إِنَّهَا سَاءَتْ مُسْتَقَرًّا وَمُقَامًا |
ARAPÇA LATİN |
İnnehâ sâet mustekarren ve mukâmâ(mukâmen). |
|
DİYANET İŞLERİ |
“Şüphesiz, ne kötü bir durak ve ne kötü bir konaktır orası.” |
|
DİYANET VAKFI |
Orası cidden ne kötü bir yerleşme ve ikamet yeridir! |
|
ELMALILI SADE |
Gerçekten o ne kötü durulacak bir yer; ne kötü bir ikametgah!» derler. |
|
ÖMER NASUHI BİLMEN |
Filhakika o (cehennem) pek kötü bir karargâh, bir ikametgâhtır. |
|
FİZİLALİL KURAN |
Orası ne fena bir konut ve ne fena bir barınaktır. |
|
ABDÜLBAKİ GÖLPINARLI |
Gerçekten de orası, karâr edilecek ne kötü yerdir, durulacak ne kötü yurt. |
|
İBN-İ KESİR |
Muhakkak ki o, ne kötü bir karargah ve konaklama yeridir. |
|
TEFHİMÜL KURAN |
«Şüphesiz o, ne kötü bir karargâh ve ne kötü bir konaklama yeridir.» |
|
BEKİR SADAK |
(65-66) Onlar, «Rabbimiz! Bizden cehennem azabini uzaklastir; dogrusu onun azabi surekli ve acidir. Orasi suphesiz kotu bir yer ve kotu bir duraktir» derler. |
|
CELAL YILDIRIM |
Şüphesiz ki orası kötü bir karargâh ve fena bir eyleşim yeridir. |
|
HASAN BASRİ ÇANTAY |
«Hakıykat o, ne kötü bir karargâh ve ikaametgâhdır». |
|
ALİ FİKRİ YAVUZ |
Doğrusu o, ne kötü bir karargâh, ne kötü makamdır!” |
|
ALİ BULAÇ |
"Şüphesiz o, ne kötü bir karargah ve ne kötü bir konaklama yeridir." |
|