فَذَرْهُمْ حَتَّىٰ يُلَاقُوا يَوْمَهُمُ الَّذِي فِيهِ يُصْعَقُونَ |
ARAPÇA LATİN |
Fe zerhum hattâ yulâkû yevmehumullezî fîhî yus’akûne. |
|
DİYANET İŞLERİ |
Artık sen çarpılacakları günlerine kadar onları kendi hâllerine bırak. |
|
DİYANET VAKFI |
Artık çarpılacakları günlerine kavuşuncaya kadar onları kendi hallerine bırak. |
|
ELMALILI SADE |
O halde bırak onları ta çarpılacakları günlerine (kavuşuncaya) kadar. |
|
ÖMER NASUHI BİLMEN |
Artık onları bırak, o kavuşacakları güne değin ki, onda çarpılıp helâk olacaklardır. |
|
FİZİLALİL KURAN |
Korkudan bayılacakları günlerine kavuşuncaya kadar bırak onları. |
|
ABDÜLBAKİ GÖLPINARLI |
Artık bırak onları helâk olacakları güne dek. |
|
İBN-İ KESİR |
Artık çarpılacakları günlerine erişinceye kadar bırak onları. |
|
TEFHİMÜL KURAN |
Öyleyse sen onları kendisinde (en dayanılmaz azabla) çarpılacakları günlerine kavuşuncaya kadar bırak. |
|
BEKİR SADAK |
Carpilacaklari gune erismelerine kadar onlari birak. |
|
CELAL YILDIRIM |
Sen onları çarpılacakları güne kavuşmalarına kadar bırak. |
|
HASAN BASRİ ÇANTAY |
Artık onları çarpılacakları günlerine kadar (hallerine) bırak. |
|
ALİ FİKRİ YAVUZ |
O halde (Ey Rasûlüm), bırak onları; tâ o çarpılacakları (ölüm) günlerine kadar... |
|
ALİ BULAÇ |
Öyleyse sen onları (en dayanılmaz azapla) çarpılacakları günlerine kavuşuncaya kadar bırak. |
|