فَكَيْفَ كَانَ عَذَابِي وَنُذُرِ |
ARAPÇA LATİN |
Fe keyfe kâne azâbî ve nuzur(nuzuri). |
|
DİYANET İŞLERİ |
Fakat azabım ve uyarılarım nasılmış! |
|
DİYANET VAKFI |
(Bu azgınlara) azabım ve uyarılarım nasıl oldu! |
|
ELMALILI SADE |
Fakat bak nasıl oldu azabım ve uyarılarım? |
|
ÖMER NASUHI BİLMEN |
(30-31) O halde nasıl olmuş oldu azabım ve tehdidim? Muhakkak ki, onların üzerlerine bir sayha gönderdik. Artık onlar ağıla konmuş kuru ot gibi oldular. |
|
FİZİLALİL KURAN |
Peki benim azabım ve uyarılarım nasılmış? |
|
ABDÜLBAKİ GÖLPINARLI |
Derken nasıldı azâbım benim ve korkutuşlarım? |
|
İBN-İ KESİR |
İşte, Benim azabım ve tehditlerim nasılmış? |
|
TEFHİMÜL KURAN |
Şu halde benim azabım ve uyarıp korkutmam nasılmış? |
|
BEKİR SADAK |
Benim azabim ve uyarmam nasilmis? |
|
CELAL YILDIRIM |
Benim azabım ve uyarılarım nasılmış (bir görün) ? |
|
HASAN BASRİ ÇANTAY |
İşte benim azabım ve (bundan evvel) tehdîdlerim nice imiş (düşünün). |
|
ALİ FİKRİ YAVUZ |
Fakat bak, nasıl oldu azabım ve tehdidlerim!... |
|
ALİ BULAÇ |
Şu halde Benim azabım ve uyarmam nasılmış? |
|