فَإِذَا جَاءَتِ الطَّامَّةُ الْكُبْرَىٰ |
ARAPÇA LATİN |
Fe izâ câetit tammetul kubrâ. |
|
DİYANET İŞLERİ |
(34-35) En büyük felaket (kıyamet) geldiği zaman, o gün insan yaptıklarını hatırlar. |
|
DİYANET VAKFI |
(34-36) Her şeyi alt üst eden o büyük felâket geldiği vakit, insan dünyada iken ne için çalıştığını hatırlar. Cehennem de gören her kişiye açıklığı ile gösterilir. |
|
ELMALILI SADE |
Fakat o en büyük felaket (kıyamet) geldiği zaman, |
|
ÖMER NASUHI BİLMEN |
Artık o vakit ki, pek büyük bir âfet zuhûra gelir. |
|
FİZİLALİL KURAN |
Her şeyi bastıran o büyük felaket geldiği zaman. |
|
ABDÜLBAKİ GÖLPINARLI |
Derken o pek büyük felâket gelip çatınca. |
|
İBN-İ KESİR |
Fakat o en büyük bela geldiği zaman; |
|
TEFHİMÜL KURAN |
Ancak o, ´her şeyi batırıp gömen büyük felâket (kıyamet)´ geldiği zaman. |
|
BEKİR SADAK |
(34-35) Guc yetirilemeyen en buyuk baskin geldigi zaman, o gun, insan ne ugurda calistigini anlar. |
|
CELAL YILDIRIM |
O güç getirilemiyecek büyük (Kıyamet) felâketi geldiği zaman ; |
|
HASAN BASRİ ÇANTAY |
Fakat o (bütün belâlardan üstün) en büyük belâ geldiği zaman, |
|
ALİ FİKRİ YAVUZ |
Fakat o büyük felâket (kıyamet) geldiği vakit, |
|
ALİ BULAÇ |
Ancak o, ´herşeyi batırıp gömen büyük-felaket’ (kıyamet) geldiği zaman. |
|