انْظُرْ كَيْفَ ضَرَبُوا لَكَ الْأَمْثَالَ فَضَلُّوا فَلَا يَسْتَطِيعُونَ سَبِيلًا |
ARAPÇA LATİN |
Unzur keyfe darabû lekel emsâle fe dallû fe lâ yestetîûne sebîlâ(sebîlen). |
|
DİYANET İŞLERİ |
Bak, senin için ne türlü benzetmeler yaptılar da saptılar. Artık (doğru) yolu bulamazlar. |
|
DİYANET VAKFI |
Baksana; senin için ne türlü benzetmeler yaptılar! Bu yüzden, (öyle bir) saptılar ki, artık (doğru) yolu bulamayacaklardır. |
|
ELMALILI SADE |
Bak seni nelerle mukayese ettiler de nasıl sapıklığa düştüler, onun için bir yol bulmaya da güçleri yok. |
|
ÖMER NASUHI BİLMEN |
Bak senin için nasıl misaller irad ettiler, artık onlar sapıtmış oldular, artık onlar doğru bir yola (gitmeğe) güç yetiremezler. |
|
FİZİLALİL KURAN |
Senin hakkında nasıl benzetmeler, ne tür yakıştırmalar yaptıklarına baksana! Sapıttılar, bir türlü doğru yolu bulamıyorlar. |
|
ABDÜLBAKİ GÖLPINARLI |
Bak da gör, sana nasıl örnekler getirip de saptılar ve artık bir yol bulmaya güçleri yetmeyecek onların. |
|
İBN-İ KESİR |
Bak, sana nasıl misaller veriyorlar. Bunun için dalalete düşmüşlerdir. Ve bir daha yol bulamamaktadırlar. |
|
TEFHİMÜL KURAN |
Sana nasıl örnekler vererek saptıklarına bir bak, artık onların bir yola güçleri yetmemektedir. |
|
BEKİR SADAK |
Sana nasil misaller verdiklerine bir bak! Bu yuzden sapmislardir, artik bir yol da bulamamaktadirlar. |
|
CELAL YILDIRIM |
Dikkat et, sana nasıl da misâller veriyorlar da bu yüzden sapıttılar ; artık bir yol da bulamıyacaklar. |
|
HASAN BASRİ ÇANTAY |
Bak, sana nasıl misâller getirib sapdılar. Artık onlar bir yol (bulmıy) a güc yetiremiyeceklerdir. |
|
ALİ FİKRİ YAVUZ |
Bak, seni nelere nisbet ettiler (şairdir, sahirdir, mecnundur dediler) de nasıl dalâlete düştüler! Artık hak yolu bulmağa güçleri yetmez. |
|
ALİ BULAÇ |
Sana nasıl örnekler vererek saptıklarına bir bak, artık onların bir yola güçleri yetmemektedir. |
|