رِجَالٌ لَا تُلْهِيهِمْ تِجَارَةٌ وَلَا بَيْعٌ عَنْ ذِكْرِ اللَّهِ وَإِقَامِ الصَّلَاةِ وَإِيتَاءِ الزَّكَاةِ ۙ يَخَافُونَ يَوْمًا تَتَقَلَّبُ فِيهِ الْقُلُوبُ وَالْأَبْصَارُ |
ARAPÇA LATİN |
Ricâlun lâ tulhîhim ticâratun ve lâ bey’un an zikrillâhi ve ikâmis salâti ve îtâiz zekâti yehâfûne yevmen tetekallebu fîhil kulûbu vel ebsâr(ebsâru). |
|
DİYANET İŞLERİ |
(36-37) Allah’ın, yüceltilmesine ve içlerinde adının anılmasına izin verdiği evlerde hiçbir ticaretin ve hiçbir alışverişin kendilerini, Allah’ı anmaktan, namazı kılmaktan, zekâtı vermekten alıkoymadığı birtakım adamlar, buralarda sabah akşam O’nu tesbih ederler. Onlar, kalplerin ve gözlerin dikilip kalacağı bir günden korkarlar. |
|
DİYANET VAKFI |
Onlar, ne ticaret ne de alış-verişin kendilerini Allah´ı anmaktan, namaz kılmaktan ve zekât vermekten alıkoyamadığı insanlardır. Onlar, kalplerin ve gözlerin allak bullak olduğu bir günden korkarlar. |
|
ELMALILI SADE |
Nice erler ki, ne ticaret, ne de alışveriş kendilerini Allah´ı anmaktan, namaz kılmaktan ve zekat vermekten alıkoymaz; onlar, kalplerin ve gözlerin kıvranacağı günden korkarlar. |
|
ÖMER NASUHI BİLMEN |
Birçok erler ki, onları ne bir ticaret ve ne de bir ticaret Allah Teâlânın zikrinden ve namazı hakkıyla kılmaktan ve zekâtı vermekten alıkoyamaz. Onlar, kalplerin ve gözlerin muzdarip olacağı bir günden korkarlar. |
|
FİZİLALİL KURAN |
Bu kimseleri ne ticaret, ne alışveriş, Allah´ı anmaktan, namazı kılmaktan ve zekâtı vermekten alıkoymaz. Onlar kalplerin hoplayacakları ve gözlerin donakalacağı bir günün dehşetinden korkarlar. |
|
ABDÜLBAKİ GÖLPINARLI |
Öyle erler vardır ki onları ne ticâret, ne alım satım, Allah´ı anmaktan ve namaz kılmaktan ve zekât vermekten alıkoymaz, gönüllerin ve gözlerin döneceği günden korkar onlar. |
|
İBN-İ KESİR |
Öyle erler ki; ne ticaret, ne alış-veriş onları Allah´ı zikretmekten, namaz kılmaktan ve zekat vermekten alıkoymaz. Onlar gönüllerin ve gözlerin döneceği günden korkarlar. |
|
TEFHİMÜL KURAN |
(Öyle) Adamlar ki, ne ticaret, ne de alışveriş onları Allah´ı zikretmekten, dosdoğru namazı kılmaktan ve zekâtı vermekten ´tutkuya kaptırıp alıkoymaz´; onlar kalplerin ve gözlerin inkılaba uğrayacağı (dehşetten allak bullak olacağı) günden korkarlar. |
|
BEKİR SADAK |
Bunlari ne ticaret ve ne de alisveris Allah´i anmaktan, namaz kilmaktan, zekat vermekten alikoyar. Bunlar, gonullerin ve gozlerin donecegi gunden korkarlar. |
|
CELAL YILDIRIM |
Öyle adamlar ki, ne ticaret, ne alım-satım onları Allah´ı anmaktan, zekâtı vermekten alıkoymaz. Kalblerin ve gözlerin (korkudan) döneceği günden korkarlar. |
|
HASAN BASRİ ÇANTAY |
(Öyle) adamlar (vardır ki) onları ne bir ticâret, ne bir alış veriş Allâhı zikretmeliden, dosdoğru namaz kılmakdan, zekâtı vermekden alıkoymaz. Onlar kalblerin ve gözlerin (dehşetle) döneceği gönden korkarlar. |
|
ALİ FİKRİ YAVUZ |
Nice adamlar vardır ki, ne bir ticaret, ne de bir alış-veriş, Allah’ı anmaktan (O’na ibadet etmekten ve emirlerine bağlanmaktan), namazı gereği üzre kılmaktan ve zekât vermekten kendilerini alıkoymaz. Onlar, bir günden (kıyametten) korkarlar ki, o günde kalbler ve gözler korkudan halden hale döner kıvranır. |
|
ALİ BULAÇ |
(Öyle) Adamlar ki, ne ticaret, ne alış-veriş onları Allah´ı zikretmekten, dosdoğru namazı kılmaktan ve zekatı vermekten ´tutkuya kaptırıp alıkoymaz´; onlar, kalplerin ve gözlerin inkılaba uğrayacağı (dehşetten allak bullak olacağı) günden korkarlar. |
|