|
Suara Suresi
|
AYET NO |
MEAL |
1 |
Ta, sin, mim. |
|
2 |
Bu ayetler, açık anlamlı Kitabın ayetleridir.? |
|
3 |
Ey Muhammed, onlar mü´min olmuyorlar diye neredeyse canına kıyacaksın. |
|
4 |
Eğer dilesek onlara gökten bir mucize indiririz de karşısında boyunları eğik kalır. |
|
5 |
Onlar son derece merhametli olan Allah´ın kendilerine gönderdiği her yeni uyarıya burun kıvırarak set çevirirler. |
|
6 |
Onlar yalanladılar. Fakat, alay konusu ettikleri gerçeklerin somut olayları ile yakında yüzyüze geleceklerdir. |
|
7 |
Onlar yeryüzüne bakarak orada ne kadar yararlı bitki türleri yarattığımızı görmezler mi? |
|
8 |
Hiç kuşkusuz bunda, üstün gücümüzü kanıtlayan bir ayet vardır, ama onların çoğu inanmazlar. |
|
9 |
Hiç kuşkusuz senin Rabb´in üstün iradeli ve merhametlidir. |
|
10 |
Hani Rabb´in Musa´ya şöyle seslenmişti, «Şu zalim topluma git. |
|
11 |
Firavun´un soydaşlarına. Onlar hiç mi başlarına geleceklerden korkmuyorlar?» |
|
12 |
Musa dedi ki: «Ya Rabbi, onlar beni yalanlayacaklar diye korkuyorum.» |
|
13 |
Bu yüzden canım sıkılır ve öfkemden dilim tutulur. Onun için Harun´a da peygamberlik görevi ver. |
|
14 |
Hem onların bana isnat ettikleri bir suç var, bu gerekçe ile beni öldürürler diye korkuyorum. |
|
15 |
Allah dedi ki; «Hayır, korkma, İkiniz birlikte ayetlerimizle gidiniz. Biz sizinle birlikteyiz ve söylenecek her sözü işitiriz.» |
|
16 |
Firavun´un yanına vararak ona deyiniz ki; «Biz bütün alemlerin Rabb´i olan Allah´ın peygamberiyiz. |
|
17 |
İsrailoğullarının bizimle birlikte buradan ayrılmalarına izin ver. |
|
18 |
Firavun dedi ki: «Biz seni çocukken yanımıza alarak büyütmedik mi? Ömrünün birçok yılını aramızda geçirmedin mi?» |
|
19 |
Sonunda o ağır suçu işledin. Sen o sırada bir kafirdin. |
|
20 |
Musa dedi ki: «O suçu işlediğim sırada ben henüz doğru yolu bulmuş değildim. |
|
21 |
Bu yüzden sizden korkunca yanınızdan kaçtım. Sonra Rabb´im bana hikmet bağışlayarak beni peygamberlerinden biri yaptı. |
|
22 |
O nimet diye başıma kaktığın şey israiloğullarını köleleştirmenin sonucudur.» |
|
23 |
Firavun, «alemlerin Rabb´i dediğin nedir?» dedi. |
|
24 |
Musa «Eğer kesin gerçeği öğrenmek istiyorsanız, O göklerin, yerin ve bu ikisi arasındaki bütün varlıkların Rabbidir» dedi. |
|
25 |
Firavun çevresindekilere «dediklerini duyuyor musunuz?» dedi. |
|
26 |
Musa: «O hem sizin hem de sizden önceki atalarınızın Rabbidir» dedi. |
|
27 |
Firavun çevresindekilere: «Size peygamber olarak gönderilen bu adam kesinlikle bir delidir» dedi. |
|
28 |
Musa, «Eğer düşünme yeteneğiniz varsa anlarsınız ki, O doğunun, batının ve bu ikisi arasındaki bütün varlıkların Rabbidir.» dedi. |
|
29 |
Firavun «Eğer benden başka bir ilah edinirsen yemin ederim ki, seni hapse attırırım» dedi. |
|
30 |
Musa «Sana doğru söylediğimi kanıtlayan apaçık bir delil göstersem de mi? dedi. |
|
31 |
Firavun «Eğer doğru söylüyorsan kanıtını göster bakalım» dedi. |
|
32 |
Bunun üzerine Musa elindeki değneği yere attı, değnek o anda sahici bir yılan oluverdi. |
|
33 |
Ve elini yeninin altından çıkardı; bakanlar, onun ak bir parıltı saçtığını gördüler. |
|
34 |
Bunun üzerine Firavun, çevresindeki seçkin yakınlarına dedi ki, «bu adam bilgili bir büyücüdür» |
|
35 |
Sizi büyücülüğü ile yurdunuzdan çıkarmak istiyor. Peki ne buyuruyorsunuz?» |
|
36 |
Dediler ki; «Onu kardeşi ile birlikte oyala ve adam toplayacak elçilerini bütün kentlere gönder. |
|
37 |
Bütün bilgili büyücüleri bulup sana getirsinler. |
|
38 |
Bir süre sonra büyücüler belirli bir günün kararlaştırılan saatinde biraraya geldiler. |
|
39 |
Halka da dediler ki, haydi toplanın bakalım. |
|
40 |
Toplanın da eğer büyücüler galip gelirlerse onların peşinden gideriz. |
|
41 |
Büyücüler gelince Firavun´a «Eğer biz yenecek olursak herhalde bize bir ödül verilecek değil mi? dediler. |
|
42 |
Firavun evet, yakın adamlarım arasına gireceksiniz, dedi. |
|
43 |
Musa, «Ne atacaksanız atın, hünerinizi gösterin bakalım» dedi. |
|
44 |
Büyücüler, «Firavun´un ululuğuna andolsun ki, üstün gelen taraf biz olacağız» diyerek iplerini ve değneklerini attılar. |
|
45 |
Arkasından Musa değneğini atınca, değnek büyücülerin bütün göz boyayıcılıklarını yutuverdi. |
|
46 |
Bunun üzerine bütün büyücüler secdeye kapandılar. |
|
47 |
Ve «bütün varlıkların Rabbine inandık. |
|
48 |
Musa ile Harun´un Rabbine dediler. |
|
49 |
Firavun, «ben izin vermeden O´na inandınız, öyle mi? Hiç kuşkusuz O size büyücülüğü öğreten elebaşınızdı. Ama yakında başınıza neler geleceğini öğreneceksiniz. Andolsun ki, sağlı sollu birer el ve ayağınızı kesecek ve arkasından hepinizi asacağım» dedi. |
|
50 |
Büyücüler de dediler ki, «zararı yok, nasıl olsa Rabb´imize döneceğiz. |
|
51 |
Bizler ilk inananlar olduğumuz için Rabb´imizin kusurlarımızı bağışlayacağını umarız.» |
|
52 |
Arkasından Musa´ya «Bana inanan kullarımı geceleyin yola çıkar; sizi takip edecekler» diye vahyettik. |
|
53 |
Firavun asker toplamakla görevli adamlarını şehirlere saldı. |
|
54 |
Toplanan askerlerine dedi ki, «Bu adamlar, bir avuçluk, az sayıda bir toplulukturlar.» |
|
55 |
Fakat bizi öfkelendiriyorlar. |
|
56 |
Biz ihtiyatlı bir toplumuz. |
|
57 |
Böylece biz, Firavun ve soydaşlarını bahçelerden ve pınar başlarından çıkardık. |
|
58 |
Hazinelerden ve konforlu köşklerden de. |
|
59 |
Böylece bunlara, İsrailoğullarını mirasçı kıldık. |
|
60 |
Firavun ile soydaşları gün doğar doğmaz İsrailoğullarının ardına düştüler. |
|
61 |
İki topluluk birbirlerini gördüklerinde Musa´nın taraftarları «Eyvah, yakalandık» dediler. |
|
62 |
Musa «Hayır endişelenmeyin, Rabb´im benimle birliktedir, O bana bir çıkış yolu gösterecektir´ dedi. |
|
63 |
O sırada Musa´ya; «Değneğinle denize vur» diye vahyettik. Bunun üzerine deniz yarılarak içinde oniki yol açıldı. Denizin her parçası yüce bir dağ gibi oldu. |
|
64 |
Arkadan gelenleri oraya yaklaştırdık. |
|
65 |
Musa ile yanındakilerin tümünü kurtardık. |
|
66 |
Arkasından öbürlerini suda boğduk. |
|
67 |
Kuşku yok ki, bu olaydan alınacak dersler vardır. Fakat insanların çoğu buna inanmadı. |
|
68 |
Ve yine kuşku yok ki, senin Rabb´in üstün iradeli ve merhametlidir. |
|
69 |
Ey Muhammed, o müşriklere İbrahim´in olayını da anlat. |
|
70 |
Hani İbrahim, babası ile soydaşlarına, «Neye tapıyorsunuz?» dedi. |
|
71 |
Onlar da «Putlara tapıyoruz ve biz tapınmayı hep sürdüreceğiz» dediler. |
|
72 |
İbrahim dedi ki, «O putlar, kendilerini imdada çağırdığınızda sesinizi işitirler mi? |
|
73 |
Ya da size yarar veya zarar dokundurabiliyorlar mı?» |
|
74 |
Onlar, «Hayır ama, atalarımızın böyle yaptıklarını gördük» dediler. |
|
75 |
İbrahim dedi ki, «Nelere taptığınızı görüyor musunuz?» |
|
76 |
Gerek sizin ve gerekse eski atalarınızın. |
|
77 |
O putlar, benim düşmanlarımdırlar. Benim tek dostum alemlerin Rabb´i olan Allah´tır. |
|
78 |
O beni yaratan ve doğru yola iletendir. |
|
79 |
O beni doyuran ve içirendir. |
|
80 |
Hastalığımda beni iyileştiren O´dur. |
|
81 |
O, beni öldürecek ve sonra yeniden diriltecek olandır. |
|
82 |
Hesaplaşma günü günahlarımı affedeceğini umduğum da O´dur. |
|
83 |
Ya Rabbi, bana yararlı bilgi ve egemenlik ver ve beni iyi kullarının arasına kat. |
|
84 |
İlerdeki kuşaklar arasında doğruluğun sözcüsü olmamı nasip eyle. |
|
85 |
Beni bol nimetli cennette sürekli kalanlardan eyle. |
|
86 |
Babamı affeyle. Çünkü o sapıklardandır. |
|
87 |
İnsanların yeniden dirilecekleri gün beni mahcup etme. |
|
88 |
Ki, o gün, insana ne malı ve ne de evlatları yarar sağlamaz. |
|
89 |
Yalnız temiz kalple Allah´ın huzuruna gelen kurtulur. |
|
90 |
O gün, cennet, kötülüklerden sakınanların yakınına getirilir. |
|
91 |
Cehennem de sapıkların gözleri önünde dikilir. |
|
92 |
Sapıklara denir ki; «Hani vaktiyle taptığınız sözde ilahlar. |
|
93 |
Allah´ı bir yana bırakarak ilah edindiğiniz putlar? Şimdi size yardım edebiliyorlar ya da kendilerini kurtarabiliyorlar mı? |
|
94 |
Düzmece ilahlar ile sapıklar başaşağı cehenneme atılırlar. |
|
95 |
Şeytanın bütün askerleri de. |
|
96 |
Orada birbirleri ile tartışmaya tutuşarak derler ki, |
|
97 |
Vallahi bizler apaçık bir sapıklığa saplanmıştık. |
|
98 |
Çünkü sizleri alemlerin Rabb´ine denk tutmuştuk. |
|
99 |
Bizi ağır suçlular yoldan çıkarmışlardır. |
|
100 |
Şimdi bizim bir şefaatçimiz yok. |
|
101 |
Cana yakın bir dostumuz da yok. |
|
102 |
Ah keşki, bir daha dünyaya dönebilsek de mü´minlerden olsak. |
|
103 |
Kuşku yok ki, bu olaydan alınacak dersler vardır. Onların çoğunluğu inanmamış kimselerdi. |
|
104 |
Ve yine kuşku yok ki, senin Rabb´in üstün iradeli ve merhametlidir. |
|
105 |
Nuh´un soydaşları peygamberlerini yalanladılar. |
|
106 |
Hani kardeşleri Nuh, onlara dedi ki, Siz hiç Allah´tan korkmaz mısınız? |
|
107 |
Ben size gönderilmiş, güvenilir bir Allah elçisiyim. |
|
108 |
Öyleyse Allah´tan korkunuz ve çağrıma uyunuz. |
|
109 |
Ben bu çağrı hizmetime karşılık sizden herhangi bir ücret istemiyorum, benim çabamın karşılığını verecek olan alemlerin Rabb´idir. |
|
110 |
O halde Allah´tan korkunuz ve çağrıma uyunuz. |
|
111 |
Soydaşları, «peşinden gelenler aramızdaki ayak takımı iken hiç biz sana inanır mıyız» dediler. |
|
112 |
Nuh dedi ki; «Onların neler yaptıklarını ben bilemem.» |
|
113 |
Onların hesabını görmek, sadece Rabb´ime düşer. Keşke bu gerçeğin bilincinde olsanız. |
|
114 |
Mü´minleri yanımdan kovmak bana yakışmaz. |
|
115 |
Ben sadece açık sözlü bir uyarıcıyım. |
|
116 |
Soydaşları; «Ey Nuh, eğer bu dediklerinden vazgeçmezsen taşa tutulup öldürülenlerden olacaksın» dediler. |
|
117 |
Bunun üzerine Nuh dedi ki: «Ya Rabbi, soydaşlarım beni yalanladılar. |
|
118 |
Onlar ile aramdaki meseleyi sen kesin çözüme bağla; beni ve yanımdaki mü´minleri kurtar.» |
|
119 |
Bunun üzerine Nuh´u ve yanındakileri dolu bir gemiye bindirerek kurtardık. |
|
120 |
Bunun arkasından dışarda kalanları suda boğduk. |
|
121 |
Kuşku yok ki, bu olaydan alınacak dersler vardır. Onların çoğunluğu inanmamış kimselerdi. |
|
122 |
Ve yine kuşku yok ki, senin Rabb´in üstün iradeli ve merhametlidir. |
|
123 |
Adoğulları da peygamberlerini yalanladılar. |
|
124 |
Hani kardeşleri Hud, onlara dedi ki, «Siz hiç Allah´tan korkmaz mısınız?» |
|
125 |
Ben size gönderilmiş, güvenilir bir Allah elçisiyim. |
|
126 |
Öyleyse Allah´tan korkunuz da, çağrıma uyunuz. |
|
127 |
Ben bu çağrı hizmetime karşılık sizden herhangi bir ücret istemiyorum, benim çabamın karşılığını verecek olan alemlerin Rabb´idir. |
|
128 |
Sizler her yüksek tepeye gösteriş amaçlı bir anıt dikerek boş işlerle mi oyalanıyorsunuz.? |
|
129 |
Hiç ölmemek ümidi ile sağlam köşkler mi yapıyorsunuz? |
|
130 |
Birini yakalayınca zorbaca yakalıyorsunuz. |
|
131 |
Allah´tan korkunuz da çağrıma uyunuz. |
|
132 |
Size bildiğiniz nimetleri bağışlayan Allah´tan korkunuz. |
|
133 |
O size davar sürüleri ile evlatlar bağışladı. |
|
134 |
Bahçeler ve pınarlar armağan etti. |
|
135 |
Sizin hesabınıza ´büyük gün´ün azabından endişe ederim. |
|
136 |
Adoğulları dediler ki, «İster öğüt ver, ister öğüt verenlerden olma, bizim için birdir.» |
|
137 |
Bu uygulamalarımız, eski atalarımızdan bize gelen geleneklerden başka birşey değildir. |
|
138 |
Bizim azaba çarpılmamız sözkonusu değildir. |
|
139 |
Böylece peygamberlerini yalanladılar. Biz de onları yokettik. Kuşku yok ki, bu olaydan alınacak dersler vardır. Onların çoğu inanmamış kimselerdir. |
|
140 |
Ve yine kuşku yok ki, senin Rabb´in üstün iradeli ve merhametlidir. |
|
141 |
Semudoğulları da peygamberlerini yalanladılar. |
|
142 |
Hani kardeşleri Salih onlara dedi ki, siz hiç Allah´tan korkmaz mısınız? |
|
143 |
Ben size gönderilmiş güvenilir bir Allah elçisiyim. |
|
144 |
Öyleyse Allah´tan korkunuz da çağrıma uyunuz. |
|
145 |
Ben bu çağrı hizmetime karşılık sizden herhangi bir ücret istemiyorum; benim çabalarımın karşılığını verecek olan, alemlerin Rabb´idir. |
|
146 |
Siz bu dünyada hep güven içinde yaşatılacağınızı mı sanıyorsunuz? |
|
147 |
Bahçeler ve pınarlar arasında |
|
148 |
Ekinler ve olgun tomurcuklar hurmalar arasında |
|
149 |
Dağları maharetle oyup alımlı köşkler yapıyorsunuz? |
|
150 |
Allah´tan korkunuz da çağrıma uyunuz. |
|
151 |
Aranızdaki azıtmışların emirlerine uymayınız. |
|
152 |
Onlar yeryüzünde kargaşa çıkarırlar, hiçbir bozukluğu düzeltmezler. |
|
153 |
Semudoğulları dediler ki; «Sen büyüye çarpılmış birisin.» |
|
154 |
Sen sadece bizler gibi bir insansın. Eğer doğru söylüyorsan bize bir mucize göster. |
|
155 |
İstediğiniz mucize işte şu dişi devedir. Su içme sırası bir gün onun ve belli bir günde sizindir. |
|
156 |
Ona bir kötülük dokundurmayınız. Yoksa Büyük Gün´ün azabına çarpılırsınız.´ |
|
157 |
Buna rağmen devenin ayaklarını keserek onu cansız yere devirdiler. Fakat hemen pişman oldular. |
|
158 |
Arkasından azab, yakalarına yapıştı. Kuşku yok ki, bu olaydan alınacak dersler vardır. Onların çoğunluğu inanmamış kimselerdi. |
|
159 |
Ve yine kuşku yok ki, senin Rabb´in üstün iradeli ve merhametlidir. |
|
160 |
Lut´un soydaşları da peygamberlerini yalanladılar. |
|
161 |
Hani kardeşleri Lut, onlara dedi ki; «Siz hiç Allah´tan korkmaz mısınız? |
|
162 |
Gerçekten ben, size gönderilen güvenilir bir peygamberim. |
|
163 |
Öyleyse Allah´tan korkunuz da çağrıma uyunuz. |
|
164 |
Ben bu çağrı hizmetime karşılık sizden hiçbir ücret istemiyorum, benim çabalarımın karşılığını verecek olan alemlerin Rabb´idir. |
|
165 |
Sizler erkekler ile cinsel ilişki kuruyorsunuz, öyle mi? |
|
166 |
Buna karşılık Rabb´inizin sizin için eş olarak yarattığı kadınları bırakıyorsunuz? Sizler doğal sınırları çiğneyen, sapık bir toplumsunuz. |
|
167 |
Soydaşları «Ey Lut, eğer bu dediklerinden vazgeçmezsen kesinlikle seni buradan süreceğiz» dediler. |
|
168 |
Lut dedi ki; Ben sizin bu sapık davranışınızdan tiksinenlerdenim. |
|
169 |
Ya Rabbi, beni ve ailemi bunların sapık davranışlarının yaygın cezasından kurtar. |
|
170 |
Biz de Lut´u ve ailesini kurtardık. |
|
171 |
Ailesinden sadece yaşlı bir kadın, sapıklar arasında kaldı. |
|
172 |
Sonra geride kalanları yokettik. |
|
173 |
Onların başlarına müthiş bir yağmur yağdırdık. Uyarıcıları umursamayanların başlarına yağan yağmur ne fenadır. |
|
174 |
Kuşku yok ki, bu olaydan alınacak dersler vardır. Onların çoğunluğu inanmamış kimselerdir. |
|
175 |
Ve yine kuşku yok ki, senin Rabb´in üstün iradeli ve merhametlidir. |
|
176 |
Eyke halkı da peygamberlerini yalanladılar. |
|
177 |
Hani Şuayb, onlara dedi ki; «Siz hiç Allah´tan korkmaz mısınız?» |
|
178 |
Ben size gönderilmiş, güvenilir bir elçiyim. |
|
179 |
Öyleyse Allah´tan korkunuz da çağrıma uyunuz. |
|
180 |
Ben bu çağrı hizmetime karşılık sizden hiçbir ücret istemiyorum; benim çabalarımın karşılığını verecek olan, alemlerin Rabb´idir. |
|
181 |
Ölçme işlemlerinizde dürüst olunuz, eksik ölçenlerden olmayınız. |
|
182 |
Tartma işlemlerinde doğru ve duyarlı terazi kullanınız. |
|
183 |
Halkın mallarına düşük değer biçmeyiniz, yeryüzünde kargaşa çıkarıp dirliği bozmayınız. |
|
184 |
Sizi ve sizden önceki kuşakları yaratan Allah´tan korkunuz. |
|
185 |
Eykeliler dediler ki; «Sen büyüye çarpılmış birisin.» |
|
186 |
Sen de sadece bizler gibi bir insansın. Senin kesinlikle yalan söylediğin kanısındayız. |
|
187 |
Eğer doğru söylüyorsan başımıza gökten parçalar yağdır. |
|
188 |
Şuayb «Rabbim neler yaptığınızı herkesten iyi bilir.» |
|
189 |
Eykeliler, Şuayb´i yalanladılar. Bunun üzerine «Yakar bulut günü» nün azabı yakalarına yapıştı. O gerçekten müthiş bir günün azabı idi. |
|
190 |
Kuşku yok ki, bu olaydan alınacak dersler vardır. Onların çoğunluğu inanmamış kimselerdi. |
|
191 |
Ve yine kuşku yok ki, senin Rabb´in üstün iradeli ve merhametlidir. |
|
192 |
Hiç kuşkusuz Kur´an, Rabb´in tarafından indirilmiştir. |
|
193 |
Onu «güvenilir ruh» (Cebrail) indirdi. |
|
194 |
Senin kalbine; uyarıcılardan biri olasın diye. |
|
195 |
Açık, yalın bir arapça ile |
|
196 |
Kur´an´ın temel ilkeleri, daha önceki ümmetlerin kutsal kitaplarında da yer almıştı. |
|
197 |
İsrailoğulları bilginlerinin bu Kur´an´dan haberdar olmaları müşrikler için bir delil değil mi? |
|
198 |
Eğer biz Kur´an´ı ana dili arapça olmayan birine indirseydik de, |
|
199 |
Onu o müşriklere okusaydı ona yine inanmazlardı. |
|
200 |
Böylece inanmamayı ağır suçluların kalplerine aşıladık. |
|
201 |
Onlar acıklı azabı görmedikçe ona inanmazlar. |
|
202 |
O azapla hiç farkında olmadıkları bir sırada, ansızın yüzyüze gelirler. |
|
203 |
O zaman «Acaba bize mühlet verilir mi?» derler. |
|
204 |
Onlar azabımızın bir an önce gerçekleşmesini mi istiyorlar? |
|
205 |
Baksana, eğer onları yıllarca refah içinde yaşatsak da, |
|
206 |
Sonra tehdit edildikleri azap başlarına gelse; |
|
207 |
Vaktiyle refah içinde geçirdikleri hayat kendilerine hiçbir fayda sağlamaz. |
|
208 |
Yok ettiğimiz her ülkeye mutlaka uyarıcılar gönderdik. |
|
209 |
Amaç başlarına gelecekleri kendilerine önceden haber vermektir. Biz zalim değiliz. |
|
210 |
Kur´an, şeytanlar tarafından indirilmiş değildir. |
|
211 |
Bu onların sıfatları ile bağdaşmaz. Zaten onlar bunu yapamazlar da. |
|
212 |
Çünkü onların vahyi işitmeleri engellenmiştir. |
|
213 |
Sakın Allah´ın yanısıra başka bir ilaha yalvarma; yoksa azaba çarpılanlardan olursun. |
|
214 |
Öncelikle en yakın akrabalarını uyar. |
|
215 |
Sana uyan mü´minlere karşı alçak gönüllülük kanatlarını indir. |
|
216 |
Eğer hemşehrilerin sana karşı gelirlerse onlara «Ben sizin yaptıklarınızdan uzağım» de. |
|
217 |
Üstün iradeli ve merhametli olan Allah´a dayan. |
|
218 |
O seni namaza durduğunda görür. |
|
219 |
Secde edenler ile birlikte eğilip dikildiğini de görür. |
|
220 |
Hiç kuşkusuz O, herşeyi işitir ve herşeyi görür. |
|
221 |
Şeytânların kime ineceğini size söyleyeyim mi? |
|
222 |
Onlar ne kadar aşırı yalancı ve günah düşkünü varsa onlara inerler. |
|
223 |
Onlar, çoğunluğu yalancı olan şeytanların söylediklerine kulak verirler. |
|
224 |
Şairlere gelince ancak amaçsız, havai insanlar onların peşinden gider. |
|
225 |
Görmüyormusun ki, onlar her vadiye dalarlar. |
|
226 |
Ve yapmadıklarını söylerler. |
|
227 |
Yalnız iman edip iyi ameller işleyenler, sık sık Allah´ı ananlar ve zulme uğradıklarında zalimlere karşı koyanlar böyle değildirler. Zalimler ne acı bir akıbetle yüzyüze geleceklerini yakında anlayacaklardır. |
|