فَهُوَ فِي عِيشَةٍ رَاضِيَةٍ |
ARAPÇA LATİN |
Fe huve fî îşetin râdıyeh(râdıyetin). |
|
DİYANET İŞLERİ |
Artık o, hoşnut bir hayat içindedir. |
|
DİYANET VAKFI |
(21-23) Artık o, meyveleri sarkmış yüce bir cennette hoşnut kalacağı bir hayat içindedir. |
|
ELMALILI SADE |
Artık o hoşnut bir hayattadır. |
|
ÖMER NASUHI BİLMEN |
(20-21) «Şüphe yok, ben zannetmiştim ki, ben muhakkak hesabıma uğrayacağım.» İmdi o, hoşnut olduğu bir yaşayıştadır. |
|
FİZİLALİL KURAN |
Artık o memnun edici bir hayat içindedir. |
|
ABDÜLBAKİ GÖLPINARLI |
Artık o, razı olduğu bir yaşayış, bir zevk içindedir. |
|
İBN-İ KESİR |
İşte o, hoş bir hayat içindedir. |
|
TEFHİMÜL KURAN |
Artık o, hoşnut bir yaşama içindedir. |
|
BEKİR SADAK |
(21-23) Artik o, meyveleri sarkmis, yuksek bir bahcede, hos bir yasayis icindedir. |
|
CELAL YILDIRIM |
Bu kimse hoşnut olacağı bir hayat içindedir. |
|
HASAN BASRİ ÇANTAY |
İşte o, hoşnud bir hayât içindedir, |
|
ALİ FİKRİ YAVUZ |
Artık, hoşnud (ve razı olduğu) hayatta, |
|
ALİ BULAÇ |
Artık o, hoşnut bir yaşama içindedir. |
|