وَسَوَاءٌ عَلَيْهِمْ أَأَنْذَرْتَهُمْ أَمْ لَمْ تُنْذِرْهُمْ لَا يُؤْمِنُونَ |
ARAPÇA LATİN |
Ve sevâun aleyhim e enzertehum em lem tunzirhum lâ yu’minûn(yu’minûne). |
|
DİYANET İŞLERİ |
Onları uyarsan da, uyarmasan da onlar için birdir, inanmazlar. |
|
DİYANET VAKFI |
Onları uyarsan da uyarmasan da onlar için birdir, inanmazlar. |
|
ELMALILI SADE |
Onları uyarsan da uyarmasan da farketmez, inanmazlar. |
|
ÖMER NASUHI BİLMEN |
Ve onları korkutmuş olsan da, korkutmasan da onlara karşı müsavîdir, imân etmezler. |
|
FİZİLALİL KURAN |
Onları uyarsan da uyarmasan da onlar için birdir, inanmazlar. |
|
ABDÜLBAKİ GÖLPINARLI |
Ve birdir onlara korkutsan da, korkutmasan da; onlar, inanmazlar. |
|
İBN-İ KESİR |
Onları ister korkut, ister korkutma; onlar için birdir, iman etmezler. |
|
TEFHİMÜL KURAN |
Kendilerini uyarıp korkutsan da, uyarmayıp korkutmasan da onlar için birdir; onlar iman etmezler. |
|
BEKİR SADAK |
Onlari uyarsan da uyarmasan da birdir, inanmazlar. |
|
CELAL YILDIRIM |
(Ey Peygamber!) Onları (tuttukları yolun tehlikesine karşı) uyarsan da uyarmasan da birdir; imân etmezler. |
|
HASAN BASRİ ÇANTAY |
Onları (azâb ile) ha korkutmuşsun, ha korkutmamışsın onlarca birdir. İman etmezler. |
|
ALİ FİKRİ YAVUZ |
Sen onları korkutsan da, korkutmasan da onlarca birdir; iman etmezler. |
|
ALİ BULAÇ |
Kendilerini uyarsan da, uyarmasan da onlar için birdir; inanmazlar. |
|