Ankebut Suresi
 



AYET NO

MEAL

1 Elif lâm mîm. Facebook'ta Paylaş
2 İnsanlar, sanırlar mı ki inandık derler de öylece bırakılıverirler ve sınanmaz onlar? Facebook'ta Paylaş
3 Ve andolsun ki biz onlardan öncekileri de sınadık; artık Allah, doğru olanları da mutlaka bilir, yalancıları da mutlaka bilir. Facebook'ta Paylaş
4 Yoksa kötülük edenler, sanırlar mı ki bizden kurtulacaklar, ne de kötü hükmediyorlar. Facebook'ta Paylaş
5 Kim, Tanrı´ya kavuşmayı umarsa artık şüphe yok ki Allah´ın takdîr ettiği zaman elbette gelecek ve odur duyan, bilen. Facebook'ta Paylaş
6 Ve kim savaşırsa ancak kendisi için savaşır; şüphe yok ki Allah, âlemlerden müstağnîdir. Facebook'ta Paylaş
7 İnananların ve iyi işlerde bulunanların kötülüklerini elbette örteriz ve onları, yaptıklarından daha güzeliyle mükâfatlandırırız. Facebook'ta Paylaş
8 Ve insana, anasına babasına iyilikte bulunmasını tavsiye ettik ve senin bir bilgin olmayan birşeyi bana eş tutman için seninle çekişirlerse artık itâat etme onlara; dönüp geleceğiniz yer, benim tapımdır, neler yaptıysanız size ben haber vereceğim. Facebook'ta Paylaş
9 İnananları ve iyi işlerde bulunanları elbette temiz kişilere katacağım. Facebook'ta Paylaş
10 Ve insanlardan Allah´a inandık diyen var ki Allah uğrunda bir eziyete uğratılınca insanların, kendisini sınamasını Allah´ın azâbıymış gibi sayar ve Rabbinden bir yardım ve zafer de gelirse bu çeşit kişiler, biz sizinleyiz derler mutlaka; Allah, âlemlerin gönüllerinde ne var, daha iyi bilmez mi? Facebook'ta Paylaş
11 Ve Allah elbette inananları da bilir, münâfıkları da bilir. Facebook'ta Paylaş
12 Kâfir olanlar, iman edenlere bizim yolumuza uyun dediler, hatalarınızı biz yükleniriz; halbuki onlar, bunların hatalarından hiç mi hiç, bir şey yüklenemezler, şüphe yok onlar, yalancılardır. Facebook'ta Paylaş
13 Onlar, elbette kendi yüklerini de yüklenecekler, o yüklerle berâber başka yükleri de ve kıyâmet gününde de iftirâ ettikleri şeyler, elbette sorulacak onlardan. Facebook'ta Paylaş
14 Ve andolsun ki biz Nûh´u, kavmine gönderdik de aralarında tam bin yıldan elli yıl eksik bir müddet kaldı; derken onları tufan helâk etti ve onlar zâlimlerdi. Facebook'ta Paylaş
15 Onu ve gemidekileri kurtardık ve bunu, âlemlere ibret olarak yaptık. Facebook'ta Paylaş
16 Ve İbrahîm de hani kavmine demişti ki: Allah´a kulluk edin ve çekinin ondan; bilseniz bu, size daha hayırlıdır. Facebook'ta Paylaş
17 Gerçekten de Allah´ı bırakıp da putlara tapıyor, yalanlar uyduruyorsunuz; Allah´ı bırakıp taptığınız şeylerin, size bir rızık vermeye güçleri yetmez; rızkı, Allah katında arayın ve kulluk edin ona ve şükredin ona; dönüp onun tapısına varacaksınız. Facebook'ta Paylaş
18 Ve yalanlarsanız sizden önceki ümmetler de yalanlamıştı ve Peygambere düşen iş, ancak apaçık tebliğden ibâret. Facebook'ta Paylaş
19 Görmezler mi ki Allah, nasıl yaratmaya başlıyor, sonra yaratışı, nasıl yeniliyor? Şüphe yok ki bu, Allah´a pek kolay. Facebook'ta Paylaş
20 De ki: Yeryüzünü gezin de bakıp görün, nasıl yaratmaya başlamıştır; sonra Allah âhiret yaşayışını da meydana getirecektir; şüphe yok ki Allah´ın her şeye gücü yeter. Facebook'ta Paylaş
21 Dilediğini azaplandırır ve dilediğine acır ve siz, döndürülüp onun tapısına götürüleceksiniz. Facebook'ta Paylaş
22 Siz onu, ne yeryüzünde âciz bırakabilirsiniz, ne gökyüzünde ve size, Allah´tan başka da ne bir dost var, ne bir yardımcı. Facebook'ta Paylaş
23 Allah´ın delillerine kâfir olanlar ve onunla buluşacaklarını inkâr edenlerse onlardır rahmetimden tamâmıyla ümitlerini kesenler ve onlaradır elemli bir azap. Facebook'ta Paylaş
24 Kavminin cevâbı, ancak onu öldürün, yahut yakın sözü olmuştu da Allah, onu ateşten kurtarmıştı; şüphe yok ki bunda elbette deliller var inananlara. Facebook'ta Paylaş
25 Ve siz dedi, dünyâ yaşayışında birbirinize dost olduğunuzdan bu dostluk yüzünden Allah´ı bırakıp da putları mâbûd edindiniz, sonra da kıyâmet günü, bir kısmınız, bir kısmınızı inkâr edecek, bir kısmınız, bir kısmınıza lânet okuyacak ve yurdunuz ateştir ve size hiçbir yardımcı yoktur. Facebook'ta Paylaş
26 Lût, ona inandı ve İbrâhim, ben dedi, bunlardan göçecek, Rabbime sığınacağım, şüphe yok ki o üstündür, hüküm ve hikmet sâhibidir. Facebook'ta Paylaş
27 Ve ona İshak ve Yakup´u verdik ve soyuna, peygamberlik ve kitap ihsân ettik ve dünyâda, mükâfâtını verdik onun ve şüphe yok ki o, âhirette de elbette temiz kişilerdendir. Facebook'ta Paylaş
28 Ve Lût´u da göndermiştik de hani kavmine demişti ki: Siz, sizden önce, âlemlerde hiçbir kimsenin yapmadığı çirkin bir işi yapmadasınız. Facebook'ta Paylaş
29 Siz, boyuna erkeklerle mi temas edecek, meşrû yolu mu kesecek, meclislerinizde hep kötü işlerde mi bulunacaksınız? Kavminin cevâbı, ancak eğer doğru söyleyenlerdensen Allah azâbını getir bize sözü olmuştu. Facebook'ta Paylaş
30 O da, Rabbim demişti, bozgunculukta bulunan kavme karşı sen yardım et bana. Facebook'ta Paylaş
31 Elçilerimiz, İbrahîm´e müjdeyle gelince, şüphe yok ki demişlerdi, biz şu şehrin halkını helâk edeceğiz; şüphe yok ki o şehrin halkı zâlim oldu. Facebook'ta Paylaş
32 İbrâhim, orada Lût da var demişti de onlar, biz daha iyi biliriz demişlerdi, orada kim var; onu ve âilesini kurtaracağız, ancak karısı kurtulmayacak, o, şüphe yok ki orada kalanlardan olacak. Facebook'ta Paylaş
33 Elçilerimiz Lût´a gelince Lût, onların yüzünden kederlenmişti, gönlü daralmıştı. Onlar, korkma ve tasalanma demişlerdi; şüphe yok ki biz, seni de, âileni de kurtaracağız, ancak karın müstesnâ ve şüphe yok o, orada kalanlardan olacak. Facebook'ta Paylaş
34 Şüphe yok ki bu şehir halkının üstüne, buyruktan çıkarak yapageldikleri işler yüzünden, gökten bir azâp indireceğiz. Facebook'ta Paylaş
35 Ve andolsun ki biz, akıl eden topluluk için, onlara âit apaçık bir delil bıraktık. Facebook'ta Paylaş
36 Ve Medyen´e de kardeşleri Şuayb´i göndermiştik de ey kavmim demişti, kulluk edin Allah´a ve umun âhiret gününü ve yeryüzünde bozgunculuğa çalışmayın. Facebook'ta Paylaş
37 Derken yalanlamışlardı onu da onları bir sarsıntı, helâk edivermişti, derken evlerinde diz çökmüş bir halde yerlere yığılıp helâk oluvermişlerdi. Facebook'ta Paylaş
38 Ve Âd´le Semûd´u da helâk etmiştik ve gerçekten de yerlerinden apaçık anlamaktasınız ve Şeytan, onların yaptıklarını, bezemişti kendilerine ve gerçeği gördükleri halde yoldan çelmişti onları. Facebook'ta Paylaş
39 Ve Kârun´u ve Firavun´u ve Hâmân´ı da helâk etmiştik ve andolsun ki Mûsâ, onlara apaçık delillerle gelmişken tuttular da, yeryüzünde ululanmaya kalkıştılar ve azâbı da savuşturamadılar. Facebook'ta Paylaş
40 Hepsini de suçları yüzünden helâk ettik. Onlardan, üstlerine kasırgayla taş yağdırdıklarımız var ve onlardan, bir bağırışla helâk olanlar var ve onlardan yere geçirdiğimiz var ve onlardan sulara garkettiğimiz var ve Allah zulmetmemişti onlara ve fakat onlar, kendi kendilerine zulmetmişlerdi. Facebook'ta Paylaş
41 Allah´tan başka dost ve yardımcı edinenler, ağ kuran örümceğe benzerler ve evlerin en çürüğü, elbette örümcek ağıdır bir bilseler. Facebook'ta Paylaş
42 Şüphe yok ki Allah, kendisinden başka neye tapıyorlarsa hepsini bilir ve odur üstün, hüküm ve hikmet sâhibi. Facebook'ta Paylaş
43 Ve işte örnekler, onları insanlara gösterip durmadayız ve bilgi sâhiplerinden başkaları anlamaz onları. Facebook'ta Paylaş
44 Allah, gökleri ve yeryüzünü gerçek olarak yarattı; şüphe yok ki bunda, inananlara deliller var elbet. Facebook'ta Paylaş
45 Oku kitaptan ne vahyedildiyse sana ve namaz kıl; şüphe yok ki namaz, çirkin ve kötü şeylerden alıkoyar insanı ve elbette Allah´ı anmak, pek büyük birşeydir ve Allah, ne işlerseniz hepsini bilir. Facebook'ta Paylaş
46 Ve kitap ehliyle, ancak en güzel bir tarzda mücâdele edin; yalnız içlerinden zulmedenler müstesnâ ve deyin ki: İnandık bize indirilene de, size indirilene de ve mâbûdumuz ve mâbûdunuz birdir ve biz, ona teslîm olmuşuz. Facebook'ta Paylaş
47 Ve işte sana böyle bir kitap indirdik biz ve bu yüzden kendilerine kitap verilenler, inanıyorlar ona ve şunlardan da inanan var ona ve delillerimizi, kâfirlerden başkası da bilerek inkâr etmez. Facebook'ta Paylaş
48 Ve sen, bundan önce hiçbir kitap okumazdın ve sağ elinle de bir şey yazmamıştın, öyle olsaydı, bâtıl şeylere kapılanlar mutlaka şüpheye düşerlerdi. Facebook'ta Paylaş
49 Hayır, o, kendilerine bilgi verilenlerin gönüllerinde kökleşip yerleşmiş olan apaçık delillerdir ve delillerimizi, zâlimlerden başkası da bilerek inkâr etmez. Facebook'ta Paylaş
50 Ve derler ki ona Rabbinden deliller indirilseydi. De ki: Deliller, ancak Allah katında ve ben, ancak apaçık bir korkutucuyum. Facebook'ta Paylaş
51 Onlara yetmez mi ki şüphe yok, sana kitap indirdik, onlara okunup durmada; şüphe yok ki bu kitapta elbette inanan topluluğa hem rahmet var, hem öğüt. Facebook'ta Paylaş
52 De ki: Aramda ve aranızda tanık olarak Allah yeter; bilir ne varsa göklerde ve yeryüzünde ve bâtıla inanıp Allah´a kâfir olanlara gelince: Onlardır ziyan edenlerin ta kendileri. Facebook'ta Paylaş
53 Ve senden, azâbın çarçabuk gelmesini isterler ve muayyen bir zamânı olmasaydı azap, gelip çatardı onlara ve azap, onlara apansız gelecek ve onların haberleri bile olmayacak. Facebook'ta Paylaş
54 Senden, azâbın, çabucak gelmesini isterler ve şüphe yok cehennem elbette kâfirleri kuşatmıştır zâten. Facebook'ta Paylaş
55 O gün azap, üstlerinden, ayaklarının altından saracak onları ve tadın diyecek, yaptıklarınızın cezâsını. Facebook'ta Paylaş
56 Ey inanan kullarım, şüphe yok ki benim yeryüzüm geniştir, artık siz de yalnız bana kulluk edin. Facebook'ta Paylaş
57 Herkes tadacak ölümü, sonra da dönüp tapımıza geleceksiniz. Facebook'ta Paylaş
58 İnananları ve iyi işlerde bulunanları, kıyılarından ırmaklar akan cennetin en yüce yerlerinde yerleştireceğiz, orada ebedî olarak kalacaklar; iyi işlerde bulunanlara verilen mükâfat, ne de güzeldir. Facebook'ta Paylaş
59 Öyle kişilerdir onlar ki sabrederler ve Rablerine dayanırlar. Facebook'ta Paylaş
60 Ve nice mahlûk vardır ki rızıklarını kendileri bulup götürmezler; onları da Allah rızıklandırır; sizi de ve odur duyan, bilen. Facebook'ta Paylaş
61 Andolsun ki onlara, kim yarattı gökleri ve yeryüzünü ve kim râm etti güneşi ve ayı diye sorsan Allah derler mutlaka, o halde ne diye ona kulluktan dönüp uydurma şeylere kapılıyorlar? Facebook'ta Paylaş
62 Allah, kullarından dilediğinin rızkını bollaştırır, dilediğinin daraltır; şüphe yok ki Allah, her şeyi bilir. Facebook'ta Paylaş
63 Andolsun ki onlara, kim yağdırır gökten yağmuru da onunla, ölümünden sonra diriltir yeryüzünü diye sorsan Allah derler mutlaka; de ki: Hamd Allah´a, fakat çoğu akıl etmez. Facebook'ta Paylaş
64 Ve bu dünyâ yaşayışı, ancak aslı olmayan bir eğlenceden, bir oyundan başka bir şey değil ve şüphe yok ki âhiret yurdunda gerçek yaşayış, bunu bir bilselerdi. Facebook'ta Paylaş
65 Gemiye bindiler mi din husûsunda yalnız onu tanıyarak ihlâsla Allah´ı çağırırlar, fakat onları karaya çıkarıp da kurtardık mı o zaman derhal şirk koşarlar. Facebook'ta Paylaş
66 Bu da onlara verdiğimiz nîmetlere nankörlük edip dünyâda geçinip gitmeleri içindir, fakat yakında bilecek onlar. Facebook'ta Paylaş
67 Görmezler mi ki etraflarındaki insanlar, birbirlerini öldürüp dururken biz Harem´i, emîn ettik; hâlâ mı bâtıla inanırlar da Allah´ın nîmetine nankörlük ederler? Facebook'ta Paylaş
68 Ve kimdir Allah´a yalan yere iftirâ edenden, yahut Kur´ân, kendisine geldikten sonra onu yalanlayandan daha zâlim? Kâfirlere, cehennemde konaklayacak yer mi yok? Facebook'ta Paylaş
69 Bizim için savaşanları yollarımıza sevk ederiz biz ve şüphe yok ki Allah, elbette berâberdir iyilik edenlerle. Facebook'ta Paylaş