هُمْ وَأَزْوَاجُهُمْ فِي ظِلَالٍ عَلَى الْأَرَائِكِ مُتَّكِئُونَ |
ARAPÇA LATİN |
Hum ve ezvâcuhum fî zılâlin alel erâiki muttekiûn(muttekiûne). |
|
DİYANET İŞLERİ |
Onlar ve eşleri gölgelerde koltuklara yaslanmaktadırlar. |
|
DİYANET VAKFI |
Onlar ve eşleri gölgeler altında tahtlara kurulurlar. |
|
ELMALILI SADE |
Kendileri ve eşleri gölgelikler içinde koltuklar üzerinde kurulmuşlardır. |
|
ÖMER NASUHI BİLMEN |
Onlar ve zevceleri gölgeler içinde tahtlar üzerine dayanıp durmuşlardır. |
|
FİZİLALİL KURAN |
Kendileri ve eşleri gölgelerde, koltuklara yaslanmışlar. |
|
ABDÜLBAKİ GÖLPINARLI |
Onlar da, eşleri de, gölgeliklerde, tahtlara oturup dayanmışlardır. |
|
İBN-İ KESİR |
Onlar ve eşleri gölgeliklerde, tahtlar üzerinde yaslanmışlardır. |
|
TEFHİMÜL KURAN |
Kendileri ve eşleri, gölgeliklerde, tahtlar üzerinde yaslanmışlardır. |
|
BEKİR SADAK |
Onlar ve esleri golgeliklerde, tahtlar uzerine yaslanmislardir. |
|
CELAL YILDIRIM |
Onlar da, eşleri de gölgede tahtlar, kanepeler üzerinde kurulmuşlardır. |
|
HASAN BASRİ ÇANTAY |
Kendileri de, zevceleri de (cennet) gölgeler (in) dedirler. Tahtların üstüne kurulub dayanmışlardır. |
|
ALİ FİKRİ YAVUZ |
Kendileri ve zevceleri, ağaçların gölgeleri altında süslü koltuklar üzerine kurulub yaslanmışlardır. |
|
ALİ BULAÇ |
Kendileri ve eşleri, gölgeliklerde, tahtlar üzerinde yaslanmışlardır. |
|