كَلَّا إِنَّهُمْ عَنْ رَبِّهِمْ يَوْمَئِذٍ لَمَحْجُوبُونَ |
ARAPÇA LATİN |
Kellâ innehum an rabbihim yevmeizin le mahcûbûn(mahcûbûne). |
|
DİYANET İŞLERİ |
Hayır, şüphesiz onlar, kıyamet günü Rablerini görmekten mahrum bırakılacaklardır. |
|
DİYANET VAKFI |
Hayır! Onlar şüphesiz o gün Rablerinden (O´nu görmekten) mahrum kalmışlardır. |
|
ELMALILI SADE |
Hayır, hayır, doğrusu onlar o gün Rablerini görmekten mahrum kalacaklardır. |
|
ÖMER NASUHI BİLMEN |
Hayır. Şüphe yok ki, onlar, o gün Rabblerinden elbette hicapta kalmış kimselerdir. |
|
FİZİLALİL KURAN |
Hayır, şüphesiz onlar o gün, Rabblerinden mahrum kalacaklardır. |
|
ABDÜLBAKİ GÖLPINARLI |
İş öyle değil, hayır, şüphe yok ki onlar, o gün elbette Rablerinin lütfünden, bir perdeyle, bir engelle uzak kalırlar. |
|
İBN-İ KESİR |
Hayır doğrusu onlar, o gün Rabblarından kesinlikle mahrumdurlar. |
|
TEFHİMÜL KURAN |
Hayır; gerçekten onlar, Rablerinden perdelenerek yoksun tutulmuşlardır. |
|
BEKİR SADAK |
Hayir; dogrusu onlar o gun, Rablerinden yoksun kalacaklardir. |
|
CELAL YILDIRIM |
Hayır, (iş bu kadar do değil), onlar o gün elbette Rablarından (O´nu görmekten, rahmetine, yüce nimetlerine ermekten) perde arkasında (mahrum ve mahcûb) kalacaklardır. |
|
HASAN BASRİ ÇANTAY |
Hayır (inanmazlar) Şübhesiz ki onlar o gün Rableri (ni görmek) den kat´iyyen mahrumdurlar. |
|
ALİ FİKRİ YAVUZ |
Hayır, (Onlar iman etmezler). Muhakkak ki onlar, o kıyamet günü Rablerinin rahmetinden menedilmişlerdir. |
|
ALİ BULAÇ |
Hayır; gerçekten onlar, Rablerinden perdelenerek-yoksun tutulmuşlardır. |
|