وَلَقَدْ آتَيْنَا مُوسَى الْكِتَابَ وَجَعَلْنَا مَعَهُ أَخَاهُ هَارُونَ وَزِيرًا |
ARAPÇA LATİN |
Ve lekad âteynâ mûsel kitâbe ve cealnâ meahû ehâhu hârûne vezîrâ(vezîren). |
|
DİYANET İŞLERİ |
Andolsun, Biz, Mûsâ’ya Kitab’ı (Tevrat’ı) verdik ve kardeşi Hârûn’u da ona yardımcı kıldık. |
|
DİYANET VAKFI |
Andolsun biz Musa´ya Kitab´ı verdik, kardeşi Harun´u da ona yardımcı yaptık. |
|
ELMALILI SADE |
Andolsun ki, Musa´ya Kitab´ı verdik, kardeşi Harun´u da yardımcısı yaptık. |
|
ÖMER NASUHI BİLMEN |
Ve celâlim hakkı için Mûsa´ya kitabı verdik ve O´nun maiyetinde kardeşi Harun´u vezir kıldık. |
|
FİZİLALİL KURAN |
Andolsun ki, biz Musa´ya Kitabı (Tevratı) gönderdik ve kardeşi Harun´u´ da yanına yardımcı olarak verdik. |
|
ABDÜLBAKİ GÖLPINARLI |
Andolsun ki biz Mûsâ´ya kitap verdik ve kardeşi Hârûn´u, ona vezîr ettik. |
|
İBN-İ KESİR |
Andolsun ki; Biz, Musa´ya kitabı verdik. Kardeşi Harun´u da kendisine vezir yaptık. |
|
TEFHİMÜL KURAN |
Andolsun, biz Musa´ya kitabı verdik ve onunla birlikte kardeşi Harun´u yardımcı kıldık. |
|
BEKİR SADAK |
And olsun ki Musa´ya Kitap verdik, kardesi Harun´u da kendisine vezir yaptik. |
|
CELAL YILDIRIM |
And olsun ki Musâ´ya kitap verdik ve kardeşi Harun´u maiyetinde (bulunmak üzere) vezîr yaptık. |
|
HASAN BASRİ ÇANTAY |
Andolsun biz Musâya o kitabı verdik. Biraderi Hârunu da maiyyetine vezîr yapdık. |
|
ALİ FİKRİ YAVUZ |
Gerçekten Mûsa’ya o kitabı (Tevrat’ı) verdik ve ona kardeşi Harûn’u beraberinde vezir (yardımcı) yaptık. |
|
ALİ BULAÇ |
Andolsun, Biz Musa´ya kitabı verdik ve onunla birlikte kardeşi Harun´u yardımcı kıldık. |
|