إِنِّي أَنَا رَبُّكَ فَاخْلَعْ نَعْلَيْكَ ۖ إِنَّكَ بِالْوَادِ الْمُقَدَّسِ طُوًى |
ARAPÇA LATİN |
İnnî ene rabbuke fehla’ na’leyk(na’leyke), inneke bil vâdil mukaddesi tuvâ(tuven). |
|
DİYANET İŞLERİ |
“Şüphe yok ki, ben senin Rabbinim. Hemen ayakkabılarını çıkar. Çünkü sen mukaddes vadi Tuvâ’dasın.” |
|
DİYANET VAKFI |
Muhakkak ki ben, evet ben senin Rabbinim! Hemen pabuçlarını çıkar! Çünkü sen kutsal vâdi Tuvâ´dasın! |
|
ELMALILI SADE |
Haberin olsun, Benim Ben, Rabbin, hemen pabuçlarını çıkar; çünkü sen mukaddes vadide, Tuva´dasın! |
|
ÖMER NASUHI BİLMEN |
«Şüphe yok Ben´im. Ben senin Rabbinim. İmdi papuçlarını çıkar. Muhakkak ki, sen mübarek bir vadide, Tûvâ´dasın.» |
|
FİZİLALİL KURAN |
Hiç kuşkusuz ben senin Rabbi´nim. Pabuçlarını çıkar. Çünkü sen kutsal Tuva vadisindesin. |
|
ABDÜLBAKİ GÖLPINARLI |
Şüphe yok ki benim senin Rabbin, çıkar ayakkabılarını, kutlu vâdîdesin, Tuvâ´dasın sen. |
|
İBN-İ KESİR |
Şüphesiz ki senin Rabbın Benim, Ben. Pabuçlarını çıkar. Zira sen mukaddes vadide, Tuva´dasın. |
|
TEFHİMÜL KURAN |
«Gerçekten Ben, Ben senin Rabbinim. Ayakkabılarını çıkar; çünkü sen, kutsal vadi olan Tuva´dasın.» |
|
BEKİR SADAK |
«Ben suphesiz senin Rabbinim; ayagindakileri cikar; cunku sen, kutsal bir vadi olan Tuva´dasin.» |
|
CELAL YILDIRIM |
(11-12) Musâ ateşe varınca, «Ey Musâ !» diye seslenildi: «Şüphesiz ki ben senin Rabbinim; ayakkaplarını çıkar, çünkü sen gerçekten kutsal vadi Tûr´da bulunuyorsun. |
|
HASAN BASRİ ÇANTAY |
Şübhesiz ben im ben senin Rabbin. Haydi pabuşlarını çıkar. Çünkü sen mukaddes vâdîde, «Tuvaa» dasın. |
|
ALİ FİKRİ YAVUZ |
Haberin olsun ben, senin Rabbinim. Hemen ayakkablarını çıkar; çünkü sen, mukaddes vadi olan Tuva’dasın.” |
|
ALİ BULAÇ |
"Gerçekten Ben, Ben senin Rabbinim. Ayakkabılarını çıkar; çünkü sen, kutsal vadi olan Tuva´dasın." |
|