وَأَقْسَمُوا بِاللَّهِ جَهْدَ أَيْمَانِهِمْ لَئِنْ أَمَرْتَهُمْ لَيَخْرُجُنَّ ۖ قُلْ لَا تُقْسِمُوا ۖ طَاعَةٌ مَعْرُوفَةٌ ۚ إِنَّ اللَّهَ خَبِيرٌ بِمَا تَعْمَلُونَ |
ARAPÇA LATİN |
Ve aksemû billâhi cehde eymânihim le in emertehum le yahrucunn(yahrucunne), kul lâ tuksimû, tâatun ma’rûfeh(ma’rûfetun), innellâhe habîrun bimâ ta’melûn(ta’melûne). |
|
DİYANET İŞLERİ |
Münâfıklar, sen kendilerine emrettiğin takdirde mutlaka savaşa çıkacaklarına dair en ağır bir şekilde Allah’a yemin ettiler. De ki: “Yemin etmeyin. Sizden istenen güzelce itaat etmektir. Şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.” |
|
DİYANET VAKFI |
(Münafıklar), sen hakikaten kendilerine emrettiğin takdirde mutlaka (savaşa) çıkacaklarına dair, en ağır yeminleri ile Allah´a yemin ettiler. De ki: Yemin etmeyin. İtaatiniz malûmdur! Bilin ki Allah, yaptıklarınızdan haberdardır. |
|
ELMALILI SADE |
Ötekiler (münafıklar), kendilerine emrettiğin takdirde hemen tereddüt etmeden çıkıp gideceklermiş diye, Allah´a en kuvvetli yeminleri ile yemin ettiler. De ki: «Yemin etmeyin! Sizin ki bilinen bir itaattir! Allah, kesinlikle bütün yaptıklarınız ve yapacaklarınızdan haberdardır. |
|
ÖMER NASUHI BİLMEN |
Ve Allah´a en ağır yeminleriyle kasem ederler ki, eğer onlara (cihad ile) emredersen elbette (cihada) çıkacaklardır. De ki: «Yemin etmeyin, (bu sözünüz) bilinmiş bir taattır. Şüphe yok ki, Allah yapar olduğunuz şeylerden bihakkın haberdardır.» |
|
FİZİLALİL KURAN |
Ey Muhammed, münafıklar kesin kesin bir dille yemin ederek kendilerine emir verecek olursan savaşa çıkacaklarını söylerler. Onlara de ki; «Yemin etmeyiniz. İtaatkârlığınız bellidir. Hiç kuşkusuz Allah, ne yaptığınızdan haberdardır.» |
|
ABDÜLBAKİ GÖLPINARLI |
Emredersen onlara, savaşa çıkacaklarına dâir olanca kuvvetleriyle yemin ederler elbette Allah´a de ki: Yemin etmeyin, bu, zâten âdet olan, gerekli bulunan bir itâatten ibâret; şüphe yok ki Allah, ne yaparsanız hepsinden haberdardır. |
|
İBN-İ KESİR |
Var güçleriyle Allah´a yemin ettiler ki; eğer kendilerine emredersen çıkacaklardır. De ki: Yemin etmeyin. Makul bir itaat. Muhakkak ki Allah, yaptıklarınızdan haberdardır. |
|
TEFHİMÜL KURAN |
Yeminlerinin olanca gücüyle Allah´a and içtiler; eğer sen onlara emredersen (savaşa) çıkacaklar diye. De ki: «And içmeyin, bu bilinen (örf üzere) bir itaattır. Allah, yapmakta olduklarınızdan haberi olandır.» |
|
BEKİR SADAK |
Eger kendilerine emredersen, o iki yuzluler, savasa cikacaklarina butun gucleriyle yemin ederler. De ki: «Yemin etmeyin; itaatiniz malumdur. Allah yaptiklarinizdan suphesiz haberdardir.» |
|
CELAL YILDIRIM |
Eğer kendilerine emredersen, elbette savaşa çıkacaklarına dair olanca yeminleriyle and içerler.De ki: And içmeyin, bu, bilinegelen (sahte) bir itaâtınızdır. Şüphesiz ki Allah, işleyegeldiğiniz şeylerden haberlidir. |
|
HASAN BASRİ ÇANTAY |
(Münafıklar) eğer kendilerine emr edersen (cihâda) behemehal çıkacaklarına, olanca hızlarıyle, yemîn etdiler. (Onlara) de ki: «(Bîhûde) yemîn etmeyin. (Bu), âdet (iniz) vech ile (sâde dilinizin gevelediği) bir itâatdır. Şübhesiz ki Allah, yapageldiğiniz şeylerden hakkıyle haberdârdır». |
|
ALİ FİKRİ YAVUZ |
Bir de münafıklar, kendilerine emrettiğin takdirde, muhakkak (savaş ve hicrete) çıkacaklarına en kuvvetli yeminleriyle yemin ettiler. (Ey Rasûlüm, onlara) de ki: (Yalan yere) yemin etmeyin. Sizden istenen halis bir itaattır. Şübhe yok ki Allah, bütün yaptığınız ve yapacağınız şeylerden haberdardır. |
|
ALİ BULAÇ |
Yeminlerinin olanca gücüyle Allah´a and içtiler; eğer sen onlara emredersen (savaşa) çıkacaklar diye. De ki: "And içmeyin, bu bilinen (örf üzere) bir itaattır. Allah, yaptıklarınızdan haberdardır." |
|