فَكَيْفَ كَانَ عَذَابِي وَنُذُرِ |
ARAPÇA LATİN |
Fe keyfe kâne azâbî ve nuzur(nuzuri). |
|
DİYANET İŞLERİ |
Benim azabım ve uyarılarım nasılmış (gördüler)! |
|
DİYANET VAKFI |
Benim azabım ve uyarılarım nasılmış! |
|
ELMALILI SADE |
azabım ve uyarılarım nasılmış! |
|
ÖMER NASUHI BİLMEN |
(15-16) Ve şanım hakkı için onu (o gemiyi) bir ibret olmak üzere bıraktık fakat hani yâd edip ibret alan? Artık Benim azabım ve korkutmam nasıl imiş? |
|
FİZİLALİL KURAN |
Benim azabım ve uyarılarım nasılmış? |
|
ABDÜLBAKİ GÖLPINARLI |
Derken nasıldı azâbım benim ve korkutuşlarım? |
|
İBN-İ KESİR |
Benim azabım ve tehditlerim nasılmış? |
|
TEFHİMÜL KURAN |
Şu halde benim azabım ve uyarıp korkutmam nasılmış? |
|
BEKİR SADAK |
Benim azabim ve uyarmam nasilmis? |
|
CELAL YILDIRIM |
Benim azabım ve uyarılarım nasılmış (bir görün) ? |
|
HASAN BASRİ ÇANTAY |
Ki benim azabım ve (bundan evvel) tehdîdlerim nice imiş (düşünün). |
|
ALİ FİKRİ YAVUZ |
(İşte bak, Ey Rasûlüm), benim azabım ve tehdidlerim nasıl oldu!... |
|
ALİ BULAÇ |
Şu halde Benim azabım ve uyarıp-korkutmam nasılmış? |
|