فَمَا بَكَتْ عَلَيْهِمُ السَّمَاءُ وَالْأَرْضُ وَمَا كَانُوا مُنْظَرِينَ |
ARAPÇA LATİN |
Fe mâ beket aleyhimus semâu vel ardu ve mâ kânû munzarîn(munzarîne). |
|
DİYANET İŞLERİ |
Gök ve yer onların ardından ağlamadı; onlara mühlet de verilmedi. |
|
DİYANET VAKFI |
Gök ve yer onların ardından ağlamadı; onlara mühlet de verilmedi. |
|
ELMALILI SADE |
Sonuçta ne gök ağladı üzerlerine, ne yer; ne de kendilerine bir mühlet verildi. |
|
ÖMER NASUHI BİLMEN |
Artık onların üzerine gök ve yer ağlamadı ve bir mühlet verilmişler de olmadılar. |
|
FİZİLALİL KURAN |
Onlara gök ve yer ağlamadı ve kendilerine mühlet de verilmedi. |
|
ABDÜLBAKİ GÖLPINARLI |
Derken ne gök ağladı onlara, ne yer ve mühlet de verilmedi onlara. |
|
İBN-İ KESİR |
Gök ve yer onların helakine ağlamadı. Ve onlar, mühlet verilenler de olmadı. |
|
TEFHİMÜL KURAN |
Onlar için ne gök, ne yer ağlamadı ve onlar (azabı) ertelenenler de olmadı. |
|
BEKİR SADAK |
Gok ve yer, onlar icin gozyasi dokmedi, onlar erteye birakilmamislardi. * |
|
CELAL YILDIRIM |
Üzerlerine ne gök ağladı, ne de yer... Onlara artık mühlet de ve rilmedi. |
|
HASAN BASRİ ÇANTAY |
Ne gök, ne yer onların üstüne ağlamadı. Onlara (aman ve) mühlet verilmedi. |
|
ALİ FİKRİ YAVUZ |
Nihayet (Firavun ve kavminin) üzerlerine ne gök ağladı, ne yer; ne de (azap bakımından) geciktirildiler. |
|
ALİ BULAÇ |
Onlar için ne gök, ne yer ağlamadı ve onlar (ın azabı) ertelenmedi. |
|