إِنَّ الَّذِينَ كَفَرُوا سَوَاءٌ عَلَيْهِمْ أَأَنْذَرْتَهُمْ أَمْ لَمْ تُنْذِرْهُمْ لَا يُؤْمِنُونَ |
ARAPÇA LATİN |
İnnellezîne keferû sevâun aleyhim e enzertehum em lem tunzirhum lâ yu’minûn(yu’minûne). |
|
DİYANET İŞLERİ |
Küfre saplananlara gelince, onları uyarsan da, uyarmasan da, onlar için birdir, inanmazlar. |
|
DİYANET VAKFI |
Gerçek şu ki, kâfir olanları (azap ile) korkutsan da korkutmasan da onlar için birdir; iman etmezler. |
|
ELMALILI SADE |
Küfre saplananlara gelince, onları uyarsan da uyarmasan da onlarca aynıdır. İman etmezler. |
|
ÖMER NASUHI BİLMEN |
Muhakkak o kimseler ki kâfir olmuşlardır, onları korkutsan da, korkutmasan da onlar için müsavîdir, onlar imâna gelmezler. |
|
FİZİLALİL KURAN |
Kâfirlere gelince onları uyarsan da uyarmasan da farketmez; onlar iman etmezler. |
|
ABDÜLBAKİ GÖLPINARLI |
Kâfir olanlara gelince: İster korkut onları, ister korkutma, birdir; inanmazlar. |
|
İBN-İ KESİR |
Şüphesiz ki o küfretmiş olanları uyarsan da uyarmasan da birdir, inanmazlar. |
|
TEFHİMÜL KURAN |
Şüphesiz, küfredenleri uyarıp korkutsan da, uyarmayıp korkutmasan da, onlar için farketmez; iman etmezler. |
|
BEKİR SADAK |
suphe yok ki, inkar edenleri, baslarina gelecekle uyarsan da uyarmasan da birdir, inanmazlar. |
|
CELAL YILDIRIM |
Şüphesiz ki (ey sânı yüce peygamber!) o küfre saplanıp kalanları (inkâr ve inadları yüzünden tuttukları yanlış yolun tehlikeli sonucundan) korkutsan da, korkutmasan da onlara göre birdir; inanmazlar, d). |
|
HASAN BASRİ ÇANTAY |
Şu muhakkak ki küfr edenleri inzâr etsen de onlarca bir, kendilerini inzâr etmesen de inanmazlar. |
|
ALİ FİKRİ YAVUZ |
Muhakkak ki küfre varanlar, (yani iman nurunu şirk karanlığı ve inad yüzünden örtenleri) azâb ile korkutsan da korkutmasan da onlar için birdir; onlar iman etmezler. |
|
ALİ BULAÇ |
Şüphesiz, inkar edenleri uyarsan da, uyarmasan da, onlar için fark etmez; inanmazlar. |
|