فَارْتَقِبْ إِنَّهُمْ مُرْتَقِبُونَ |
ARAPÇA LATİN |
Fertekib innehum murtekıbûn(murtekibûne). |
|
DİYANET İŞLERİ |
Artık sen (onların başına gelecekleri) bekle; onlar da beklemektedirler. |
|
DİYANET VAKFI |
(Yine de inanmayanların başlarına gelecekleri) bekle; onlar da beklemektedirler. |
|
ELMALILI SADE |
O halde gözet, çünkü onlar da gözetiyorlar. |
|
ÖMER NASUHI BİLMEN |
Artık gözet, şüphe yok ki, onlar gözeticilerdir. |
|
FİZİLALİL KURAN |
Öyleyse bekle, onlar da beklemektedirler. |
|
ABDÜLBAKİ GÖLPINARLI |
Artık gözetle, bekle; şüphe yok ki onlar da gözetlemedeler, beklemedeler. |
|
İBN-İ KESİR |
Öyleyse bekle, onlar da beklemektedirler. |
|
TEFHİMÜL KURAN |
Öyleyse sen gözleyip bekle; gerçekten onlar da gözleyip beklemekte olanlardır. |
|
BEKİR SADAK |
(58-59) Biz, ogut alirlar diye, Kuran´i senin dilinde indirerek kolayca anlasilmasini sagladik. Sen bekle, onlar da beklemektedirler. * |
|
CELAL YILDIRIM |
O halde bekle, onlar da bekliyorlar. |
|
HASAN BASRİ ÇANTAY |
Artık (onların başına inecek azâbı) gözetle. Çünkü onlar (senin felâketini) bekleyicidirler. |
|
ALİ FİKRİ YAVUZ |
Artık (onların helâkini) bekle; çünkü onlar (senin helâkini) bekliyorlar. |
|
ALİ BULAÇ |
Öyleyse sen gözleyip-bekle; elbette onlar da gözleyip-bekliyorlar. |
|