تَظُنُّ أَنْ يُفْعَلَ بِهَا فَاقِرَةٌ |
ARAPÇA LATİN |
Tezunnu en yuf’ale bihâ fâkıreh(fâkıretun). |
|
DİYANET İŞLERİ |
Bel kemiklerini kıran bir felakete uğratılacaklarını anlarlar. |
|
DİYANET VAKFI |
Kendilerinin, bel kemiklerini kıran bir felâkete uğratılacağını sezeceklerdir. |
|
ELMALILI SADE |
kendilerine bel kıran belalı bir iş yapılacağını anlar. |
|
ÖMER NASUHI BİLMEN |
(25-26) Sanır ki, ona arka kemiklerini kıracak bir muamele yapılacaktır. Hayır hayır... Vaktâ ki (can) boyun halkasının kemiklerine kavuşur. |
|
FİZİLALİL KURAN |
Bel kırıcı bir belaya uğrayacakları kaygısını taşırlar. |
|
ABDÜLBAKİ GÖLPINARLI |
Bellerini kıracak bir felâketi bekler. |
|
İBN-İ KESİR |
Belkemiğinin kırılacağını anlar. |
|
TEFHİMÜL KURAN |
Kendisine, beli büken işlerin yapılacağını anlamaktadır. |
|
BEKİR SADAK |
Kendisinin belkemiginin kirilacagini sanir. |
|
CELAL YILDIRIM |
Bel kemiğinin kırılacağını anlar. |
|
HASAN BASRİ ÇANTAY |
Anlar ki kendisine bel kemiklerini kıracak çok belâ (lı bir iş) yapılacak. |
|
ALİ FİKRİ YAVUZ |
(Böyle kararmış yüzler, başlarına gelecek felâketle) bel kemiklerinin kırılacağını anlar. |
|
ALİ BULAÇ |
Kendisine, beli büken işlerin yapılacağını anlamaktadır. |
|