حَتَّىٰ إِذَا بَلَغَ بَيْنَ السَّدَّيْنِ وَجَدَ مِنْ دُونِهِمَا قَوْمًا لَا يَكَادُونَ يَفْقَهُونَ قَوْلًا |
ARAPÇA LATİN |
Hattâ izâ belega beynes seddeyni vecede min dûnihimâ kavmen lâ yekâdûne yefkahûne kavlâ(kavlen). |
|
DİYANET İŞLERİ |
İki dağ arasına ulaşınca, bunların önünde, neredeyse hiçbir sözü anlamayan bir halk buldu. |
|
DİYANET VAKFI |
Nihayet iki dağ arasına ulaştığında onların önünde, hemen hiçbir sözü anlamayan bir kavim buldu. |
|
ELMALILI SADE |
Nihayet iki set arasına vardığı zaman, önlerinde neredeyse hiç söz anlamayan bir kavim buldu. |
|
ÖMER NASUHI BİLMEN |
Vaktâ ki, iki dağın arasına kavuştu, onların yakınında bir kavim buldu ki, söz anlayabilmeye yaklaşacak bir halde değildiler. |
|
FİZİLALİL KURAN |
Sonunda iki seddin arasına varınca setlerin berisinde nerede ise hiç söz anlamayan bir toplumla karşılaştı. |
|
ABDÜLBAKİ GÖLPINARLI |
Tâ iki setin arasına vardı, onların yanında bir topluluk buldu ki hemen hiçbir söz anlamıyorlardı. |
|
İBN-İ KESİR |
En sonunda iki dağın arasına varınca; orada hemen hemen hiç bir söz anlamayan bir kavme rastladı. |
|
TEFHİMÜL KURAN |
(92-93) Sonra (yine) bir yol tuttu. Nihayet iki dağ arasına ulaştığı zaman orada hiç söz anlamayan bir kavim buldu. |
|
BEKİR SADAK |
Sonunda, iki dagin arasina varinca, orada nerdeyse hic laf anlamayan bir millete rastladi. |
|
CELAL YILDIRIM |
Tâ ki, iki sed arasına ulaştığında, onların önünde neredeyse hiç söz anlamaz bir millete rastladı. |
|
HASAN BASRİ ÇANTAY |
Nihayet iki dağ arasına ulaşdığı zaman onların önünde hemen hiç bir söz anlamaz bir kavm buldu. |
|
ALİ FİKRİ YAVUZ |
Nihayet (sed yaptırmış olduğu Ermenistan ve Azerbaycan’daki) iki dağ arasına vardığı zaman, bu dağların önünde bir kavim buldu ki, söz anlamıyacak durumda idiler (lisan bilmiyorlardı). |
|
ALİ BULAÇ |
İki seddin arasına kadar ulaştı, onların (sedlerin) önünde hemen hemen hiçbir sözü kavramayan bir kavim buldu. |
|