وَالْأَرْضِ ذَاتِ الصَّدْعِ |
ARAPÇA LATİN |
Vel ardı zâtis sad’(sad’ı). |
|
DİYANET İŞLERİ |
Yarık yarık çatlamış yere andolsun. |
|
DİYANET VAKFI |
(11-17) Dönüş sahibi olan (yağmur yağdıran) göğe, (nebat ile) yarılan yere yemin ederim ki Kur´an, (hak ile bâtılı) ayıran bir sözdür. O, asla bir şaka değildir. Onlar bir tuzak kurarlar, ben de bir tuzak kurarım. Kâfirlere mühlet ver, onları biraz kendi hallerine bırak (pek yakında desteğimiz sana gelecek). |
|
ELMALILI SADE |
yarılan yere, |
|
ÖMER NASUHI BİLMEN |
(11-12) Andolsun o dönüş sahibi olan semaya. Ve çatlayıp yarılan yeryüzüne. |
|
FİZİLALİL KURAN |
Bitkinin yeşerdiği yere andolsun ki. |
|
ABDÜLBAKİ GÖLPINARLI |
Ve nebat bitirmek için çatlayıp yarılan yere. |
|
İBN-İ KESİR |
Ve yarılan yere, |
|
TEFHİMÜL KURAN |
Yarılan yere de. |
|
BEKİR SADAK |
(11-12) Yagmurun donusunu saglayan goge ve yarilan yeryuzune and olsun ki, |
|
CELAL YILDIRIM |
Sürülüp yarılmaya elverişli yere and olsun, |
|
HASAN BASRİ ÇANTAY |
o (nebat ile) yarılan yere ki, |
|
ALİ FİKRİ YAVUZ |
(Nebat bitirmek için) yarılan arza ki, |
|
ALİ BULAÇ |
Yarılan yere de. |
|