وَكَيْفَ تَصْبِرُ عَلَىٰ مَا لَمْ تُحِطْ بِهِ خُبْرًا |
ARAPÇA LATİN |
Ve keyfe tesbiru alâ mâ lem tuhıt bihî hubrâ(hubren). |
|
DİYANET İŞLERİ |
“İç yüzünü kavrayamadığın bir şeye nasıl sabredebilirsin?” |
|
DİYANET VAKFI |
(İç yüzünü) kavrayamadığın bir bilgiye nasıl sabredersin? |
|
ELMALILI SADE |
Havsalanın almadığı şeye nasıl sabredeceksin!» dedi. |
|
ÖMER NASUHI BİLMEN |
«Ve hakikatından tamamen haberdar olmadığın bir şeye karşı nasıl sabredebilirsin?» |
|
FİZİLALİL KURAN |
Sebeplerini kavrayamayacağın olaylar karşısında nasıl sabredeceksin. |
|
ABDÜLBAKİ GÖLPINARLI |
İç yüzünü kavramana imkân olmayan birşeye nasıl sabredebilirsin ki? |
|
İBN-İ KESİR |
Kavrayamayacağın bir bilgiye nasıl dayanırsın? |
|
TEFHİMÜL KURAN |
(Böyleyken) «Özünü kavramaya kuşatıcı olamadığın şeye nasıl sabredebilirsin?» |
|
BEKİR SADAK |
(67-68) O: «Sen dogrusu benim yaptiklarima dayanamazsin, bilgice kavrayamadigin bir seye nasil dayanabilirsin?» dedi. |
|
CELAL YILDIRIM |
«İç yüzünü kavrayamadığın bir şeye nasıl sabredebilirsin ?» |
|
HASAN BASRİ ÇANTAY |
«(İç yüzünü) kavrayamadığın bir bilgiye nasıl sabr edersin?» dedi. |
|
ALİ FİKRİ YAVUZ |
İç yüzünü bilmediğin şeye nasıl sabredeceksin? |
|
ALİ BULAÇ |
(Böyleyken) "Özünü kavramaya kuşatıcı olamadığın şeye nasıl sabredebilirsin?" |
|