وَرَأَى الْمُجْرِمُونَ النَّارَ فَظَنُّوا أَنَّهُمْ مُوَاقِعُوهَا وَلَمْ يَجِدُوا عَنْهَا مَصْرِفًا |
ARAPÇA LATİN |
Ve reel mucrimûnen nâre fe zannû ennehum muvâkıûhâ ve lem yecidû anhâ masrifâ(masrifen). |
|
DİYANET İŞLERİ |
Suçlular (o gün) ateşi görünce, onun içine düşeceklerini iyice anlayacaklar ve ondan kurtuluş yolu da bulamayacaklardır. |
|
DİYANET VAKFI |
Suçlular ateşi görür görmez, orayı boylayacaklarını iyice anladılar; ondan kurtuluş yolu da bulamadılar. |
|
ELMALILI SADE |
Suçlular ateşi görmüş artık ona düşeceklerini anlamışlardır da ondan kaçacak bir yer bulamamışlardır. |
|
ÖMER NASUHI BİLMEN |
Ve günahkârlar, ateşi görmüş, artık kendilerinin ona düşeceklerini anlamışlar ve ondan savuşacak bir yer bulamamışlardır. |
|
FİZİLALİL KURAN |
Günahkârlar cehennem ateşini görünce oraya atılacaklarını anlarlar, fakat geri kaçarak sığınacakları bir başka yer bulamazlar. |
|
ABDÜLBAKİ GÖLPINARLI |
Ve suçlular cehennemi görürler de içine düşeceklerini anlarlar ama oradan savuşup gidecek bir yer bulamazlar. |
|
İBN-İ KESİR |
Suçlular ateşi görünce; ona düşeceklerini anlarlar, ama ondan kaçacak yer bulamazlar. |
|
TEFHİMÜL KURAN |
Suçlu günahkârlar ateşi görmüşlerdir, artık içine kendilerinin gireceklerini de anlamışlardır; ancak ondan bir kaçış yolu bulamamışlardır. |
|
BEKİR SADAK |
Suclular atesi gorurler ve ona duseceklerini anlarlar, fakat ondan kacacak yer bulamazlar. * |
|
CELAL YILDIRIM |
Günahkâr suçlular Cehennem´i görürler de ona düşeceklerini iyice anlarlar, ama bundan çevrilip kurtulacak bir yer bulamıyacaklar. |
|
HASAN BASRİ ÇANTAY |
Günahkârlar ateşi görmüşler de onun içerisine düşenlerin kendileri olduklarını anlamışlar, (fakat) ondan savuşacak bir yer bulamamışlardır. |
|
ALİ FİKRİ YAVUZ |
Günahkârlar, ateşi görmüşler de artık ona düşeceklerini anlamışlardır; fakat ondan savuşacak bir yer bulamamışlardır. |
|
ALİ BULAÇ |
Suçlu-günahkarlar ateşi görmüşlerdir, artık içine kendilerinin gireceklerini de anlamışlardır; ancak ondan bir kaçış yolu bulamamışlardır. |
|