فَقَدَرْنَا فَنِعْمَ الْقَادِرُونَ |
ARAPÇA LATİN |
Fe kadernâ fe ni’mel kâdirûn(kâdirûne). |
|
DİYANET İŞLERİ |
Sonra da ona ölçülü bir biçim verdik. Biz ne güzel biçim verenleriz! |
|
DİYANET VAKFI |
Biz buna güç yetirmişizdir. Ve bizim gücümüz ne büyüktür! |
|
ELMALILI SADE |
Demek ki ölçmüşüz, demek ki Biz ne güzel güçlüleriz. |
|
ÖMER NASUHI BİLMEN |
İşte Biz kâdir olduk, artık ne güzel kâdir olanlarız. |
|
FİZİLALİL KURAN |
Biz o sıvı damlacığın gelişmesini aşamalı bir plâna bağladık. Biz ne güzel plân yaparız. |
|
ABDÜLBAKİ GÖLPINARLI |
Derken taktîr ettik yaratılışını, ne güzel de takdîr ederiz biz. |
|
İBN-İ KESİR |
Bunu Biz takdir ettik, ne güzel takdir edenleriz Biz. |
|
TEFHİMÜL KURAN |
İşte (buna) güç yetirdik. Demek ki, biz ne güzel güç yetirenleriz. |
|
BEKİR SADAK |
Buna gucumuz yeter; Biz ne guzel guc yetireniz! |
|
CELAL YILDIRIM |
Biz, onu kudretimizle belli ölçüde tuttuk. Kudret yettirenler olarak biz ne güzel kudretlileriz!. |
|
HASAN BASRİ ÇANTAY |
İşte biz (bunu) kudretimizle yapdık. Demek (biz) ne güzel kaadirler (iz)! |
|
ALİ FİKRİ YAVUZ |
İşte biz, bunu takdir ettik. O halde biz ne güzel kâdiriz!... |
|
ALİ BULAÇ |
İşte (buna) güç yetirdik. Demek ki, Biz ne güzel güç yetirenleriz. |
|