تَعْرِفُ فِي وُجُوهِهِمْ نَضْرَةَ النَّعِيمِ |
ARAPÇA LATİN |
Ta’rifu fî vucûhihim nadraten naîm(naîmi). |
|
DİYANET İŞLERİ |
Onların yüzlerinde, nimetlerin sevincini görürsün. |
|
DİYANET VAKFI |
Onların yüzünde nimetlerin sevincini görürsün. |
|
ELMALILI SADE |
Yüzlerinde nimet ve mutluluğun parıltısını tanırsın. |
|
ÖMER NASUHI BİLMEN |
Onların yüzlerinde o nîmetin güzelliğini görüp anlarsın. |
|
FİZİLALİL KURAN |
Yüzlerinde cennetin aydınlığını görürsün. |
|
ABDÜLBAKİ GÖLPINARLI |
Tanırsın onları, yüzlerinde cennetin parlaklığı var. |
|
İBN-İ KESİR |
Sen, o nimetin güzelliğini yüzlerinden tanırsın. |
|
TEFHİMÜL KURAN |
Nimetin parıltılı sevincini sen onların yüzlerinde tanıyıverirsin. |
|
BEKİR SADAK |
Onlari, yuzlerindeki nimet piriltisindan tanirsin. |
|
CELAL YILDIRIM |
Yüzlerinde nimetin içinde bulunmanın pırıltısını tanırsın. |
|
HASAN BASRİ ÇANTAY |
Öyle ki sen o ni´metin (herdem taze) güzelliğini yüzlerinde (görünce) tanırsın. |
|
ALİ FİKRİ YAVUZ |
Öyle ki, nimetlenmelerinin zevkini yüzlerinden tanırsın. |
|
ALİ BULAÇ |
Nimetin parıltılı-sevincini sen onların yüzlerinde tanırsın. |
|