardır muratlarına erenlerin, kurtulup nusrat bulanların ta kendileri. Facebook'ta Paylaş
21 Rableri, onları öz rahmetiyle, râzılığıyla ve tükenmez nîmetleri bulunan cennetlerle müjdeler. Facebook'ta Paylaş
22 Orada ebedî kalırlar. Şüphe yok ki pek büyük mükâfât, Allah katındadır. Facebook'ta Paylaş
23 Ey inananlar, kâfirliği severler ve küfrü imana tercih ederlerse babalarınızı ve kardeşlerinizi de dost edinmeyin ve içinizden kim onları severse onlardır zulmedenler. Facebook'ta Paylaş
24 De ki: Babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, karılarınız, aşîretiniz, elde ettiğiniz mallar, kesada uğramasından korktuğunuz alışveriş ve hoşunuza giden evler, sizce Allah´tan, Peygamberinden ve onun yolunda savaş etmeden daha sevimliyse bekleyin Allah´ın emri gelinciye dek ve Allah, buyruktan çıkan kötü topluluğu doğru yola sevketmez. Facebook'ta Paylaş
25 Andolsun ki Allah size birçok yerlerde ve Huneyn gününde yardım etmişti; hani o gün çokluğunuzla övünüp sevinmiştiniz de bu çokluk, düşmanı defedememişti, hiçbir işinize yaramamıştı, yeryüzü, o kadar genişken daralmıştı size, sonra da arka çevirip geri çekilmiştiniz. Facebook'ta Paylaş
26 Sonra da Allah, Peygamberine ve inanlara mânevi kuvvetini ihsân etmişti ve görmediğiniz orduları indirerek kâfirleri azaplandırmıştı ve işte kâfirlerin cezâsı da budur. Facebook'ta Paylaş
27 Bundan sonra da Allah, dilediğine tövbe nasîb etmiş ve tövbesini kabûl eylemişti ve Allah suçları örter, rahîmdir. Facebook'ta Paylaş
28 Ey inananlar! Müşrikler, mutlaka pis insanlardır, bu yıldan sonra artık onları Mescid-i Harâm´a yaklaştırmayın. Yoksulluktan korkarsanız bilin ki Allah dilerse yakında sizi lûtfuyla, ihsânıyla zenginleştirir ve şüphe yok ki Allah her şeyi bilir, hüküm ve hikmet sâhibidir. Facebook'ta Paylaş
29 Kendilerine kitap verilenlerden Allah´a ve âhiret gününe inanmayanlarla, Allah´la Peygamberinin harâm ettiğini harâm saymayanlarla ve hak dînini kabûl etmeyenlerle savaşın cizye vermeye râzı olup bizzat kendi elleriyle ve alçalarak gelip verinceye dek onlar. Facebook'ta Paylaş
30 Yahudiler, Uzeyr, Allah´ın oğludur dedi, Nasrânîler de Mesîh, Allah´ın oğludur dedi. Bu söz, onların uydurup ağızlarına aldıkları bir söz. Daha önce kâfir olanların sözlerini taklît etmedeler, hay Allah kahredesiler, nasıl da yalana kapılıyorlar, bâtıla uyuyorlar. Facebook'ta Paylaş
31 Allah´ı bırakıp bilginleriyle râhiplerini ve Meryemoğlu Mesîh´i Rab tanımışlardır; halbuki onlara da ancak tek mabuda kulluk etmek emredilmiştir. Ondan başka tapacak yok; o onların şirk koştukları şeylerden münezzehtir. Facebook'ta Paylaş
32 İsterler ki Allah´ın nûrunu nefesleriyle söndürsünler, halbuki Allah, kâfirler istemese de, onlara zor gelse de nûrunu yüceltip itmâm etmekten başka hiçbir şeye râzı değildir. Facebook'ta Paylaş
33 Öyle bir mabuttur ki müşrikler istemese de, zorlarına gitse de Peygamberini, insanları doğru yola sevkeden apaçık ve kesin delillerle ve bütün dinlere üst olmak üzere gerçek dinle göndermiştir. Facebook'ta Paylaş
34 Ey inananlar, o bilginlerle râhiplerin çoğu, boş sebeplerle insanların mallarını yerler ve halkı Allah yolundan menederler. Altını, gümüşü biriktirip Allah yolunda harcamayanları elemli bir azapla müjdele. Facebook'ta Paylaş
35 O gün, cehennem, o altını, gümüşü alevleyecek ve onlar, cehennem ateşinde kızdırılıp alınlarına, yanlarına, sırtlarına bastırılacak, onlarla dağlanacaklar ve işte bunlardır kendiniz için biriktirdiğiniz şeyler denecek, tadın biriktirdiklerinizin azâbını. Facebook'ta Paylaş
36 Ayların sayısı, gerçekten de Allah katında on ikidir ve göklerle yeryüzünü yarattığı günden beri Allah´ın takdîrinde bu, böyledir. Onların dört tânesi harâm aylardır. Budur dosdoğru hesap. Artık bu harâm aylarda kendinize zulmetmeyin, fakat müşriklerin hepsiyle de savaşın, nitekim onların da topu sizinle savaşmadadır ve bilin ki Allah, şüphe yok ki çekinenlerle beraberdir. Facebook'ta Paylaş
37 Harâm ayı geciktirme, ancak kâfirliği artırmadadır ki kâfir olanlar, bu sûretle doğru yoldan çıkarılmadadır; onlar, Allah´ın harâm ettiği ayların sayısını denk getirsinler de Allah´ın harâm ettiğini helâl etsinler diye harâm ayı bir yıl helâl sayarlar, bir yıl harâm sayarlar. Onların kötü işleri, kendilerine hoş görünmededir ve Allah, kâfir olan topluluğu doğru yola sevketmez. Facebook'ta Paylaş
38 Ey inananlar, size ne oldu da Allah yolunda savaşa çıkın dendiği zaman olduğunuz yerde mıhlanıp kaldınız. Âhireti bıraktınız da dünyâ yaşayışına mı râzı oldunuz? Fakat dünyâ hayatının faydası, âhirete nispetle pek azdır. Facebook'ta Paylaş
39 Hep birden savaşa çıkmazsanız sizi acıklı bir azapla azaplandırır ve yerinize, sizden başka bir topluluk getirir ve siz, ona hiçbir zarar vermezsiniz ve Allah´ın, her şeye gücü yeter. Facebook'ta Paylaş
40 Siz ona yardım etmezseniz hatırlayın o zamanı ki kâfirler, onu yurdundan çıkardıkları zaman yardım etmişti ona. O, iki kişinin ikincisiydi ancak ve hani ikisi de mağaradaydılar, arkadaşına, mahzun olma demişti, şüphe yok ki Allah, bizimle berâberdir. Şüphe yok ki Allah, ona mânevî bir kuvvet ve huzur vermişti ve onu, sizin görmediğiniz ordularla kuvvetlendirmişti ve kâfir olanların sözlerini alçaltmıştı, Allah´ın sözüyse zâten yüceydi ve Allah, her şeye üstündür, hüküm ve hikmet sâhibidir. Facebook'ta Paylaş
41 Genciniz, ihtiyarınız, hep berâber savaşa çıkın ve mallarınızla, canlarınızla Allah yolunda savaşın, bilirseniz bu, sizin için daha hayırlıdır. Facebook'ta Paylaş
42 Onları hazır bir ganîmete, yahut yakın bir yolculuğa çağırsaydın sana uyarlardı, fakat meşakkatle alınacak olan bu yol, onlara uzak geldi. Allah´a and içerek gücümüz yetseydi sizinle berâber çıkardık diyecekler. Onlar, kendilerini helâk ediyorlar ve Allah biliyor ki onlar yalancıdır. Facebook'ta Paylaş
43 Allah seni affetsin, ne diye izin verdin onlara? Vermeseydin de sence gerçekler de açığa çıksaydı, yalancıları da bilseydin. Facebook'ta Paylaş
44 Zâten Allah´a ve âhiret gününe inananlar, mallarıyla, canlarıyla, savaşacaklarından senden izin istemezler ki ve Allah, çekinenleri tamamıyla bilir. Facebook'ta Paylaş
45 Senden ancak Allah´a ve son güne inanmayıp yürekleri şüpheye düşenler ve şüpheleri içinde tereddüde düşüp bocalayanlar izin isterler. Facebook'ta Paylaş
46 Savaşa çıkmayı kursalardı elbette bir hazırlıkta bulunurlardı, fakat Allah, onların çıkmasını hoş görmedi de onları alıkoydu ve kendilerine, oturun oturanlarla denildi. Facebook'ta Paylaş
47 Sizin aranızda onlar da çıksalardı içinizde şerri ve fesâdı arttırmaktan başka bir şey yapamazlar, mutlaka içinizde fitne ve fesat çıkarmak için koşar dururlardı. Sizden onları adamakıllı dinleyecekler, onlara kulak asacaklar da var ve Allah, zulmedenleri bilir. Facebook'ta Paylaş
48 Andolsun ki onlar, bundan önce de fitne ve fesat peşinde koşmuşlar, işini gevşetmeye uğraşıp aleyhine düzenler kurmuşlardı da sonucu gerçek olan yardım vaadi gelip çatmış ve Allah´ın dîni, onların zoruna gitse de meydana çıkmıştı. Facebook'ta Paylaş
49 Onlardan bana izin ver de bir muhâlefete, bir fitneye düşürme beni diyenler de var. Bil ki onlar, muhâlefetin tam içine düşmüşlerdir ve şüphe yok ki cehennem, kâfirleri muhakkak sûrette tamamıyla kavramış, kuşatmıştır. Facebook'ta Paylaş
50 Sana bir iyilik geldi mi kötüleşir onlar; bir musîbete uğrarsan biz derler, daha önce tedbir aldık, ihtiyâta riâyet ettik ve güvenle, gururla yüz çevirip giderler. Facebook'ta Paylaş
51 De ki: Bize Allah´ın takdîr ettiğinden başka bir şey gelip çatmaz kesin olarak. Odur yardımcımız ve inananlar, Allah´a dayanmalıdır. Facebook'ta Paylaş
52 De ki: Bizim ya gazi yahut şehît olmamızdan, o iki güzel âkibetten birine uğramamızdan başka bir şey mi gözetmedesiniz? Ve biz de sizin ya Allah katından, yahut da bizim elimizle, bizim tarafımızdan bir azâba uğramanızı gözleyip beklemedeyiz. Haydi siz gözetleyedurun, biz de sizinle berâber gözetlemekteyiz. Facebook'ta Paylaş
53 De ki: İster gönül rızâsiyle, ister zorla ve istemeyerek Tanrı uğrunda mal harcedin, kesin olarak bu harcayışınız kabûl edilmeyecek, şüphe yok ki siz, buyruktan çıkmış kötü bir topluluksunuz. Facebook'ta Paylaş
54 Mal harcayışlarının kabûlüne mâni olan da ancak onların Allah´ı ve Peygamberini inkâr edip kâfir oluşları, namazı, ancak üşene üşene kılışları ve zorla, istemeyerek Tanrı uğrunda mallarını verişleridir. Facebook'ta Paylaş
55 Artık onların malları ve evlâtları, seni şaşırtıp imrendirmesin. Şüphe yok ki Allah, onları o malla, o evlâtla dünya hayâtında azaplandırmayı diler ve kâfir olarak da güçlükle can vermelerini murâd eder. Facebook'ta Paylaş
56 Şüphe yok ki onlar, sizden olduklarına dâir Allah´a andederler, sizden değildirler, fakat onlar, ancak korkularından sizden görünen bir topluluktur. Facebook'ta Paylaş
57 Bir sığınacak yer, yahut mağaralar, yahut da bir delik bulsalardı yüzlerini derhal o tarafa döndürüverirlerdi. Facebook'ta Paylaş
58 Onlardan, sadakaları vermede seni ayıplayan da var. O maldan diledikleri verilseydi hoşlanırlardı, verilmeyince de hemen kızarlar. Facebook'ta Paylaş
59 Ne olurdu şüpheden sıyrılıp Allah´ın ve Peygamberinin verdiğine hoşnut olsalardı ve Allah yeter bize, yakında lûtfeder bize de Allah da verir, Peygamberi de, şüphe yok ki biz, ümîdimizi Allah´a bağlamışız deselerdi. Facebook'ta Paylaş
60 Söz budur ancak; sadakalar, yoksulların, hiçbir şeyi bulunmayanların, o malı toplayıp devşirmeye memûr olanların, gönülleri Müslümanlıkla uzlaştırılmak istenen kişilerin, kölelerle tutsakların, borçluların, Allah yolunda savaşanların ve yolda kalmışların hakkıdır, Allah´ın hükmüdür bu ve Allah her şeyi bilir, hüküm ve hikmet sâhibidir. Facebook'ta Paylaş
61 Onlardan öyleleri de var ki Peygamberi incitirler ve o derler, her söyleneni dinleyen bir kulak âdeta. De ki: O, sizin için bir hayır kulağıdır, Allah´a ve inananlara inanır ve sizden inananlara rahmettir. Allah´ın Peygamberini incitenlere elemli bir azap vardır. Facebook'ta Paylaş
62 Sizi hoşnut etmek için gelirler de Allah´a and ederler, halbuki inanmışsalar Allah´ı ve Resûlünü hoşnût etmeleri daha doğrudur. Facebook'ta Paylaş
63 Bilmezler mi ki şüphesiz Allah´tan ve Resûlünden kaçıp onlara yanaşmayanındır cehennem ateşi ve o, cehennemde ebedî kalır. Buysa pek büyük bir aşağılanmadır. Facebook'ta Paylaş
64 Münâfıklar, yüreklerindekini haber verecek bir sûrenin indirilmesinden ürkmekle berâber alay da ederler. De ki: Alay edin bakalım, şüphe yok ki Allah, ürküp çekindiğinizi meydana çıkaracaktır. Facebook'ta Paylaş
65 Kendilerine sorsan andolsun ki biz diyeceklerdir, ancak dalmıştık da şakalaşmada, oynaşmadaydık. De ki: Allah´la, âyetleriyle ve Peygamberiyle mi alay ediyordunuz? Facebook'ta Paylaş
66 Özür dilemeye kalkışmayın, siz kâfir oldunuz sözde iman ettikten sonra. Sizin bir bölüğünüzü affetsek bile suçlu olduklarından dolayı bir bölüğünüzü azaplandıracağız. Facebook'ta Paylaş
67 Nifak sâhibi erkeklerle kadınların hepsi de birbirindendir, aynıdır; kötülüğü emrederler, halkı iyilikten vazgeçirmeye uğraşırlar ve ellerini yumarlar. Onlar Allah´ı unuttular da o da onları unuttu. Şüphe yok ki münâfıklardır buyruktan çıkan kötü kişilerin ta kendileri. Facebook'ta Paylaş
68 Allah, nifak sâhibi erkeklerle kadınlara ve kâfirlere cehennem ateşini vaadetmiştir, orada ebedî kalırlar, o yeter onlara ve Allah onlara lânet etmiştir ve onlar içindir bitip tükenmeyen daimî azap. Facebook'ta Paylaş
69 Siz de, sizden öncekilere benziyorsunuz; onlar, kuvvetçe daha ileriydi sizden, malları, evlâtları da daha fazlaydı. Nasîbiniz kadar faydalanmak istediniz, nitekim sizden öncekiler de nasipleri kadar faydalanmak istediler ve onlar nasıl kâfirliğe daldılarsa siz de daldınız. Yaptıkları iş, dünyâda da boşa gitti, âhirette de ve onlardır ziyankârların ta kendileri. Facebook'ta Paylaş
70 Sizden önce gelip geçen Nûh, Âd ve Semûd kavimleriyle İbrahim´in kavmine, Medyen ve Mu´tefikeler ehline âit haberler gelmedi mi size? Peygamberleri, apaçık delillerle onlara geldiler de onlara Allah zulmetmedi, fakat onlar kendilerine zulmettiler. Facebook'ta Paylaş
71 Erkek ve kadın müminler, birbirlerinin yardımcısıdır; iyiliği emrederler, halkı kötülükten vazgeçirmeye çalışırlar, namaz kılarlar, zekât verirler, Allah´a ve Peygamberine itaât ederler. Allah´ın rahmet edeceği insanlar, bunlardır. Şüphe yok ki Allah üstündür, hüküm ve hikmet sâhibidir. Facebook'ta Paylaş
72 Allah, inanan erkek ve kadınlara, kıyılarından ırmaklar akan cennetler, içlerinde tertemiz zevk ve sefalar edilecek olan ebedî Adn cennetlerinde bulunan meskenler vaadetmiştir. Allah´ın râzılığıysa daha da büyüktür. İşte budur en büyük kurtuluş ve murâda eriş. Facebook'ta Paylaş
73 Ey Peygamber, kâfirlerle ve münâfıklarla savaş, onlara karşı şiddetli davran. Onların yurdu cehennemdir ve orası, ne de kötü dönülüp varılacak bir yerdir. Facebook'ta Paylaş
74 Söylemediklerine dâir yemin ederler Allah adına, fakat andolsun ki, küfür sözünü söyledi onlar ve Müslüman olduklarını izhâr ettikten sonra kâfir oldular, elde edemedikleri şeyi de yapmaya çalıştılar, bu öç almaya kalkışmaları da ancak Allah´ın ve Peygamberinin, lütfedip onları zenginleştirmesine karşılıktı. Tövbe ederlerse hayırlı olur onlara, fakat yüz çevirirlerse Allah, onları dünyâda da, âhirette de elemli bir azapla azaplandırır ve yeryüzünde onlara ne bir dost bulunur, ne bir yardımcı. Facebook'ta Paylaş
75 Onlardan, bize lûtfuyla, keremiyle ihsanda bulunursa biz de yoksullara tasadduk ederiz ve mutlaka iyi kişilerden oluruz diye Allah´la ahdedenler de var. Facebook'ta Paylaş
76 Fakat lûtfedip ihsân edince verdiği şeyde nekesliğe başlarlar, ahitlerinden dönerler, zâten onlar dinden dönmüş kişilerdir. Facebook'ta Paylaş
77 Böylece de Allah´a ettikleri vaadi tutmadıklarından ve yalan söylediklerinden dolayı kendisine kavuşacakları güne dek yüreklerine münâfıklığı ilka etti. Facebook'ta Paylaş
78 Hâlâ da bilmezler mi ki Allah, şüphe yok ki onların gizlediklerini de bilir, fısıltıyla konuşup aralarında gizli kalan sözlerini de ve şüphe yok ki gizli şeyleri en iyi bilen, Allah´tır. Facebook'ta Paylaş
79 İnananlardan, istekleriyle ve farz edilenden fazla tasadduk edenlerle ve güçleri neye yetiyorsa ancak o kadar verenlerle alay edip onları ayıplayanları Allah, bu hareketlerinin karşılığı olarak cezâlandırır ve onlar için elemli bir azap var. Facebook'ta Paylaş
80 İstersen onların yarlıganmalarını dile, istersen dileme. Suçlarının örtülmesi için yetmiş kere niyâz etsen gene de Allah, kesin olarak yarlıgamaz onları. Bu da, Allah´ı ve Peygamberini inkâr etmeleri, kâfir olmaları dolayısıyladır ve Allah buyruktan çıkan kötü topluluğu doğru yola sevketmez. Facebook'ta Paylaş
81 Allah´ın Peygamberine muhâlefet edenler, savaşa çıkmayıp oldukları yerde oturup kalmalarına sevindiler ve mallarıyla, canlarıyla, Allah yolunda savaşmak, onlara zor ve kötü geldi de bu sıcakta savaşa çıkmayın dediler. De ki: Cehennem ateşi, daha da sıcak; bir anlasalar şunu. Facebook'ta Paylaş
82 Artık az gülsünler de çok ağlasınlar; bu da kazandıkları suç yüzünden uğradıkları cezâdır. Facebook'ta Paylaş
83 Allah seni şu seferden döndürür de onlardan bir toplulukla buluşursan onlar, savaşa çıkmak için senden izin istedikleri takdirde hemen de ki: Artık benimle ebediyen çıkamazsınız siz ve benimle berâber düşmanla kesin olarak savaşamazsınız. Şüphe yok ki ilk defa oturup kalmaya râzı olmuştunuz, oturun geri kalanlarla. Facebook'ta Paylaş
84 Ve onlardan biri ölürse kesin olarak namazını kılma ve mezarının başında durma. Şüphe yok ki onlar Allah´a ve Peygamberine kâfir oldular ve buyruktan çıkmış kötü kişi olarak öldüler. Facebook'ta Paylaş
85 Onların malları, evlâtları, seni şaşırtıp imrendirmesin. Şüphe yok ki Allah, onları o malla, o evlâtla dünyâda azaplandırmayı diler ve kâfir olarak da güçlükle can vermelerini murâd eder. Facebook'ta Paylaş
86 Allah´a inanın ve Peygamberinin maiyetinde savaşın diye bir sûre indirilince içlerinden malı, kudreti olanlar, senden izin isterler ve bırak bizi de oturanlarla kalalım derler. Facebook'ta Paylaş
87 Onlar, oturup kalanlarla berâber olmaya râzı olmuşlardır ve kalplerine mühür vurulmuştur onların, muhakkak ki onlar anlamazlar. Facebook'ta Paylaş
88 Fakat Peygamber ve onunla berâber bulunan iman sâhipleri, mallarıyla, canlarıyla savaşmışlardır ve onlardır bütün hayırlara sâhip olanlar, onlardır kurtulup muratlarına erenler. Facebook'ta Paylaş
89 Allah, onlara kıyılarından ırmaklar akan cennetler hazırlamıştır. Budur en büyük kurtuluş ve saâdet. Facebook'ta Paylaş
90 Bedevîlerin bir kısmı özür dilemek ve izin almak için geldi, Allah´a ve Peygamberine yalan söyleyenler de oturup kaldı. İçlerinden kâfir olanlar, elemli bir azâba uğrayacak. Facebook'ta Paylaş
91 Allah´a ve Peygamberine bağlı kaldıkça zayıflara, hastalara ve sefer levâzımını tedârike kudreti yetmeyenlere bir suç yok. Fakat iyilik eden iyi kişilere savaştan geri kalmak için bir vesîle yoktur ve Allah, suçları örter, rahîmdir. Facebook'ta Paylaş
92 Bir de sana gelince onları bindirmek için senden binek istemişlerdi de sizi bindirecek binek bulamıyorum demiştin; bu uğurda sarfedecek bir şey bulamadıklarından mahzûn olup gözleri yaşlarla dolarak dönmüşlerdi; onlara da suç yok. Facebook'ta Paylaş
93 Suçlu sayılanlar, ancak zengin oldukları halde gelip senden izin isteyenlerdir. Onlar, geri kalanlarla kalmaya râzı olmuşlardır ve Allah, kalplerini mühürlemiştir, fakat anlamaz onlar. Facebook'ta Paylaş
94 Seferden dönüp de onlarla buluştuğunuz zaman size özürler getirecek onlar; de ki: Özür dilemeyin, kesin olarak size inanmıyoruz; Allah, sizin ahvâlinizi haber vermiştir bize ve bundan sonraki hareketlerinizi de Allah ve Peygamberi görecek, sonra da gizliyi ve açığı bilen Tanrının tapısına döneceksiniz de o, bütün yaptıklarınızı size bildirecek. Facebook'ta Paylaş
95 Döndüğünüz zaman kendilerinden vazgeçmeniz için Allah´a ant verecekler; vazgeçin onlardan, şüphe yok ki onlar murdardır ve yurtları cehennemdir, bu da kazandıkları suçların karşılığıdır. Facebook'ta Paylaş
96 Onlardan râzı olmanız için size ant verecekler, fakat siz râzı olsanız da Allah, şüphe yok ki buyruktan çıkan topluluğun hareketlerine râzı olmaz. Facebook'ta Paylaş
97 Bedevîler, kâfirlik ve münâfıklık bakımından şehirlilerden beterdir ve Allah´ın, Peygamberine indirdiği hükümlerin sınırlarını daha ziyâde bilmezler, buna daha fazla onlar lâyıktır ve Allah, her şeyi bilir, hüküm ve hikmet sâhibidir. Facebook'ta Paylaş
98 Bedevîlerden öyleleri vardır ki sarfedileni ziyan sayar ve size belâlar gelip çatmasını gözetir durur, bekledikleri kötü belâlar, kendi başlarına gelsin ve Allah, her şeyi duyar, bilir. Facebook'ta Paylaş
99 Bedevîlerden Allah´a ve son güne inanıp sarfedileni Allah katında hâlis bir ibâdet sayan ve Peygamberin dualarını kazanmaya vesîle addedenler de var. Haberiniz olsun ki bu, gerçekten de onlar için bir ibâdettir, Tanrıya yakın olmaya vesîledir. Allah, onları öz rahmetine ithal edecektir, şüphe yok ki Allah, suçları örter, rahîmdir. Facebook'ta Paylaş
100 Muhâcirlerle ensârdan ilk olarak inanmada ileri dereceyi alanlarla iyilikte onlara uyanlara gelince: Allah onlardan râzı olmuştur, onlar da ondan râzı olmuşlardır ve onlara, kıyılarından ırmaklar akan cennetler hazırlamıştır, orada ebedi kalır onlar. Budur en büyük kurtuluş ve saâdet. Facebook'ta Paylaş
101 Çevrenizdeki yerlerdeki bedevîlerden münâfıklar olduğu gibi Medinelilerden de münâfıklığa cüret edenler, münâfıklık edip duranlar var; sen onları bilmezsin, biz biliriz. Onları iki kere azaplandıracağız da sonra pek büyük bir azâba uğratılacaklar. Facebook'ta Paylaş
102 Bedevîlerle Medinelilerden başka bir bölüğü de günahlarını îtirâf etmiştir, onlar, iyi bir işi bir başka kötü işe katmışlardır. Allah´ın, onlara tövbe nasîb etmesi ve tövbelerini kabûl eylemesi umulur. Şüphe yok ki Allah, suçları örter, rahîmdir. Facebook'ta Paylaş
103 Mallarından sadaka al da temizle, arıt onları o sadakayla ve duâ et onlara. Şüphe yok ki senin duân, onlara bir sükûn, bir huzur verir ve Allah, her şeyi duyar, bilir. Facebook'ta Paylaş
104 Bilmezler mi, şüphe yok ki Allah, öyle bir mabuttur ki odur kullarının tövbelerini kabûl eden ve sadakaları alan ve şüphe yok ki Allah öyle bir mabuttur ki odur tövbeleri kabûl eden rahîm. Facebook'ta Paylaş
105 Ve de ki: Yapın yapacağınızı, muhakkak yaptıklarınızı Allah da görür, Peygamberi de, inananlar da ve gizliyi de, açığı da bilenin tapısına gideceksiniz ve mutlaka yaptıklarınızı haber verecek size. Facebook'ta Paylaş
106 Bir başka bölük de var ki işleri, Allah´ın emrine kalmış; dilerse azaplandırır onları, dilerse tövbelerini kabûl eder ve Allah, her şeyi bilir, hüküm ve hikmet sâhibidir. Facebook'ta Paylaş
107 Zarar vermek, kâfirlikte bulunmak, inananların aralarını açmak, daha önce Allah´la ve Peygamberiyle savaşanın gelmesini gözlemek için mescit kuranlara gelince: Biz ancak iyilik istemekteyiz diye yemin edecekler ve Allah´sa tanıklık etmektedir ki onlar yalancıdır. Facebook'ta Paylaş
108 Orada hiçbir zaman namaz kılma. İlk günden îtibâren Allah´tan çekinmek ve ona itaât etmek temeli üstüne kurulmuş olan mescit, elbette namaz kılmana daha lâyıktır. Orada öyle erler var ki arınmayı severler ve Allah, temizlenip arınanları sever. Facebook'ta Paylaş
109 Yapıyı Allah´tan korkup çekinme ve rızâsını kazanma temelleri üstüne yapan mı daha hayırlıdır, yoksa temelini, kayıp gitmekte olan bir yarın kıyısına yapıp da o yapıyla beraber cehennem ateşine yıkılıp göçen mi? Ve Allah, zulmeden topluluğu doğru yola sevketmez. Facebook'ta Paylaş
110 Onların kurdukları yapı, kalpleri parçalanıp gitmedikçe kalplerine şüphe vermeden bir an bile geri kalmaz ve Allah, her şeyi bilir, hüküm ve hikmet sâhibidir. Facebook'ta Paylaş
111 Şüphe yok ki Allah, kendilerine cenneti vermek üzere inananların canlarını, mallarını satın almıştır âdeta; onlar öldürürler, öldürülürler, her iki sûrette de vaadi gerçektir ve Tevrat´ta da sâbittir, İncil´de de, Kur´ân´da da ve ahdine Allah´tan daha ziyâde vefâ eden kimdir ki? Artık şu giriştiğiniz alışverişten dolayı sevinin ve budur işte en büyük kurtuluş ve saâdet. Facebook'ta Paylaş
112 Tövbe edenler, ibâdette bulunanlar, hamd eyleyenler, oruç tutanlar (savaş veya bilgi elde etmek için yurttan yurda gezenler), rükû edenler, secdeye kapananlar, iyiliği emredenler, kötülüğü nehyeyleyenler ve Allah sınırlarını koruyanlar. İşte bu inanmış kişileri de müjdele. Facebook'ta Paylaş
113 Şüphesiz olarak cehennem ehli oldukları kendilerince bilindikten sonra akrabâ bile olsalar Peygamberin ve inananların, müşriklerin yarlıganmalarına duâ etmeleri yakışmaz. Facebook'ta Paylaş
114 İbrahim´in, atası için yarlıganma dilemesi, ancak ona vaadettiğini tutmak içindi. Fakat onun, Allah düşmanı olduğu kendisince iyice anlaşıldığı zaman ondan vazgeçti. Şüphe yok ki İbrahim, çok ağlayıp duâ eden, insanlara fazlasıyla merhamet eden bir zattı. Facebook'ta Paylaş
115 Allah, bir topluluğu doğru yola sevkettikten sonra sakınacakları şeyleri apaçık bildirinceye dek tekrar onları sapıklığa terketmez. Şüphe yok ki Allah, her şeyi bilir. Facebook'ta Paylaş
116 Şüphe yok Allah, öyle bir mabuttur ki onundur göklerin ve yeryüzünün saltanat ve tedbiri; öldürür, diriltir ve ondan başka size ne bir dost vardır, ne bir yardımcı. Facebook'ta Paylaş
117 Allah, Peygamberi ve içlerinden bir bölüğünün gönlü nerdeyse imandan dönecekken güçlük ânında Peygambere uyan muhâcirlerle ensârı tövbeye muvaffak etti ve onların tövbelerini kabûl eyledi. Şüphe yok ki o, onları fazlasıyle esirger, rahîmdir. Facebook'ta Paylaş
118 Geri kalan üç kişiye, yeryüzü o kadar genişken daraldıkça daralmış, gönülleri sıkıldıkça sıkılmıştı da sonucu Allah´tan, gene ancak Allah´a kaçılabileceğini anlamışlardı. Sonra Allah, onları da tövbeye muvaffak etmişti. Şüphe yok ki Allah bir mabuttur ki odur tövbeleri kabul eden rahîm. Facebook'ta Paylaş
119 Ey inananlar, çekinin Allah´ tan ve gerçeklerle berâber olun. Facebook'ta Paylaş
120 Medinelilerle çevrelerindeki bedevîlerin, Allah´ın Peygamberinden geri kalmaları ve onun katlandığı zahmetlere katlanmaları gerekmez. Çünkü Allah yolunda bir susuzluğa, bir yorgunluğa, bir açlığa düşerlerse, kâfirleri kızdırıp kinlendirecek bir yere ayak basarlarsa, herhangi bir düşmana karşı başarı elde ederlerse mutlaka karşılık olarak iyi bir iş yaptıkları yazılır; şüphe yok ki Allah iyilik edenlerin ecrini zâyi etmez. Facebook'ta Paylaş
121 Az olsun, çok olsun, hiçbir şey harcamazlar, hiçbir vâdiyi aşmazlar ki Allah onları, yaptıklarının daha güzeliyle mükâfatlandırmayı takdîr etmemiş olsun. Facebook'ta Paylaş
122 İnananların hepsinin savaşa gitmesi lâzım değil; bir kısmı savaşa gitmeli, bir topluluk da çekinmelerini sağlamak için kavimleri savaştan dönüp gelerek onlarla buluşunca onları korkutmak için dîni hükümleri iyice öğrenmeye çalışmalıdır. Facebook'ta Paylaş
123 Ey inananlar, önce kâfirlerden yakınınızda bulunanlarla savaşın, onlar, sizde bir şiddet ve azim bulsunlar ve bilin ki Allah, hiç şüphe yok, çekinenlerle berâberdir. Facebook'ta Paylaş
124 Bir sûre indirilince içlerinden bu hanginizin imanını artırdı diyen de var. Fakat inen sûreler, inananların inançlarını artırır ve onlar birbirlerini müjdelerler. Facebook'ta Paylaş
125 Ama gönüllerinde hastalık olanların pisliklerine pislik katarak küfürlerini artırır ve onlar, kâfir olarak ölüp giderler. Facebook'ta Paylaş
126 Görmezler mi ki onlar her yıl bir, yahut iki kere musîbetlere uğratılırlar da gene ne tövbe ederler, ne ibret alırlar. Facebook'ta Paylaş
127 Bir sûre indiği zaman birbirlerine bakarlar, sizi bir gören var mı derler de sonra dönüp giderler. Allah gönüllerini döndürmüştür onların, çünkü onlar, anlamaz bir topluluktur. Facebook'ta Paylaş
128 Andolsun, size içinizden, sizden öyle bir Peygamber gelmiştir ki bir sıkıntıya düşmeniz pek ağır gelir ona, pek düşkündür size, müminleri esirger, rahîmdir. Facebook'ta Paylaş
129 Fakat döner, yüz çevirirlerse hemen de ki: Allah yeter bana, yoktur ondan başka tapacak, ona dayandım ve odur büyük arşın sâhibi. Facebook'ta Paylaş