وَالْبَحْرِ الْمَسْجُورِ |
ARAPÇA LATİN |
Vel bahril mescûri. |
|
DİYANET İŞLERİ |
(1-7) Tûr’a, yayılmış ince deri sayfalara düzenle yazılmış kitaba, “Beyt-i Ma’mur”a , yükseltilmiş tavana (göğe), kabaran denize andolsun ki, şüphesiz Rabbinin azabı mutlaka gerçekleşecektir. |
|
DİYANET VAKFI |
(1-8) Tûr´a, yayılmış ince deri üzerine satır satır yazılmış Kitab´a, Beyt-i Ma´mûr´a, yükseltilmiş tavana, dolu denize andolsun ki, Rabbinin azabı mutlaka vuku bulacaktır. Ona engel olacak hiçbir şey yoktur. |
|
ELMALILI SADE |
ve kızdırılıp kaynatılmış taşkın denize ki, |
|
ÖMER NASUHI BİLMEN |
(4-7) Ve Beyt-i Mâmur´a. Ve yükseltilmiş tavana. Ve dolmuş denize kasem olsun ki, şüphe yok, Rabbinin azabı elbette vaki olacaktır. |
|
FİZİLALİL KURAN |
Kaynatılmış denize |
|
ABDÜLBAKİ GÖLPINARLI |
Ve taşkın, coşkun, dalgalanıp duran denize. |
|
İBN-İ KESİR |
Dolan denize. |
|
TEFHİMÜL KURAN |
Kabarıp, tutuşan denize, |
|
BEKİR SADAK |
(1-7) Tur´a, yayilmis ince deri uzerine satir satir dizilmis Kitap´a, mamur bir ev olan Kabe´ye, yukseltilmis tavan gibi goge, kaynayacak denize and olsun ki, Rabbinin azabi hic suphesiz gelecektir. |
|
CELAL YILDIRIM |
Dolup kabaran (veya kaynayıp kabaran) denize and olsun ki, |
|
HASAN BASRİ ÇANTAY |
Dolan denize, |
|
ALİ FİKRİ YAVUZ |
Taşkın denize... |
|
ALİ BULAÇ |
Kabarıp, tutuşan denize, |
|