كَلَّا إِذَا بَلَغَتِ التَّرَاقِيَ |
ARAPÇA LATİN |
Kellâ izâ belegatit terâkıy(terâkıye). |
|
DİYANET İŞLERİ |
(26-30) Hayır, can boğaza dayandığı, “Kimdir (bunu) iyi edecek?” dendiği, (ölmek üzere olanın da) bunun ayrılış olduğunu bildiği, bacakların birbirine dolandığı zaman, işte o gün sevk ediliş, Rabbinedir. |
|
DİYANET VAKFI |
Artık gözünüzü açın! Ne zaman ki can köprücük kemiğine dayanır, |
|
ELMALILI SADE |
Hayır, hayır! Ne zaman ki, can köprücüklere dayanır |
|
ÖMER NASUHI BİLMEN |
(25-26) Sanır ki, ona arka kemiklerini kıracak bir muamele yapılacaktır. Hayır hayır... Vaktâ ki (can) boyun halkasının kemiklerine kavuşur. |
|
FİZİLALİL KURAN |
Hayır hayır, can köprücük kemiğine dayandığı zaman. |
|
ABDÜLBAKİ GÖLPINARLI |
Hayır; can, köprücük kemiklerine gelince. |
|
İBN-İ KESİR |
Dikkat edin, köprücük kemiğine bir dayandığı zaman; |
|
TEFHİMÜL KURAN |
Hayır; can köprücük kemiğine gelip dayandığı zaman, |
|
BEKİR SADAK |
(26-27) Dikkat edin; can bogaza gelip koprucuk kemiklerine dayandigi zaman: «Care bulan yok mudur?» denir. |
|
CELAL YILDIRIM |
Hayır, (can) köprücük kemiğine dayandığı zaman. |
|
HASAN BASRİ ÇANTAY |
Gözünüzü açın, (can) köprücük kemiğine bir dayandığı zaman, |
|
ALİ FİKRİ YAVUZ |
Hayır hayır, (dünya ahirete tercih edilemez). Can köprücük kemiklerine dayanınca, |
|
ALİ BULAÇ |
Hayır; can, köprücük kemiğine gelip dayandığı zaman, |
|